ŞİİR TADINDA KALIN

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]Döne bilme ihtimalini yaşıyor bu şehir.[/size]

Bu şiirde bitecek birazdan
Ve sen gitmiş olacaksın yarına araladığım perdelere bakan buğulu camlardan
Üşüyor, ellerinin sıcaklığına hasret kalmış ellerim
Ve ufkumun görebildiği kadar uzağım bu kez sana
İşgal yaşıyorum sensizliğin karabasanlarıyla
Dudaklarımda iki kelime var senden sonra her lahza.
Sevgilim, sevebildiğim...

Çığlıklarıma sessizlik karışıyor ara sokaklarda
Ki sokak lambaları şahittir üşürken yüreğim avucumda
Cebimde hayalini unutup gitmek sana mı kalmıştı
Hala tekil sevdamıza ağıtlar yakıyorum
Dilimde dua olan adına inat isimler türetiyorum şimdi.

Yinede arada sırada gözlerin geliyor zihnimin körelmiş yalnızlığına
İçime çekiyorum nefes aldığım her adımda adınla başlayan şiirlerin aruz veznini
Ve hiç unutamıyorum seninle geçirdiğim bu şehrin ilk ve tek gecesini
Şimdi bu şehir sensizliğe ağlıyor, bir başına kalmışlığa
Bir ben alışamıyorum sevdanın ardından dönüp dönüp ağıt yakışıma...

Sokaklar boşluğunu yaşıyor oysa sen değil miydin arşınlayan parke taşı sokakları
Başını okşayıp gittin ve benim gibi öksüz bıraktın, unuttun aşkına aç çocukları
Gül çehrene gülesim gelir, gül esinlenir gül çehrenin güzelliğinden
Bu şehir bir şiirdir her kelimesinde adınla başlayan serbest bir nazım
Konuştum, ağladım, bir dal sigara, bir bardak çay, bir ben, bir de sızım...
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]VEDASIZ AYRILIĞIMA SONBİR VEDA...[/size]

[size=10pt]Kızma bana ne olur... Ya da kızarsan kız... Evet, seviyorum seni. Hem de hiç korkmadan, çıkarsız,
hesapsız, karşılık beklemeden her zamanki gibi en derinden gelen bir seslenişle söylüyorum…
Seni seviyorum... Canımı iste hiç düşünmeden vereyim avuçlarına. Gel kopar kolumu, bacağımı
sesim bile çıkmaz inan… Ama… Gerçekler bırakmıyor dimi yakamızı. Ne kadar silkinirsek silkinelim
düşmüyorlar üzerimizden ölümün soğuk nefesi gibi... Kalanlar ise hep kendimize Doğru bildiklerimiz
oluyor… Biz bu aşkı bireysel yaşamaktan ileriye götüremedik ne yazık ki…

Ben benim dedim her şeyde, sen sadece seni söyledin. Ardımıza bile bakmadık Kırdığımızda kendi
içimizdeki çocuğu bile. Hayallerimiz ne kadar can bulup Uzadıysa, aşkımızın ömrü bir o kadar kısaldı sanki.
Birbirimizi anlamadığımızdan yakınıp sitem ederdik ya ben en çok ne birlikte olabilmeyi başaramayışımızı
ne de ayrı kalabilmeyi beceremeyişimizi anlamıyorum. İşte en çokta bu gerçek acıtıyor içimi…
Hiç dikkatini çekti mi? Düşündün mü? Bilmiyorum.

Bu güne kadar sana her yazdığım yazıda, her mesajda ya da mektupta, sözlerin bittiği her satırın
sonunda neden üç nokta (…) Vardı? Hiç sordun mu bunu kendine? Belki dikkatini çekmedi belkide bu
satırları okuduktan sonra düşüneceksin kim bilir.

Ama yorulma bu sefer yormayayım seni, ben söyleyeyim: ” Aşkımız büyüdükçe, içimdeki çocuk seninle
ömür kazandıkça, sesini her duyduğumda hergün biraz daha fazla çarpmaya yemin eden kalbim beni
yaşattıkça, her an, her saniye yaşama ve ölüme inat hayallerin sonsuzluğunu seninle tattıkça,
gözyaşlarımın her damlası sana iç çekiş olmaya devam..
Ettikçe ayrılık bize hiç yakışmasın diye”ydi. Adeta sensizlik kapıyı hiç çalmasın diye her satırda tekrarladığım
bir yemindi bu…

Ama başarılı olamadım… Başaramadık… İçimizdeki sevgi büyüdükçe aşkımızın ömrü kısaldı,
hayallerimiz sonsuzlaştıkça sevdamızın mezarına bir kürek daha battı… Yine ve yeniden…
Tekrar tekrar canı yandı… Ama biz. Görmezden geldik. Ya görmezden gelmeseydik.
Başarabilir miydik o Zaman. Hayallerimizi yaşatabilir miydik? Son nefesini verirken sevdamız onu
yaşama döndürebilir miydik? Bilmiyorum. Severken ayrılmak böyle olsa gerek. Diri diri mezara girmek,
yaşarken ölmek demek bu olsa gerek… Birinin canına kıymak, bile bile ölümüne razı gelmek bu olsa gerek…

