Kadınlarla İlgili Herşey

Kadýnlar Nasýl Erkeklerden Hoþlanmaz...???

  • Bakýmsýz Erkekler

    Oy: 1 33.3%
  • Dikkatsiz/ Ýlgisiz Erkekler

    Oy: 0 0.0%
  • Ana kuzusu Erkekler

    Oy: 2 66.7%
  • Maço Erkekler

    Oy: 0 0.0%
  • Her Þeyi Bilen Erkekler

    Oy: 0 0.0%
  • Kariyer düþmaný Erkekler

    Oy: 0 0.0%
  • Sakar Erkekler

    Oy: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    3

Nazli_Cicek

Aktif Üye
Katılım
24 Ocak 2006
Mesajlar
2,472
Tepkime puanı
0
Yaş
37
böyle birini buralarda birakin herhalde dünyada bile yoktur yaniiii  :acaba:
nerdeeeeeeeeeeeeee
:uyku: sadece hayallerde

su zamanda zoooorrr  :bang :bang
 

canik

Yeni Üye
Katılım
30 Kas 2005
Mesajlar
15,200
Tepkime puanı
0
Yaş
1020
Bayan "Cıyak Cıyak"

Şunları Söyler : "Seni serseeeeeeem!!!! Gel burayaaa!!! Çabuk söyle bu saate kadar nerdeydiiiiiinnnnnnnn?"
Halk Dilinde İsimleri : Cadaloz, Başbelası.
Avantajları : Kendince size ilgi gösteriyor işte daha ne...
Dezavantajları : Sürekli kafanıza bişeyler fırlatır, uçan tekme savurur...

sanırım bana en uygunu buu :)
 

matmuzelpusuq

Aktif Üye
Katılım
15 Eyl 2006
Mesajlar
224
Tepkime puanı
0
Yaş
37
Eşekgözlüm, kadın olmamın en güzel taraflarını bana yaşatan güzel engüzel varlığımdır.

Bu tüm dünyada böyleymiş bana has bişey değilmiş :pPP

Erkeklerimiz bize kendimizi bambaşka hissettirir. Kimi zaman öfkemizin boyutlarını anlamamızı sağlarlar, kimi zaman kendimizi keşfettirirler, yapabilirliklerinizi anlamak için platform hazırlarlar, ayaklarımızı yerden keserler veya dünyaya dönmemizi sağlarlar.

Erkekler, yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz tüm duyguları, enerjiyi uyandıran kutsal varlıklardır.

Asla  detaylı, karamsar, çözümsüz değillerdir.

Asla çözemeyecekleri kadar büyük entrikalar yaratmazlar.

Söyledikleri yalanı hızla unutabildiklerinden kolay yakalanırlar.

Söz konusu sorun çözmek olduğunda 4 değişkenli denklemler yerine net yollar bulurlar. Gerekiyorsa efendi gibi kavga ederler.

Kaprisli değillerdir, olanlarının da böyle olma nedeni anneleridir.

Adamlar toplayıcı ve avcıdır, dolayısıyla yakınlaşmayı, elde etmeyi bilirler ve çok keyiflidirler.

Bizim gibi biriktirmezler, önlerindeki konu ile ilgili kavga ederler, 10 yıllık dataları açıp, kafa ütülemezler.

Anne olmadan, çocuk sahibiymişsiniz gibi size sorumluluğu öğretirler. Bu sayede çocuğunuz olduğunda daha sabırlı davranmayı öğrenmiş halde girişirsiniz konuya.

Sinirlerimizi bozabilirler ve anında size yaptıklarını unutturabilirler.

Ayaklarımızı yerden kesme kabiliyetleri kesinlikle geçmiş deneyimleri ile ilgili değildir, bu onlara Allah vergisidir ve kullanmayı her zaman bilirler.

Özünde, erkekler, kadın olmanın en keyifli yanıdır :). Bu tadı çıkarmak için her kadının gözünü dört açmasını, her anın tadına varmasını ve içlerinde sakladıkları kur yapma özelliklerini ortaya çıkarmasını diliyorum. Çünkü en lezzetli şey sevdiğimiz erkeğe doyasıya aşık olmaktır. Tazelenmiş uyanırız, kilo veririz, yaşadığımızı anlarız.

Bence bu sabah tüm aşklarımıza bir şans daha verin, çünkü onlar gerçekten çok tatlılar :).

İyi eğlenceler.....


SENİ SEVMEK ÇOK GÜZEL BİTANEMMMMMMMMMMMMMMmmmm
GÖZÜKARAN
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
sayın süper mod arkadaşlar 
bunlarla ilgilenseniz gereksiz yazı ve selamları silseydiniz keşke..
Ayrıca hırçın tepki vermekte haklısın belki ama daha sakin olursan sevinirim...
Senden önce ilgilenmesi gereken kişiler var...
 

KaraGözlüm

Yeni Üye
Katılım
7 Ocak 2006
Mesajlar
5,008
Tepkime puanı
0
Yaş
35
Koku, pek çok zaman saçımızın, makyajımızın, kıyafetlerimizin önüne geçecek kadar kuvvetli bir etkiye sahip. Hoş bir parfüm kokusunun tüm algınızı bir anda nasıl da değiştirdiğine çok defalar şahit olmuşsunuzdur.
Parfüm kullanırken dikkat etmeniz gereken ilk şey, kullanacağınız miktar. Güzel kokayım derken girdiğiniz ortamı buram buram parfüme boğmayın. Bu her zaman itici bir imaj yaratır. Parfüm`ünüzü yeterli miktarda, yalnızca çok yakınınızda bulunanların duyacağı kadar kullanmanız yeterli.

