Beni Koyup Gitme Ne Olursun...

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
sevenler7bd.jpg


Seni sevmek, başka hiç kimseyi sevememektir. Seni sevmek, bir sadakati değil, sadık bir ihaneti sevmektir. Kaybetmeyi ve her seferinde yeniden başlamayı sevmektir, seni sevmek. Seni sevmek, ayrılığı daha ilk dakikadan kabullenmektir. Ayrılık çöplüğünde aşk aramaktır seni sevmek. Cevapsız bir soru, sorusuz bir cevaptır aşkın. Kaç bilinmeyeni olduğunu bile sayamadığın bir denklemi çözmeye çalışmaktır, seni sevmek. Seni sevmek, “olmayacak bir nedeni, gelmeyecek bir gideni” beklemektir.

Seni sevmek, kafandaki hayali aşkı değil, hiçbir norma uymayan bir deliliği sevmektir. Seni sevmek, sonsuz bir denize dalmak, çıkışı olmayan bir tünele isteyerek girmektir. Cehennemde yanmaya koşa koşa gitmektir, seni sevmek. Günahın çekiciliğine kapılmak, şeytanın yap dediğini yapmak ve ateşi güneş sanmaktır, seni sevmek. Bitmeyen bir filmi sürekli yeni baştan seyretmektir seni sevmek. Seni sevmek, rüzgara kapılmak, havalanmak, uçmak ve her seferinde binlerce metreden yere çakılmaktır. Yaralanmış yüzünle, kanlarını temizlerken yine uçmaya çalışmak da, sadece seni severken yapılacak bir deliliktir.

Seni sevmek, hiçbir şeye sahip değilken, dünyalar sana aitmiş gibi mutlu olmaktır. Seni sevmek, en basit haliyle yalandır, her seferinde yeniden kanılan, bir kez daha kanmak için aylarca beklenen, bir yalandır. Seni sevmek, herkesin aklına meydan okumaktır, tüm doğru şıkları reddedip, bile bile bir yanlışı seçmektir, seni sevmek, akılla kalbin bitmeyen kavgasını başlatmaktır. Seni sevmek, kimselere açıklanamayan, kendine bile anlatılamayan, lanetli bir hastalık gibi saklanan, tuhaf bir hikayedir. Seni sevmek, bir hikayede hayat bulmaktır. Hayatını bir hikayenin peşinden sürüklemek, bir roman karakteri olmak, romanın diğer karakterlerince acınarak bakılmaktır. Seni sevmek, kimsenin göze alamayacağı bir kavgaya girmek ve sonunda kahramanca ölmektir. Seni sevmek, her seferinde yenilmektir, daha güzel yenilmek için yeniden başlamaktır.

Seni sevmek, dünyanın en güzelini sevmektir. Kendi sevgine bile aşık olmaktır seni sevmek. Hiç kimsenin başaramayacağını, başarmaktır seni sevmek. Dünyada en az bir kez mutlaka yaşanması gereken bir duygudur seni sevmek. Aşkını bu kadar çok olumsuz öğe ile tarif ettikten sonra, yazının sonunda, bir kez daha sana aşık olmaktır, seni sevmek....

 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
post129113043446601jn2mv.jpg



Zaman gelir ve sen gidersin
Bazen uzaklara, bilinmezlere
Ağlarım buralarda renksiz...
Ve haykırırım yükseklere sessiz.

Bazen gözyaşım düşer yere
Seni hatırlatır her biri
Sonbaharın sesleri...
Ve düşerim yükseklerden yine sensiz..

Yağmurlar yağar ya,
Kimi zaman yükseklere
İşte o zaman ağlarım,
Sensiz yağanlara...acılara

Zaman gelir, ben giderim uzaklara
Bırakırım seni, sensiz..
Ve kaybolur umutlar, arkasına bakmadan...
Ve ağlar gökyüzü...

Ve bazen ölür insan, arkasına bakarak,
Ağlayarak..
Geri dönüşler yoktur artık
Bir cılız soğuk hissedilir
Kalpten gelen..

Bu senin için..
Bu Unutulanlar için....
Bir de yok olan aşklar için...