Ben sevdama veda edemedim. Yüzüm yoktu ardından ağlayıp feryat figan af dilemeye.
Kendi ellerimle mezarını kazmışken, yok oluşunu izlemişken bu lanet gözlerimle nasıl
ona veda edebilirdim ki…
Vedasız ayrılığıma son bir veda...
[/size]
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]SEVMEK[/size]


[size=10pt]Sevmek; farkında olmaksa yaşadığının

Sevmek; bakmak değil görmekse eğer

Aklın başından gitmesi değil,

Duymak ve bilmekse eşit olarak;

Yemeden, içmeden kesilmeden

Çoğalmaksa sevmek eksilmeden,

Çağına tanıklık ederek

Ve kahrolmamaksa arabeske inat.

İçin içine sığmamaksa

Bir coşku, bir şenlik, bir erdemse sevmek;

İnsanları, çocukları, kuşları unutmadan

Verem olmamaksa sevmek senin aşkından

Daha sağlam basıyorsam toprağıma,

Unutmak, şaşkınlık, azap değilse;

Bilinç, öğreti ve sevinçse,

Paylaşılan bir ekmek gibiyse sevgi;

SENİ SEVİYORUM !
[/size]
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]Bazı duygular vardır anlatılamaz...[/size]


[size=10pt]Bazı duygular vardır anlatılamaz,
anlaşılır sadece.
Sevenin sevdiğini bilmesi kadar,
sevilen de anlar sevildiğini.
Sevgi her zaman belirli kelimelerle
söylenmez.

Çoğu defa bir bakış yeter de artar
bile...
Yeryüzünde hiçbir kuvvet
insanoğlunu
sevme hakkından alıkoyamaz.

Sevmek çoğu zaman var olmaktır.
Sonunda bizi yok olmaya götürse bile.
Ben şimdi varım ve seni sevmek
Hakkımı kullanıyorum.
Sen bile buna karşı koyamazsın.
Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir
arayıştı sevgilerim.
Bir zaman başkalarında aradım seni,
başka yüzlerde, başka ellerde aradım.
Aldandım, fakat birgün seni bulmak
ümidini kaybetmedim.

Nasıl olsa gelecektin birgün.
Ve işte geldin de!
Bana tatmadığım hüzünleri
tattırmaya,
bilmediğim kederleri öğretmeye geldin.
Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım
hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana.
Birgün yaşamanın gereksizliğini de
senden öğreneceğim.

Bu selin akışını hiçbirşey duduramaz
artık.
Ummadığım ve ummadığın bir anda
çıktın karşıma.
Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller
gibi geldin,
mutlaka yıkarak ve benden birçok
şeyleri
beraberinde sürükleyerek gideceksin.
İşte o zaman yoklukların
en dayanılmazı ile karşı karşıya
kalacağım.

Ergeç gideceksin; beni anlayamadan,
beni sevemeden gideceksin.
Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden,
tesellisiz bir hüzün kalacak.
Yıllardır aradığım sendin
ama sen gittikten sonra başkasını
aramayacağım.
Gelmeyecek bile olsan, ömrümün
sonuna kadar arardım seni
Ama geldin bir kere; ister bilerek
gelmiş ol, ister bilmeden...

Geldin ya!
Şimdi herşey güzel seninle.
Yürümenin, konuşmanın,
nefes almanın bir başka anlamı var
artık.
Sen varsın ya, herşey bambaşka
gözlerimde...
[/size]
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]GizLi yara[/size]

[size=10pt]anlatamadığım duygularım birikiyor yavaş yavaş......söyleyemediğim sözlerim takılıp kalıyor boğazımda......takılı kalıyor ihanetinin suskunluğu tam şuramda....nefretimle birlikte büyüyorsun yarınlara doğru.....

ve kelimeler de terkediyor beni sensizliğin kollarına.......simsiyah bir gecenin kollarındayım!.......kaçıyorum! kaçıyorum nerde olduğun aklıma geldiği zamanlarda......kaçıyorum hafızamdaki yerinden......sarmaş dolaş bir ihanetle dolaşırken aşkın hafızamda.....

kaçıyorum kirlenmiş ellerinden!......bırak dokunma ellerime!.....dokunma istemem!...kirletme yüreğimi!.....dokunma hayallerimdeki güzelliğine....... bende istedim anlatmayı herşeyi sana...söylemek istedim.....haykırmak istedim ihanetini yalancı gözlerine baka baka.....

ama değermisin be......değermisin karşına çıkıpta hesap sormaya?......

ismini anan dudaklarım yanarken.....anmayacağım adını bundan sonra!.....anmayacağım şerefsizliğini!.....haram kıldım liman gibi sığındığın kollarımı sana......

kapattım kapısını yüreğimin!....bırak boşuna ağlama bana!.....kalk ayağa kapanma ayaklarıma!......küçültme kendini gözlerimde daha fazla.......zaten bittin bende!....bırak güzel olan şeyler kalsın senden yadigar....yeter ki hatırlatma ihanetini bana!....