 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
B(ölüm)1:
Kendi kendimin kapılarını çarpıp kendimden dışarı çıkmalıyım!Kendimi satır'lara vurmalıyım soluksuz kalırcasına ve parçalarcasına yüreğimi.Ardıma bakmaksızın vurmalıyım satır'ları kendime.Kanatmalıyım kendimi ki içimde bu deli kan kudurdukça kuduz it misali,saldırıp kendime bölük pörçük etmeliyim herşeyimi!Uzun zaman oldu kendimde oturalı...nerden baksan 22 koca yıl!
B(ölüm)2:
Merhaba!
Hayli oldu galiba görüşmeyeli satırlarda.Dışarıda çok gezdim.Üşüdüm,üzüldüm,aç kaldım,yersiz yurtsuz kaldım ,kendime yabancılaştım kendimden yozlaştım.Yazamadım.Yoktum evde uzun süredir yoktum kendimde ve ruhumun üstüne çektiğim beyaz örtüler karşıladı beni döndüğümde.Hani toz konmasın kirlenmesin diye beyaz çarşaflanan koltuk misali çarşaflayıp çıktığım ruhum karşıladı!Hayatın yaşadıklarımdan toplayıp satırlarına yazdığım yemişleri olmuştur sandım,durmadım kendimden çıktım;ama geç olmuştu artık!O saatte ben yaşında bir kızın kendi dışında kalması tehlikeliydi.Öldüğümü sandım bir ara.Nerdeyse oturup kendi helvamı yiyip kendi ölümü gömecektim.Geciktim çünkü kendime.Geciktirildim belki de!Eve dönüş yapmam gerekiyordu;döndüm.Ki gördüm,hayat kişiyi kendindeykende kendinden uzaktaykende kanatıyor,kandırıyor!
Uzun süredir sana yazmıyordum biliyorum uzun süredir hayatı geyiğe vurmaya çalıştım kar etmedi!Kendimi daha da üzülmüş ve üşümüş buldum.Ve hayatında hep başkalarını özleyen düşünüp düşleyen ben ilk defa olsun kendisini özledi!Döndüm işte!İkimizde birbirimizi var ediyoruz;ben sana yazarak seni sana beni yazarak beni var ediyorum.Döndüm.Duvara çarpmış gibiyim.Öyle bir haldeyim ki hal bile değil halsizliğim!Biraz uzanıp yüreğimin çimlerine gözlerime,gözlerimdeki sevgiliye bakıp biraz dinleneyim.Neyseki ne seni ne kendimi değişmiş,kirlenmiş gördüm.Yokluğumda yok olmamış birçok şey.İyiki geldim,hoşgeldim...
B(ölüm)3:
M.K. ç(alıyor) yine beni kendimden geçiriyor;vazgeçmek değil bu sefer ya da çekip gitmek değil kendinden,uçmak gibi alıyor beni yerden ;ayakları kesiliyor yüreğimin ve maviye çarpıyor atışlarını,özgürlüğün mavisine!M.K. ç(alıyor)kendi dilim kendi köyüm aklıma geliyor,yüreğime kendime getiriyor beni;şu resimleri olan yüzü saçı güneş sarısı gözleri gök mavisi,sümüklü,çamurlu çocukların masumiyetini ve hayattan habersizliklerini çarpıyor yüzüme!Utanıyorum biraz kendimden;hayatı bunca görmüşlüğümden,büyümüşlüğümden;ama o yüzleri,o gülüşleri,o masumiyeti sevgiyle öpüyor gururla yüreğimin başı üzerinde taşıyorum;kirlenmemeleri için hayatta bizim kadar büyümemeleri için...
B(ölüm)4:
Rüzgar olmalı şimdi odamda.Yüzüme çarpmalı,bana geldiği maviliğin masalını anlatmalı,kuşların kanatlarını nasıl kullandığı sırrını ki kuşlar bu sırrı bir rüzgarla paylaşmışlar.Rüzgar olmalı şimdi bu türkülerin yanında.Üşütmez bizleri türküler,tatlı bir yel belki rüzgardan kastım.Tatlı bir yel kokmalı şimdi odamda;dışarıyı içeriye,yüreğime taşıyacak bir yel olmalı!Bi çocuğun elinde güvende olan uçurtmanın kuyruğu misali takılmalıyım peşine türkülerle.Kendime yeniden dönüşümü kutlamak için rüzgar diyorum,rüzgar olmalı ki düşlerimi şerefine kaldırıp bir dikişte içebileyim ve ardından zilzurna sarhoş olabileyim.Kalkayım artık ben.Çağırdım gelmedi madem ben gideyim ayağına;çıkıp dışarıya,vurayım kendimi yollara ki rüzgar şimdi yollardadır,yolculuklardadır.Ve her kaldırımda bir yolcusunu bekliyordur...Gitmeliyim şimdi..Hayır hayır kendimden çıkmayacağım.Sadece beni çağıran düşe,türkülere,sokağa;hayatın tam ortasına çıkacağım...
 

DeLi

Aktif Üye
Katılım
1 Ara 2005
Mesajlar
1,222
Tepkime puanı
0
Yaş
36
abi süpersin ya kalbimsende manyak bi arşiv yapmışsın adeta süpersin ya bravo yüreğine ve ellerine sağlık alkış abi be alkış +5 isterim senin için ;)
 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Hani bir yağmur yağar ya bazen... (Birden uzun zamandır haber alamadığınız ve ne yaptığını bilmediğiniz eski sevgiliniz gelir aklınıza.)
Hani gök gürler ya arkasından... (Arayıp aramamayı düşünürsünüz önce. İçinizden bir ses "ara" demektedir ve o sesi dinlersiniz. Telefon ellerinizdedir, numaralarsa aklınızda. Dokunursunuz tuşlara.)
Hani şimşekler çakar peşinden... (O da çok sevinmiştir sesinizi duyduğuna. "Nasılsın?" diye sorarsınız ama aslında merak ettiğiniz şey "Bensiz nasılsın?" dır.)
İşte öyle birşey...

Seni düşündüm dün akşam yine
Sonsuz bir umut doldu içime
Bir de kendimi düşündüm sonra
Bir garip duygu çöktü omzuma

Hani ıssız bir yoldan geçerken... (Duyduğunuz ses öyle tanıdıktır ki, güven ve huzur verir size. Birlikte yaşadığınız anlar birer birer aklınıza gelir, yaşadığınız anılar gözünüzün önünden teker teker geçer.)
Hani bir korku duyar da insan... (Ses tonundan birşeyler anlamaya çalışırsınız. En ufak bir titremeyi, en ufak bir heyecan kırıntısını kendinize yorarsınız. "Demek o da etkileniyor" dersiniz. Ya da tam tersi... Sesindeki soğukluk ile karşılaşmaktan korkarsınız. O soğukluk, içinde size dair hiçbir şey kalmadığını gösterecektir ve bununla yüzleşmeye henüz hazır değilsinizdir.)
Hani bir şarkı söyler içinden... (Söylemek istediğiniz öyle çok şey vardır ki. Örneğin "Özledim…" demek istersiniz ama dudaklarınızdan bir türlü dökülmez bu kelime. Aynı şekilde düşünmediğini görme ihtimali tedirgin eder sizi.)
İşte öyle birşey...

Hani eski bir resme bakarken... (Sahi neden ayrılmıştınız? Neydi bu aşkı bitiren şey? O an çok da anlamsız gelir aklınıza gelen nedenler. Belki basit bir kavga, belki bir kıskançlık. Belki de bir ihanet. Ama hiçbir şeyin önemi yoktur artık. O telefonun diğer ucundadır ve aklınızda sadece onunla mutlu olduğunuz anlar vardır.)
Hani yılları sayar da insan... (Ayrılma anı ve sonrası gelir aklınıza. Umudunuzun yok olduğu ve geceler boyu ağladığınız günler. Hani zaman geçmek bilmezdi ve hani siz umutsuzca ölmeyi beklerdiniz ya.)
Hani gözleri dolar ya birden... (Gözyaşlarınız, göz pınarlarınıza akın eder. Ağlamamak için zor tutarsınız kendinizi. "Neden?" demek istersiniz. "Neden bitti?" ... Yutkunursunuz, tek kelime edemezsiniz. Dudaklarınızı ısırır, içinize akıtırsınız göz yaşlarınızı çaresiz. O an içinde bulunduğunuz zor durumu anlamasını istemezsiniz.)
İşte öyle birşey...