sormayacağım nedenlerini!...duymak istemiyorum!...kulaklarımı tıkadım yalan bahanelerine......bu kez kandıramayacaksın yüreğimi....inanmayacak gözlerim bu kez sana......karşımda ihanetinle dikilip dururken sen.......öylece bakacağım susup gözlerine...bağırıp çağıracaksın bir cümle etmem için!.....yalvaracaksın bir nefesimi duyabilmek için!.....bir cümle evet bir cümleyi fazla göreceğim o an sana.......işte suskunluğum yıkacak seni...anlayacaksın ki o an bitirmiştin içimde sana ait olan herşeyi..

dudağımdan dökülen kelimeler bir hiç olacak artık!....hiçliğin ta kendisi olacaksın kapıdan çıktığım anda.....

adımlarım hızlanacak.....her adım bir fırtına koparacak içimde....ama sen bilmeyeceksin!...

nasıl gitti diye beynini kemirecek soruların......içinden haykırcaksın affet diye....ve duymayacağım!...bu kez durduramazsın yüreğimi!..kanmayacak bu kez masallarına.....

ve o an aklına gelecek sarılışlarım.....okşayışlarım....her ağladığında gözyaşlarını silişlerim.....saçına dokunuşlarım....ismini anışlarım!...kirletemediğin aşkım geçecek gözlerinin önünden.....pişman olacaksın o zaman........dön bile diyemeyeceksin!...ardımdan bakacaksın sadece....sadece bakıp kalacaksın....

bense toplayacağım aşkının valizini!.....bakmayacağım bir kere bile gözlerine...aç kalmış gibi bir parça bakış bekleyeceksin benden...bakmayacağım!....hiçbir zaman bilemeyeceksin!....bakarsam gözlerine gidemeyeceğimi!...bilemeyeceksin konuştuğumda affettim diyeceğimi!....hiç bir zaman bilemeyeceksin arkama bir an baktığımda gözlerin değdiği zaman gözlerime dizlerimin üzerine çöküp hıçkırıklara boğulacağımı.....ama susuyorum ve gidiyorum!

karşında ağlamayacağım!...asla ağlarken göremeyeceksin beni!....arkamı döndüğüm anda dökeceğim gözyaşlarımı...sessiz sessiz ağlayacağım!.....sende duyamayacaksın!...bilme yıkıldığımı sakın duyma!

terkedeceğim seni yalanlarla yaşamaya...terkedeceğim pişmanlıklarla dolu bir gecenin kollarına.......çekip gideceğim yüreğinin kapısını!.......hadi dur bakalım yüzsüz bir ihanetin kollarında......hadi avun bakalım ihanetine sebep kollarda......
kim sarar seni benim gibi?....kim çağırır benim gibi ismini?....kim dinler seni?....kim durur ihanetle boyanmış bir sevdada?....kim aldı söyle!....kim çaldı kollarımdan seni?

beynimde fırtınalar koparıp geçiyor ihanetin........ nasıl kıydın söyle nasıl sevdamıza?...nasıl bulaştırdın pisliğini?.....nasılda kirlettin beyaza çalan bir sevdayı?....azmı geldi ellerim sana?....az mı sevdim seni söyle!.....
yetmedi lanet olsun!...yetiremedim aşkımı sana!.......

şimdi çekip gidiyorum senden!.....sende biliyorsun bitti herşey....bitirdik bir çırpıda

sen bir ihanete sarılırken...bense kapıyı çekip giderken...bitirdik herşeyi bakmadan ardımızda ağlayan bir aşka.....

bedel ödettin ikimizede bir günahınla......şimdi sen bensiz.....ben sensiz......ağlamak yakarmak boşuna......şimdi sen çaresiz ben çaresiz....

gelmen neyi değiştirir ki neyi?

artık ne senin yüzün var geri dönmeye.....ne de benim gücüm var affetmeye......

hadi çık git artık yüreğimden!.....

sessizce git n'olur.....

kapat kapıyı ışıklarıda söndür......

aşkının entrikaları yordu artık beni!!....bari giderken sessizce git!.....

isyanım yüreğimde ihanetle boyanmış sevdana.......

ben kapıyı çekip gittim belki gittim ama.....

aşkın hala derinlerimde kanıyor......

biliyorum şimdi pişmanlıklar sarıyor bedenini geldiğimde aklına....

geri dönmek istiyorsun ama yüzün yok karşıma çıkmaya.....

sen belki nedenlerine sığınıp unutmaya çalışıyorsun beni.....

belki de çoktan veda ettin aşkımıza.......

ama ben hala ihanetinden vuruluyorum geceleri......

bir elveda diyemedim yüreğime senden hatıra gizli yaraya....
[/size]
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]Bak ben artık bir RUHUM..[/size]


[size=10pt]Ağlama sevgili
beceremedim doyurmayı seni benle,
gitmek gerçekten gerekliydi...
üzülme sevgili,
vedaları da vardır baharların,
yaprak dökümünü yaşarsın istemesen de...