Seni düşündüm dün akşam yine
Sonsuz bir huzur doldu kalbime
Bir de kendimi düşündüm sonra
Bir garip duygu çöktü omzuma

Hani yıldızlar yanıp sönerken... (Gökyüzü ışıl ışıldı aşık olduğunuz geceler ve sizin gökyüzündeki tek yıldızınızdı o bir zamanlar. Her parlayan yıldıza onun adını verirmiştiniz.)
Hani bir yıldız kayar da insan... (Her kayan yıldızda ona dair dilekler tuttuğunuz gelir aklınıza. Başınızı kaldırır gök yüzüne bakarsınız; tek bir yıldız dahi yoktur. Ve artık sonsuza kadar o yıldızsız gecelerde yaşamaya mahkumsunuzdur.)
Hani bir telaş duyar ya birden… ("Ne yapıyorum ben?" diye kızarsınız kendinize. "Kendine iyi bak" deyip kapatırsınız telefonu ve yine yalnız kalırsınız. Bir garip duygu çöker omuzlarınıza... Gözleriniz geceye yenik düşer ve kapanır.)
İşte öyle birşey...

Sabah uyanırsınız ve sorarsınız kendinize "Neydi bu?" ... Cevabı yoktur. Çünkü "İşte öyle bir şey" dir bu yaşadığınız... Sadece bir kaç dakikalık bir süre içinde yaşadığınız ve belki de bir daha asla yaşayamayacağınız bir şey...
 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Aylardan Mayis... Baharin kapimizi çaldigi, kisin kasvetinin aydinliga, siyahin beyaza dönüsmeye basladigi, yüreklerin yeniden heyecanlandigi bir mevsim. Bahar, ilkbahar mevsimi... Yani tabiatin yasama yeniden merhaba dedigi, gökyüzünün parladigi, günesin içimizi isitmaya basladigi bir mevsim. Çiçeklerin ve doganin yeryüzünü rengarenk donattigi bir mevsim... Insanlarin gözlerindeki umut isiklarinin yogun olarak parladigi bir mevsim.. Ilkbahar mevsimi.. Yani gönlümün sevda yagmurlariyla sulanarak ruhumun ve yüregimin yeniden "merhaba" dedigi bir mevsim... Yani ask tomurcuklarinin filizlenmeye basladigi, benligimi sardigi bir mevsim. Yani birtanem senin heyecanini yasamaya basladigim bir mevsim... Yeniden varolusun mevsimi...

Duygularimizin baharinda filizlenen sevdamizi doyasiya yasamak, yasadikça güçlenmesini izlemek ve hissetmek... Herseye ve herkese ragmen bu aski ebediyyen, can bedeni terk edene kadar yasamak iyi ve kötü günde el ele ve omuz omuza, yasarken diger yasayanlara örnek olmak, dilden dile diyardan diyara bu askin anlatilmasini görmek... Duygularimizin ve yasadigimiz anlarin bize verdigi yegane amaç buydu... An gelir sesini duyamamanin, an gelir kokunu ve sicakligini hissedememenin yakici atesini yüregimin en derinliklerinden vücüdumu sarmaya basladigini gördüm. Mutluydum herseye ragmen sevdanla ve hasretinle.. Mutluydum, bize zarar verebilecek bir güç yok yeryüzünde diye düsünüyordum. Mutluydum; seninle yasadigim her saniyenin verdigi huzuru tatmanin onuruyla... Yasamistik alinabilecek tüm zevkleri, arzularin doruk noktasina kadar... Mutluydum, çünkü tek beden olmustuk...Dünyanin tüm pislikleri bize uzakti birlikteyken... Varligin güç veriyordu varligima... Sana her dokundugumda ilk heyecani yasiyordum yeniden... O çocuksu hareketlerin renk katiyordu iliskimize. Evet canim mutluydum. Hem de çook...

Aramizdaki kilometrelerce mesafe sevgimi daha da güçlendiriyordu nasil ki "uzak mesafeler küçük sevgileri öldürür, büyük asklari güçlenririr tipki rüzgarin mumu söndürüp atesi daha körükledigi gibi"... Artik haftada bir görmek yeterli degildi, kilometreler ayirmamasi gerekiyordu bizi... Ulasmaliydim sevdamin kaynagina tüm arzularimizi yasayabilmek için doyasiya... Ulastim sonunda.. Herseyimi feda ederek kollarimi açarak kostum can kusuma. Ayni mekani paylasabilmek, ayni havayi teneffüs edebilmek için bir ömür onunla ebediyyen... Iyi ve kötü günümüzde...

Aylardan Eylül... Haziran, temmuz, agustos derken eylül.. Mazide kalmisti, anilarimiz essiz güzellikleriyle süslemisti sevdamizi... Günes ilkbaharla dünyamizi isitmaya baslamis, yazla yakmis ve artik o yakiciligini kaybetmeye baslamisti... Uzaklasiyordu dünyamizdan. Ama uzaklasirken baharda yeseren tüm güzellikleri ve yesillikleri de beraberinde götürüyordu bir sonraki ilkbahara kadar... Güzellikler yok olmaya yüz tutmus ve yesiller sararmaya baslamisti, agaçlar da yaprak dökümüne.. Yani yasama veda etmeye baslamislardi... Yani sonbahardi kapimiza dayanan, bu sefer de. Evrenin kanunu geregi... Olmasi gerektigi gibi... Oysa olmamasi gereken tek sey vardi, oysa mevsimlerle hiç ilgisi olmadigi halde sevdamiz da yaprak dökümüne baslamisti... Yani sevgimizin de sonbahari gelmisti. Herseye ve herkese ragmen, ebediyyen can bedeni terkedene kadar dedigimiz o yüce sevgimizin... Susuzluktan sararip solan, boynunu büken tabiat gibi; sevgisizlikten ben de boynumu bükmüs ve ölüme terkedilmistim... Ugruna herseyimi feda ettigim, hayat arkadasim dedigim sevgilim artik bir yudum sevda damlaciklarina talim ettiriyordu kahredercesine beni... Uzaklasmaya baslamisti sebebini bilmedigim bir sekilde. Sevgisini gizlemeye ve bastirmaya çalismisti, her ne kadar becerememis olsa da. Yani sonun baslangicindaydik... Yani ölüme terk edilmistim bir sonraki bahara kadar... Ama tabiatin kanununda oldugu gibi birsüre sonra gelmeyecekti ilk bahar...

Oysa çok sey istememistim asla hayattan. Pembe panjurlu evim olsun istememistim. Onunla her yer ask yuvamizdi benim için. Çesit çesit yemekler istememistim, bir simit, bir bardak çay ya da sogan ekmek bile kebap gibiydi onunla. Askimizin verdigi güçle; sirtim pek karnim toktu zaten. Oysa çok sey istememistim asla hayattan. Bir yudum sevda istemistim, ayakta kalabilmek ve yasayabilmek, tüm engellere gögüs gerebilmek için can bedeni terkedinceye kadar... Sadece bir yudum sevda istemistim... Çok sey mi istemistim acaba.? Sonsuza uzanan sevdamizin ve gücüyle yildizlara kadar ulasnan büyüklügü gölgelenmeye çalisilmisti.. Birileri çekememisti bu yüce sevdayi ya da uygun görmemislerdi. Damlaya damlaya göl olan ve yasam kaynagimiz olan sevdamizi kurutmuslardi ebediyyen. Yok olmaya terk etmislerdi... Çabaladim yitirmemek için onu... Çünkü hala içimdeki sevgi çok büyüktü... Yeniden yücelmek için geç degil demistim hiçbir sey için, geç degil bir sevda için hiçbir sey demistim. Nafile...

Bir sevda vardi yüregimde tüm benligimi saran ama yasanmasi yasak olan ya da yasaklanan bir sevda... Asla ebedi mutluluga ermeyecek, yasama izni verilmeyecek bir sevda...​
 

3va

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,737
Tepkime puanı
0
Yaş
41
okumadan geciyim diyorum burayı
çünkü..
her okuyuşumda sol yanım yine sızlamaya başlıyor
derin bi nefes cekiyorum hayattan...
söz yok ki söylenecek
bu sızı bile güzelleştiriyor insanı
duygularını yüceleştiriyor
tşkr ler KalbimSende saolasın ya
bu sızıyı bu duyguları yaşattıgın için...
o güzel yüregine sağlık...
 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
verliebt sağollasın arkadaşım okumana ve beğenmen hoşuma gittii
 

canik

Multi Aktif Üye
Katılım
1 Ara 2005
Mesajlar
15,169
Tepkime puanı
0
Yaş
1020
Seni sevmek, hiçbir şeye sahip değilken, dünyalar sana aitmiş gibi mutlu olmaktır ;)