vazgeçmek için zamansızız belki de. ama yetemediği yerde, gitmelidir sevgili....


saçlarımı kestirmek hiç aklımdan geçmezdi. demek ki birşeyler olmuş bana ki senin kıyamadıklarına kıyar olmuşum. aynaya bakamayacağım bu geceden sonra. saçlarımı taramayacağım. senin dokunmaya kıyamadığına ben kıydım sevgili.

demek ki bitmiş ve aklıma gelmemişsin...

bu yüzden seni sevdiğimi sanmama rağmen gitmeliyim sevgili. vadesi dolmuş günlerimizin sana güldüğüm, öldüğüm sana.

düşünme sevgili,
düşünülmeyi haketseydim,
yanında olurdum...

ve

vesi yok ki... gittim, kıydım zamansız. hangi bahanenin ardına sığınabilirim ki şimdi.

değmezim hiçbirşeye!

yalnızlığın adil değil...
ama benim ki adil sanırsam ki...

ben seçtim!


yok oluşumun tarihçesinde, bana eşlik etmiyor çok zamandır varlığın. bu yüzden küstüm sevgili, seni sevemeyişime inat, varlığımın hazzını yüreğime yasakladım.

artık seni koyamadığım düşencem de, ben de yokum.
çünkü sensiz; yakan bir korum...

belki de hepsinden öte, yalnızlığını kör kuyulara haykıran, dolunayın şahit olduğu, bir hayalet ruhum.

hala hayattayım belki de,
peki sen; varlığımdan haberdar mısın?
[/size]
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]YELKENLER FORA.[/size]

[size=10pt]Bu sabah hiç bilinmeyenlerin  en derin sularına,
okyanus ötesi,

en mavi,
en karaya uzak
ve en ulaşılması zor olan,

hatta uzansan yıldızlara dokunacak kadar,
gökyüzünün sulara dokunduğu ışıltılara demir atmak istiyor
mısralarım...

Acemi bir kaptanın,
fütürsüzce dümen kırması gibi,
rüzgarın sürüklediği rotaya,
kayalara çarpmak da var,
hatta beklenmedik bir şelalenin fırtınalı akışına hedef olmak da,
alabora olabilir mesela,
yada su alır en hafif bir çarpmada.

HERŞEYE RAĞMEN DENEMEYE DEĞER,
Yelkenler fora,
faili meçhul dalgalarda boğuşmaya,
ama yenik düşmek,
ama ufuklar ötesinde güneşi yakalamak uğruna,
sancağında kar beyazı bir flama,
küreklere asılmakda var son sürat,
takatin dayandığı EN SON noktada,
uykusuz kalmak da olsaı,
ama herşeye rağmen,
mısralarda da olsa,
YELKENLER FORA...
[/size]

 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]Dünyada olamadığım anları mahşere bıraktım ben


Söylediklerimden cok Sustuklarimda Sakliyim..

Ve Gizlediklerimde Gizliyim..

Beni anlamak için; Konustuklarimdan çok Sustuklarima kulak verin..

Aklım Sukütu Sever benim..

Çünkü çok agir ödeştik biz Hayatla..

Ben sonu Ölüm Noktali yollardan gectim..

Üç Noktalar Koymaz Bana.. .
[/size]
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
canımın canısın


Bu gözlerimde dinmeyen
Bir yağmurdan farksızsın sen

Yüreğimde hiç geçmeyen
Kalp ağrım aşk sızımsın sen

Gecem sensin gündüzüm sen
Düşüm sensin yarınım sen
Senin adın aşkın adı
Sensiz olmaz/
Sen olmazsan ölürüm ben

Bu nefes bu tende ise
Sebebi sensin
Aşk Gülüm

Canımın canısın yarim
Sen gidersen ben ölürüm...
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]Doyasıya Yaşanmayan Aşkın Yazıldığını Öğrendim.Kağıt Sevgili, Kalem Sen..[/size]


[size=10pt]Tükenmişliğimi biriktirirken kumbaramda
Bir şair unutur gibi ve azala azala seviyor.
Ben kalabalıklarda çoğalttığım yabancılığımın paçasına yapışıyorum
Giderse hiç olurum..

Sigara dumanından yapılma konuşma baloncukları asılı kalıyor suslarıma inat.
Bana yanaşan tek bir hamlenle dağılıyorlar.
Gülümseyerek saklıyorum saksı kıran çocuk yanımı.
Bilmeden ensene tek bir buse konduruyorum
Öyle dalmışken insan yüzlerine sen
Bakışlarda seni arıyorum bendekiyle aynı mı diye?..Bildiklerimi bilmiyor kimseler.
Haykıramıyorum ki;
Ses tellerime yasak seni seviyorum çığlıkları.
Her dönüş yolunda bir tek bakış saklıyorum
"Gittin.." diye başlayan cümlenin sonuna ünlem niyetine..
Gözlerinden papatyalar toplayıp taçlar yapıyorum
Ellerim yemyeşil kokuyor.