yüreğine gönlüne emeğine sağlık :(

tebrikledim ;)
 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Dün gece şehri seyrettim tepeden... Karlar altında belli olan sadece ışıklardı ve belli belirsiz görünen karlar vardı. Nasıl oldu bilmiyorum ama birden hayal kurmaya başladım. Hayalden sonra kendime gelice irkildim. Bir gün bu şehre ve sevdiklerime veda edecektim. Bu düşünce öldürecekti beni. Küçük bir pencereden bakmıştım oysa. bir de kalbimin penceresinde baksam ne olacaktı. Uzun zamandır kapalı kalbimin penceresi. Ben o pecereden en son bir meleğe bakmıştım. Kara bir pencereden bakan iblistim onun için. Zaten bu denli kötü bir yürekten ancak bir iblis bakardı, melek değil. Lakin şimdi kapalı o pencere. Ve ortada melek mi, şeytan mı belli olmayan ben var... Bir gün bahar gelir mi diye düşünüyorum kalbime. Sen benim meleğimdin. Nasıl oldu bilmiyorum ama gözüme artık eskisi gibi güzel gelmiyorsun. Her ne kadar aşkın hatırı olsa da seven bir kalbi şeytan yapmaya hakkın yoktu senin. Beni üzmeye de hakkın yoktu. Oldu artık bir kere. Sana elveda demeye geliyorum... Sana yazdığım şiirleri de yaktım... Ama ısıtmadılar nedense. Bana o denli soğuksun ki ateş olsan bile yakamazsın beni. Seni mahkum etmişler mutsuzluk çölüne. O çöl ki ucu belli olmayan bir sahradır. Bir de susuz bırakmışlar seni... Sana kristal bardakta sunduğum suyu döktün. Ben daha ne yapabilirim ki... Her gördüğünün serap olduğunu düşünüyorsun işte. Ben ise umutsuz kucaklarda aşk aramaya devam ediyorum.


Bekle beni İstanbul, geri döeceğim.
Daha bitmedi yaşayacaklarım,
Yenilmedim sana yenilmeyeceğim.
Hayat bu...
Her zaman sevinemez ki insan.
Hep mutlu olamaz ki her anında

Bugün seni gördüm sokakta
yıkılmadığımı gördüm aynı zamanda
Sana besllediğim duygular,
Senin için büyütttüğüm çocuk ölmemiş
İlk anın heyecanını yaşadım yeniden
Yine korkularımı yenemedim
Yanına gelip iki laf edemedim

Şimdi gidiyorum İstanbul dan
Bu maceraya biraz ara veriyorum.
Sanma ki unuturum seni
Geldiğim ilk gün hayalin karşılayacak beni.
Aslında seni unutmak için gitmiyorum
Hayallerim için gitmem
İçimde ki çocuğu büyütmek,
Onu olgunlaştırmak için...

Sana veda etmeyeceğim.
sustum sen konuş diyene kadar.
Belki de konuşmadan öleceğim.
Bilmiyorum hayat bize ne verir...
Bildiğim, bir gün gelecek
Ben sessiz öleceğim.
 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Aşk gözlerde başlar kalpde büyürmüş…

Gözlerine baktığımdan beri yüreğimde bir titreme var. İçimi aydınlatan bişey var. Adını daha koyamadığım bir duygu bu. Ölmekle ölmemek arası ,Sevmekle sevecek olmak arası bir şey.

Ben senden hiç ayrı kalmamıştım uzun zamandır. Ne şarkılar dindiriyor içimdeki sızıyı nede senle geçirdiğimiz günlerin hayali… Hayallerde bir yerde toz bulutu olup kayboluyor gözümün önünden. Elimdeki resminin her karesini ezberledim. Kaç kıvrım, kaç çizgi varsa yüzünde hepsi beynimin tam ortasında. Yarın diyorum… yarın belki her şey değişir….


Uzakta olmak içindeki sevgiyi daha çok tetikliyormuş. Daha bi dolu yaşatıyormuş kalbimde seni..


Bir asırdır ayrı gibiyiz sanki. Yollar uzaklaştıkça özlemim bir o kadar artıyor sana. Teselli edecek hiçbir şeyin olmadığını anlıyorum “senden başka” … çok şey istemiyorum ki hayattan. Bana çıkmazların içinde olduğum zamanda verdiği mucizeyi şimdi yanımda istiyorum…. Hayatımdaki en güzel varlığı “ sen’i ” …

Seviyorum seni .. hemde her zamankinden daha çok …..
Özlüyorum seni … kimsenin kimseyi özlemediği kadar …
Bekliyorum … geri dönüp koşacaksın kollarıma diye …



Yağmur,
Denize düştüğünde deniz,
Yeşile düştüğünde yeşil,
Toprağa düştüğünde toprak kokar...
Yağmur,
Saçına düştüğünde sevgi,
Eline düştüğünde özlem,
Göğsüne düştüğünde aşk kokar..
Hiç yağmuru,
Göğsüne düşürdün mü?

Ben düşürdüm … şimdi de beni hayata bağlayan yağmur damlamı bekliyorum …..

 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Yorgunum Be Aşkım


Öylesine yorgunum ki aşkım,

Yılların yükü var üzerimde, birikmiş
Kalkmıyor omuzlarım, çökmüş ağırlığından
Alamıyorum artık, düşüncelerimi kendimden
Çıkamıyorum, gömüldüğüm çamurlu çukurdan…

Öylesine yorgunum ki aşkım,

Uyku bile haram oldu aylardır
Hani hep derdim ya, geceler için
Benim sessiz arkadaşımdır diye, yıllardır
Şimdi sesli dertleşiyoruz, karşılıklı
Alenen, ışıkta, alabildiğince, kafa kafaya…

Öylesine yorgunum ki aşkım,

Öylesine yorgunum işte, anlatılamaz
Tarifini becerebileceğimi sanmıyorum
Kelimelere de sığdıramıyorum, almıyor
Yukarıdan aşağıya uyuşmuşum, külliyen
Çimdiklesem bile, hissetmiyor artık tenim
Gecelerin gizemi de, kar etmiyor dermana…

Öylesine yorgunum ki aşkım,

Bu nasıl bir duygu, bilemiyorum gayri
Kimseler de gülmüyor ki, etrafımda
Sözleşmişler sanki, karamsarlığımla
Ayna gibiler hüznüme, içimin acısına
Baktıkça onlara çağlıyor, doluyor gözlerim
Boşalıyor yaşlar yanağımdan, akıyor, akıyor
İşte böylesine bir haldeyim, yanıyor yüreğim…

Öylesine bitkinim ki,
-Derdim beni aşmış...
---Yorgunum be aşkım,
----Hem de...
-----Çok yorgun…
 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Sevda neydı
Basıtmıydı bu kadar
Herkesın dılınde kı kadar
Basıtmıydı sevmek
Gelmeler ve gıtmeler
Sebepsız terk edıslermı sevda
Gıdıslerın ardından dokulen yaslarmı sevda

Neydı sevda
Neden vardı ki
Madem mutluluk yok sonunda
Neden gırerkı yureklere
Yıkmak mı sevda yıkılmak mı
Gelmek mi sevda gitmek mi
Sebepsız sevmek mı sevdaa

Neydın sen
Neden sevdım kı senı ben
Sevdamıydın sen
Yoksa
Yıtık zamanlar harmanında
Kayıp bır zaman mıydın sen

Neydin Sen, Neden Sevdim Seni Ben
Sevdam mıydın
Yangınım mıydın
Nefesim miydin
Yüreğim miydin

Belkide hepsiydin sen
Ama gittin.....
Sevdayı öğrendim ben

Sensizlikti sevda
Sevdanın adıydı yada sensizlik
Özlemdi sevda
Acıydı sevda
Hasretti sevda

Küçük Bir Yürekte Koca Bir Haykırıştı Sevdaaa
Ve O Haykırısı Duymayan Bir Sevdalıydın Senn
 
 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Kaçırılıyordu ağızlar, telaş içinde öpmüştüm. Her sevgilide biraz daha dilime dolandı ezberlediğim aşk şiirleri... Maviyi nerede yitirdim?

Mahremiyetine inanmadım aşkın. Harflerin büyüsünden dem vururken birileri, uzun cümleler kurdum aşk üstüne. Dillendirilmemiş hiçbirşeye itibar etmedim. Mor beni kimlerle aldattı?

Sana kandım önce. Uzun, örgülü saçlarına bir çırpıda kıydığında bildim, masalların da bir rengi olduğunu. Kim düşürdü sarıyı benim gülümseyişime?

Uzak iklimlerden, beyaz sevinçler taşırdı çocukluğumda yağmurlar... Sahiplendim uzakları, üzünç oldu rengim. Kim soyundu beni siyaha?