Bahar sanıyorum seni o yüzdendir bu cıvıldayan aşık halim.
Tramvaylar silerken tüm suretleri
Bir tek seninki kalıyor avuç içlerime yaslı
Bir siren sesinin ardında saklı haykırışım.
Gözlerimden aşk damlıyor ince belli zamana..

Rakamlar günlerle bir olup üstüme yürürken
Geceleri biriktiriyorum kulak arkası yapıp
Vuslat zamanı, güne satmak için
El sıkışıp anlaşamıyoruz pahalıya patlıyor bana sensizlik.
Meteliksiz dönüyorum kendime
"Gittin.." ben hala seni dileniyorum.

Yazarak tüketilir aşk sanıyorken
Doyasıya yaşanmayan aşkın yazıldığını öğrendim.
Kağıt sevgili, kalem sen.. Sevişiliyor tene inat.
Çoğalıyor deri altında sevgilinin tadı ve adı..
[/size]
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt][size=10pt]Ben Dövüşerek Yenildim Yok Verilecek Hesabım.....[/size][/size]




[size=10pt][size=10pt]Yüreğim ;aldatılmayı kabul etmenin bilmem kaçıncı seherinde…

Öfkeli hüzünler çıkıyor kilitli kapılarımın altından usulca…

Günlerdir kalbime bıçak ucu gibi dokunup kaçan

arsız kelimeler saklı adımlarımda..




Sorgu gecelerimde bağırarak uyandığımsın..

Oysa bu kapkara taşlar arasında nasılda parlıyordu gözlerin…

Sanki meydan okuyordun içimde var ettiğim onca parçalanmış geçmişime …




Şimdi sırtımda iyice ağırlaşan geçmişimin karanlığında,

sana dökülüyor kelimelerim..

Bir bir soyunup atıyorum üzerimden bırakıp gittiğin ne varsa…

Geri çekiliyorum..

Tek bir söz bırakmayacağım giderken..

oysa tek bir söz yeterdi değil mi sevmelere…artık ne yana yürüsem ,
…hep bir adım ötemde duruyor uçurum



Ben oyuncu değilim…direndikçe bittim…

Bahçeme vuran sarı ışık tutsaklığının uzayan gölgesinde,

düşlerimi kısaltıyorum,koşar adım yanılgılarımla…

Kaç çığlık eskittim,duvarları dumandan kaybolmuş “F” tipi odamda…

ve kaç ağlamak gömdüm sabrımın yastıklarına…sen hiç bilmedin..

Kibrit çöpünde hep kısayı çeken yaşamlarım oldu benim..

hep vazgeçiş noktasında durdu sevgilerim…

Takvim savaşları başlattım aşkın koynunda… sen hiç bilmedin…



Bir hükümle sürgün edileli beri İstanbul’dan ,

hangi gerçeğin kapısını çalsam,yalana açılıdı bahçesi...
Yalanmış..

Ne sen kız kulesi gibi durabildin karşımda,

Ne ben bakabildim boğazın mavi gözleriyle sana..


Ama sen sağol fazla geldiğim kalabalıklarında..

Ben geceyarılarında dolaşıyorum,üstüm başım çatışma içinde…

Gecikmiş yağmurlarda ıslağım…

Ne zaman kaçıp gitsem tutsaklığımdan ,

upuzun siren sesleri geliyor ardımdan…

Süngüler ve ağır silahlar dayanıyor göğsüme
Notası eksik tonlamaların..Bu şarkı temposuz…

coşkusuz uykulara uyuyuyorum…


Yinede sen sağol fazla geldiğim kalabalıklarında..

Benim özlemlerime pusu kurulmuş..kuyular kazılmış derin derin…

Bağırıyorum kuyudan…



Sussam ,kelimelerin kalbinde canavar uyanır…
Konuştuklarım az geldi…şimdi bağırıyorum…



Ben Dövüşerek Yenildim Yok Verilecek Hesabım.....
[/size][/size]
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
Döktüm işte herşeyi gözyaşlarımla...


Ciğerim yanıyor... Küçükken gülerdim ciğer yanar mı diye? Yanarmış..Hem de nasıl acı acı,başka hiçbir ağrıya benzemiyor.Söküp atasım geliyor tüm iç organlarımı,bedenimi,ruhumu.Ölümün kıyılarında dolanıyorum.Artık acı çekmek istemiyorum...

Tanımak için ne çok çaba harcıyosun.Bir insana alışmak,konuşmasına,düşüncelerine,hareketle rine,yemek yiyişine,yürüyüşüne, alışkanlıklarına alışmak,tanımak ve özümsemek ne zor.Oysa bir kendine iyi bak la bitiyor herşey...Kendine iyi bak..Nasıl yani? Nasıl olacak ki? Kalan hayat aynı değil ki...İnsan kendine nasıl bakardı daha önce şaşırıyor,unutuyor eski benliğini.Tanıdığı insanla yeni bir insan oluyor.Bütün gibi.Oysa gidişiyle yarım kalıyor,yarım bir insan nasıl kendine iyi bakabilir?İyi olmamı istiyorsan gitme demek olurmu ki?Yarımım artık,sensiz hiçim,bakamam kendime ölürüm,kaybolurum hiçliklerde diyemiyorsunki...Kendine iyi bak...Bak kendine iyi...Söylemesi ne kolay ..Sanki ertesi gün uyandığında hiçbirşey değişmemiş olacak.Sanki hayatın kıyısından öylesine uğramış ve gitmiş...Sanki hiçbirşey yaşanmamış,paylaşılmamış...Nasıl iyi bakabilirsin kikendine...Ne kadar emek,zorluk var yapıda,oysa bir hoşçakalla bitiyor herşey ve en kötüsü kendine iyi bakmak zorunda kalıyorsun sanki gidenin çok umrundaymış gibi..