Bir bakışın adıydı önce. Umuda evrildi sonra, ıssız bir dağ boyunca... İçimde hiç eksilmeyen... Kim alabilir yeşili ellerimden?

Şarap kırıldı kaseye, değdiğinde sevgilimin dudakları...Sızdı şarap, sızladı kase, yanmada dudağı sevgilimin...Yanar kırmızı sonsuzca!

Sevgilim...
Rengim sır şimdi...
Bir bahçenin ortasındayım ve çiy düşürüyorum gülün her yaprağına...

 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
  Saat geceyi gece yarısı geçiyor.Sen yanımda yoksun.Sen,sevdiğim,benden uzak,soğuk bir şehirde yalnız uykunla boğuşuyorsun.

Zaman anlamsız şu an.Benim için zaman sensin...akrep senin;yelkovan benim ellerim.İkisi buluştuğu an zaman anlamlı ve değerli.Ve inadına çok hızlı.

Ellerimiz hep beraber kalsın istiyorum.

İçim,

Ellerini ellerime,gözlerini gözlerime kilitle.Teninle ısıt tenimi.Kokunu doyasıya içime çekeyim,doyasıya dokunayım o güzeller güzeli yüzüne.

Sarılsam sana,bir kaç saniyeliğine de olsa..

Ey sevdiğim,zamana bir şeyler yap!günleri saatlere böl,sensizliğimi kısalt ve "sen"li uzun zamanlar yarat bana,hiç bitmeyen...

Seni yaşat bana doyasıya.gözlerimin içine bak uzun uzun önce,sonra ellerimi tut ve sarıl bana sıkıca,hiç bırakmamacasına.

Ey sevdiğim,zamana bir şeyler yap.önce bizi kavuştur,sonra zamanı durdur ve "sen"li uzun zamanlar yarat bana.

Uzanalım sonsuzluğa..

 

Aragorn

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,641
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Yorgunsun, biliyorum...

En az benim kadar, belki de daha çok... yorgunsun ama inatla sürükleniyorsun peşimden. Ne zaman arkama dönüp baksam, sen hep ordasın. Hep o aynı yerde...

Aşkından geriye acılar kaldı
Zaman dediğin sonunda senide çaldı
Darmadağın edip uykularımı
Yüreğimi hasretinle yakıp ta gittin

Senin yaraların beni üzer, benim üzüntüm seni yaralar her defasında. Biz çare değiliz birbirimize. İkimiz de en çok birbirimizden ödünç aldık hüzünlerimizi. Ve şimdi sen yorgunsun, ben ümitsiz...

Ne olur gitme artık acıların üstüne üstüne. Bir yerde kal ve orası bana uzak olsun ne olur. Ne sen hak ediyorsun bu denli üzülmeyi ne de ben.

Üstüme vurup bu karanlığı
Yüreğimi benden alıp ta gittin
Gökyüzümden toplayıp tüm yıldızları
Bana ait ne varsa çalıp ta gittin

En iyisi unutmak her şeyi, geçmişi silmek en doğrusu. Gözlerindeki yaşların, yüreğindeki yorgunluğun sebebi olmasın artık sevdam. Kendine bir sığınak bul ve yaralı düşlerin uykusundan kaldır o yorgun yüreğini.

Sonra yeniden sev, ama yorulmadan ve yormadan aşkı... Biz hesapsız yaşadık sen doyasıya yaşa. Hadi... hemen şimdi, önce gözlerimi sil gözlerinden, sonra ellerimin sıcaklığını soğut avuçlarında. Beni hatırlatan her şeyi yok et. Yorulma artık benim için, gördün ki faydası yok. Yeniden başla ve mutlu ol dilediğince.

Gözlerim görmüyor, yetmiyor aklım
Uzayan gecelere sığmıyor kahrım
Bilsen gençliğimi uğruna yaktım
Bir veda kurşunuyla vurup ta gittin...

Ama gelme artık karanlığıma... Yorgunsun biliyorum!...
 

3va

Multi Aktif Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,737
Tepkime puanı
0
Yaş
41
tebrik ederim
ve de teşekkür
ya herkesin bi parca kendinden bişeyler bulduguna eminim
sanırım en cok da ben...
bunları okurken rahatlıyorum ya
sanki satırlarla dertleşiyorum
dile getiremedigim duyguları sözleri buluyorum
iyi ki varsın be arkadaşım
iyi ki...
 
Üst