Sen bana bunu bile diyemedin de mi...Ben de diyemedim..Giden bendim çünkü sözde...Seni kendimden çok sevdiğim halde neden gitmek zorunda olduğumu anlayamıyordum..Okudum sonra birgün ''Giden değil kalandır asıl terkeden ''diyordu,''Giden de bu yüzden gitmiştir zaten...''Doğruydu..Ben gitmemiştim,sen beni gitmeye mecbur etmiştin sevgisizliğinle ve giden ve suçlu ve vicdan hesaplaşmasını yapmak zorunda kalan ben olmuştum...

Çok özledim seni...
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
Kelimeleri Tüketti Hayalini Yaşayan Yüreğim…


Sana uzanan kelimeleri öldürmek istiyorum bugün… Bugün seni bana getiren rüzgârın bile başımda esmesini istemiyorum… Sessizliğe sürüklenen suskun kelimeler çıksın karşıma. Sıcaklığını değil de soğukluğunu hissedeyim… Dudaklarımda buz dağı oluşsun, ayrılmasın iki dudağım birbirinden… Yine aynı kelimelere boyun eğmekten korkuyorum. Sana geldiğimde sana geç kalmışlığım akılma gelir hüzün dolar gözlerime… Yürekte bir parça umut ile yaşarsın yaşamasına ama nereye kadar gider bu umudun sonu… Kimse çıkmasın aşk adına karşıma… O güzel iki kelimeyi diline dolayıp çıkmasın kırık yüreğimin karşısına… Ben sadece hayalde yaşayanım… Ben aşk dedikçe kaçan aşk ile saklambaç oynamak istemiyorum. O saklandıkça bulmak için harcadığım çabaların yarım kalmasını istiyorum… Son bir dokunuşun, son bir kez ellerimin sıcacık ellerle buluşmasını istemiyorum… Nemli olan gözlerime bakıp güzel sözcüklerde duymak istemiyorum… Sözün özü aşkın kilometrelerce benden uzak kalmasını istiyorum! Çünkü aşkı bulup bulup kaybeden ben artık kaybetmek istemiyorum.
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
Sen Orada Ağla
Ben üzerime düşeni yaparım
Kendimi de seninle yakarım
Zaten anlamı yok sızlamanın
Düşünme ben çaresine bakarım
Sen unuttum deyip gülümse
Ben hayalini yaşarım
Mutlu güzel günlerin
Hep rüyasına dalarım
Sen orada ağla
Ben burada ağlarım
Mazimizi hatırlama
Ben yasını tutarım
Sen bensizliği kutla
Ben mumları yakarım
Sen aşkın avucunda
Ben acısını yaşarım

Sevgi Diye Aranan Her Kelimede Sen Varsın
Neler vermezdim


Erdal Babür
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]Yokluğuna alışamadım[/size]



Sen gittin diye kimse değişmedi,
Yine sevdi sevenler
Aslında sevmek yoktu!
Sevilen varsayılandı.

Ne kuş uçmayı kaybetti,
Ne çiçekler açmayı.
Hiç bir şey değişmedi,
Zaman değişmedi
Zaman varsayılandı.

Yine yanlış yaptı insanoğlu,
Yine ağladı yokluğunda
Yine güldü ve sevindi
İnsan değişmedi
Değişen varsayılandı.

Farklıydı yaşamak,
İnsanlar farklıydı
Kimi yaşadı, kimi seyretti
Aslında farklılık yoktu
Farklılık varsayılandı.

Olmadığın yerde seni varsaydım,
Hayatı varsaydım yokluğunda
Seni ben hep varsaydım,
Yokluğuna hiç alışamadım.


Adnan Deniz
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
Biliyorum...


Biliyorum
yüreğinde eksilmedim daha
ve yokmuş gibi
kendini kandıramayacaksın asla
sen azaltırken kendini sevdadan
büsbütün çoğaldığımı
biliyorum

adımlarının götürdüğü
en uzak yerlere git
al başını ve geriye dönme
beni de götürdüğünü biliyorum

sabah çayının deminde
cuma selalarında
her akşam eve dönüşün yorgunluğunda
bir parça ben varım
biliyorum

biliyorum can
adım gibi biliyorum
ferahnak peşrevini her duyuşunda
bir eski saba şarkıda
bir tanbur dolaşırken hüzzamda
mızrapta telde
ben varım
biliyorum

yüreğinden geçen benim
inkar ederken sevmeleri
yok sayarken tüm şiirleri
ansızın aklına düşen benim
Emrahtan bir koşma gibi
biliyorum

hak gibi
adalet gibi
vatan gibi
yüreğindeyim

unutturduğunu
ve unuttuğunu zannettiğin
nokta üstüne nokta konulan cümlelerinde
bitti dediğin
dokunuşlarda öpüşlerde
bir başka tende
bir başka eskimiş sevişte
ansızın saplanan sancıların içindeyim
biliyorum

koyulan sohbetin orta yerinde
şehrimin ismi geçtiğinde
gömleğinin yakasını düzeltirken aynada
eğilip son sigaranı
ezereken tablada
koltuğun arkasına astığın ceketini
giyerken....o anda
saplanıyorum aklına
biliyorum

iftardan sonra
içine çektiğin ilk tütün gibi
özlediğini biliyorum
huzurlu avlusunda bir külliyenin
serin suyuna bırakmışken avuçlarını
dudaklarına götürdüğün ilk yudum benim
biliyorum

çarptığın kapıların
örttüğün camların
ördüğün duvarların
dışında değilim
biliyorum

paslansada vurduğun kilitler
gönül kapılarında
kirpiğinin siyahında
dilinin ucunda ismim
yüreğinin bir yerinde duruyor hasretim
biliyorum
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
Nere baksam hüzün akar....


Bir kayıbım yollarda kendini arıyan , gecelere esir
düşmüş bir aşık belkide yüreği kanıyan ....

Nere baksam hüzün akar bazen bir yüzden bazen
geceden kimi zaman gökyüzünden....

Yollardayım yine ardından düştüğüm , istemezdim
gözlerindeki parıltının ardından aksın çeşmesi göz
pınarlarının , istemezdim üzmeyi bir gece vakti ,
ceylanımsın yüreği yaralı ardından
bakarken ağladığım...

Dünyalara küsüpde hiçbişeylere karıştım , bilmezsin
geceler nasıl çeker içine bilemezsin , gözyaşlarım
nasıl kaybolur karanlıklarda ,

kanlı bıçağım deşerken bedenimi , kör olmuşta
kesmek istemez sanki ,
görenler korkupta kaçar beni bir ruhum belki kendinden
habersiz sığmazım yollara taşarım yüreğim gibi şaşarım....

Bir hiçim belki kimse bilmez ki hem , belki bir
hayalim bu dünyada var olduğunu sanan bir ölüyüm
belki diri diri mezarlarda yatan....

Yaşıyorum anlam bulamadığım anlam katamadığım bir
dünyada yaşıyorum aklımda bir sürü soru işaretleriyle
dolaşırken titriyor ellerim seni anarken....

Nasıl bir sevdaki diye sormayın sakın , karadır
yüreğim gözlerimde gizlenmiş çileli hayatım ağlarım
hergün ağlarım da .....

Her yeni gün senle başlar dünyamda rüyalarımdan
kalmadır belki , seni düşlerim 24 saat ne haldedir ne
yer ne içer ağlarmı gülermi acaba yanında biri varmı
aklındaki düşünceler neler peki beni düşünürmü onu
düşündüğümün milyonda biri kadar peki birgün o da
sever mi benim onu sevdiğim gibi ?....

Üstüme akar sürüsü insanın , açtır iki cümle söze ,
kime baksam hüzün akar gözlerden , derdim
yetmez kendime bazen karışırım dertlere , yüreğimdeki
yaralar büyürde dünyaları alırım gözlerimden ,
akar hüznüm yara aldığım yerden akarda tükenir
takatim bir bilsen sensiz ne haldeyim....

Her köşe başında ağlaşır birileri kimi aşktan yana kimi
maddiyattan kimi vatandan milletden yana yaralı
yaradana karışır isyanları damla damla akarken
gözlerinden hayatları....

Ben hiçbir yerlere ait olamamanın verdiği acı ile
yanıp kavrulurken şu dakikalarda ,şimdi dersin ki
herşeylerin varken ya ben neylerim yaban ellerde
kimsesizken , kalmışsa ellerim anadan babadan
kardaştan ayrı düşmüşsem bir şehre akarken
gözlerimden hüznün yaşları neylerim
böyle bir dünyayı......

Peki düşündün mü hiçbiryerlere ait olamamak
nasıl bir duygudur?

Peki düşündün mü anan bacın kardeşin ölürken
bile hiç bir duygu hissetmemek nasıldır...
Sordun mu kendine giderken ardından ağlarmı diye...

Düşündünmü niye neden nasıl diye
Düşünüyorum giderken ardından bakıp bakıp
duruyorum kaybolurken ufukta , ağlıyorum
karanlıklara karışırken gidişinle ardından , giderken
benliğim senle kimsesiz kalıp da yollara düştüğüm de
göçüyorum bu alemden aklımda
hayalinle hıçkıra hıçkıra....

Endekslenmişse hayatın aşk yoluna , aşk sana
yakın ama uzaksa , sevdiğinin derdi sana dert olurken
için yanıp yanıp kavrulurken şehir üstüne çökerde
kimseler seni anlamazya ezilir kalırsın onca yükün
altında da derler sana neyin eksik ki yaşadığın
dünya da...
Bir yudum sevgiye açken..........

Paylaşmak vardı birde seni istemeye istemeye......
Çıldırasım gelirdi dünyaları yıkasım....

Mutluluk nerde diye düşledim hayatımı sorguladığım
şu dakikalarda senin yanındayken mutluydum bir de
ölümü arzularken....

Yaşamaksa yaşadığım...
Hayatsa aldandığım
Gözlerinden ağladığım.....
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]Hoş geldin ey SuSkuN sevgilim;[/size]


Hoş geldin ey suskun sevgilim;
Tut sözünü; sus. Mühürle dudağımı, sesimi tut, lâl eyle çığlıklarımı. Nahoş avazların uçurumlarından çek dilimi. Yalanların kuyularından çekip çıkar nefeslerimi. Göklü söz ağaçlarının bengisuyuna kat hecelerimi.

Hoş geldin ey yüzü gamzelim;
B/akışının menzilinde tut gözlerimi. Tir-i müjgan dokunuşlarınla delik deşik et kibrimi. Gör(e)meyip de seni, göster(e)meyip de yanımda yöremde, görür gibi huzurunda tut çaresiz yetimliğimi.


Hoş geldin ay yüzlüm benim;
Tut saçlarımın kakülünden, kaldır yüzümü yerden. Utancımı tebessümünün kıvrımlarına dola, yut. Pişmanlığımı gül yanağının yamaçlarına sar, uyut. Dağıt neşemin saçlarını, hüznün tenine yasla umarsızlığımı.

Hoş geldin ey hesapsız sevincim;
Tut elimi. Avuçlarında tut uzanamadığım uçurum çiçeklerimi. Geri ver uzak dal uçlarına terk ettiğim huzur meyvelerimi. Tut Ferhad’ımın elinden, şirin vuslatların köyüne taşı yüreğimi. Tut Züleyha’mın elini, önü/ardı yırtık gömleklerin kuyusuna zindanına düşürme nefsimi.

Hoş geldin ey ruh ikizim;
Tut, ardında tutulduğum aynalara tut yüzümü... Tut ki aynalarda avuntu bulamayan, bakışlarında kendini tanımayan, özlediğinde kendine varamayan, yüzünü yakmış bir hastayım. Gözbebeğinde tut beni. Ayıplamadan, tiksinmeden bakışının ışığından yüz ver bana. Tut ki resimli el ilanları asılmış bir kayıp çocuğum; duvar diplerine asılı umarsız bakışların kovduğu bir lüzumsuzum. Tut kolumdan, ardın sıra sürükle, yuvama götür. Tut ki mürekkebin hiç hatırını sormadığı yırtık bir kâğıt, kalemin hiç içmeyeceği unutulmuş bir sözüm. Aklında tut beni; diline dola, dudağına değdir, cümlede kullan, tut bir şiire kafiye eyle beni. Tut ki üzerindeki rakamları ciddiye alınmayan kalp parayım. Elinde tut, say beni, inci mercana sat beni. Işığa tut yüzümü; sahih kıl beni.

Hoş geldin ey son tesellim;
Göz yaşımı yanağında tut, taç yapraklarına taşı ağlayışımı. Şehvetin kirinden sıyır, tenin tozundan ayıkla kalbimi

Hoş geldin ey kan davalım;
Tut (i)ki yakamdan, tutukla beni, yetimlerin yüzüne çalıp pare pare eyle cimriliğimi. Bağla ayağımı yokluklara gitmekten. Bileklerimi kelepçele, yasakla ellerime biriktirmeyi..

Hoş geldin ey açlığım;
Tut ve at sahte doymuşluklarımı, teni üzerimden sıyırıp ruhun semâsına savur beni. Çıplak bırak cümle duyarsızlıklardan. Yırt at yüreğimdeki yalancı tesellileri.

Hoş geldin ey sırdaşım;
Tut beni, sobele. Saklandığım yerde bul beni. Şehrayinlere kat. Gizlice kaçır evden. Mahyaların ışığına kat gözlerimi. Kan/dillerin fısıltılarını lerzan gönüllere karıştır. Kanlıyı hunrîz ile barıştır ki ihanetler yatışsın, nefretler sönsün, yalnızlıklar sussun..

Hoş geldin ey gam telim;
Tut getir o mahur besteleri. Notaların ahengine böl kırgınlıklarımı. Şarkı eyle, ezberinde tut kırık sözlerimi. Mızrabının ucunda titretiver yüreğimi, aşka sürgün et kelimelerimi, göklü salkımından emzir kuşluk vaktimin ümitlerini.

Hoş geldin ey güz yağmurum;
Sağanağına tut bu çorak gönlü. Seline kat yangınlarımı. Damla damla denize at kanayan yanlarımı. İçimde uyuyan tohumları uyandır, baharlara taşı/r yüreğimi. Hüznümün sarı yapraklarını toprağa kat.
 
Üst