DAHA KALICI OLMASI İÇİN...
Parfüm`ü vücudunuzun sıcak, kuytu bölgelerine sürmeniz hem kokunun kalıcılığını arttırır hem de kokunun hafif hafif, hoş bir şekilde yayılmasını sağlar. En ideal noktalar, kulakların arkası, boyun, bilekler ve göğüsler in arasıdır. Bu noktalardan geçen damarlar, her kalp atışınızda kokunun yavaşça yayılmasına yardımcı olur.
Parfüm`ü, 15 cm. uzaklıktan püskürtmeli ve elle yaymadan, kendi kendine kurumasına izin vermelisiniz.

PARFÜM ALIŞVERİŞİNDE ACELE ETMEYİN
Çeşitli markaların piyasaya sürdüğü, birbirinden çekici kokular arasından seçim yapmaya çalışmak, parfüm kullanmanın en zor yanı.

Çiçek kokuları, meyve kokuları ve onlarca farklı bileşimdeki parfüm`den birini tercih etmek, sabırlı olmayı ve karar verirken acele etmemeyi gerektiriyor. Parfüm`ün tene sürüldükten sonra, vücut ısısıyla beraber gerçek kokusuna ulaşması ve tende nasıl duracağının daha iyi anlaşılması için, bileğinize bir miktar sıktıktan sonra en az 3-4 dakika kendi kendine kurumasını ve tene iyice yerleşmesini bekleyin. Aynı anda birkaç parfüm denemek yerine, acele etmeden, kokuyu iyice hissetmeye çalışarak karar verin.

SERİN VE KAPALI BİR YERDE SAKLAYIN
Bir sürü para verdiğiniz parfüm`lerinizi bozulmadan kullanmak için saklama şartlarına dikkat etmelisiniz. Yüksek sıcaklık, nem ve doğrudan güneş ışığı parfüm`ün bileşenlerinin kimyasal özelliklerinin dolayısıyla da parfüm`ün kokusunun değişmesine neden olabilir. Bu yüzden parfüm`lerinizi serin ve kapalı bir yerde örneğin çekmecede saklayın.
 

KaraGözlüm

Yeni Üye
Katılım
7 Ocak 2006
Mesajlar
5,008
Tepkime puanı
0
Yaş
35
sevgili kızım;
hayata atılma çağına gelen her kadın bir kocaya, her kocada bir kadına muhtaçtır. artık sen doğup büyüdüğün, ve yetişmiş olduğun yuvadan çıkıp hiç bilmediğin bir yuvaya gideceksin.

ey benim ciğerparem; biricik kızım, gözümün nuru yavrum. sen ona hizmetçi olki oda sana kul köle olsun. sen ona yer olki oda sana gök olsun.

yavrum, kocana ne kadar hürmet gösterirsen, kendini o kadar sevdirirsin. ne kadar dediklerini yapar sözünü dinlersen, o derece ondan sevgi ve hürmet görürsün.

kocanın akraba ve yakınlarına karşı hürmetli ol. onlara hürmet gösterip, kocanın itibarını yükseltmen kocana hürmet göstermen demektir.

kocanın sırrını kimseye söyleme. eğer söylersen onu gücendirmiş, ve sana olan güvenini kaybettirmiş olursun. aile düzeniniz bozulur.

kocanın dine uygun her emrini yerine getir. sakın karşı gelme. yoksa sana kin tutar sen zararlı çıkarsın.

kocan kederli olduğu zaman sen neşeli olmaktan, kocan neşeli olduğu zaman sen kederli olmaktan sakın. bu hal onun dert ve sevinçlerine ortak olamamak gibi bir kusuru ortaya çıkarır.

kanaat sahibi ol, haline şükret. kocan eve her ne alır getirirse onu en güzel şekilde kabul et. kocana itaat et, yap dediklerini yap, yapma dediklerini yapma. kocanla sohbet ederken ona itaatli olduğunu gösterki Allahta razı olsun evinize saadet dolsun.

evinin içini dışını temiz tut, kendini temiz tut, kocanın burnuna daima temiz kokular gelsin. kötü kokular seni kocanın gözünden düşürür. senden iğrenmesine sebep olur. temizlik ve zarifliğin en iyisi su ile olanıdır.
yemek zamanını iyi kolla, dakika bile geçirme. yemek saati ne ise yemeğini hazır bulundur. açlık insanın sinirlerini gerginleştirir. uyuyacağı zamanıda iyi belle ve yatağını hazır tut. zira uykusuzluk insanı öfkelendirir.

yavrum birde şunu çok iyi bilesin ki; kocanın isteklerini kendi şahsi isteklerine tercih edebilirsen bu söylediklerim daha kolay olacaktır.

yuvanda mutlu ol kızım...

-AlIntI-
 

canik

Yeni Üye
Katılım
30 Kas 2005
Mesajlar
15,200
Tepkime puanı
0
Yaş
1020
Kadınların kabusu olan kırık tırnaklara dikkat.. Neden mi?07 Eylül 2006 15:25

Kadınların en büyük kabuslarından biri olan kırılan tırnaklar, kısayken bile kırılmaya devam ediyorsa, dikkat etmeye başlamanın zamanının geldiğini gösteriyor.

Kadınlarda, el güzelliğine gölge düşürebilecek ve sık sık karşılaşılan tırnak sorunları ve bunların çözümleri ile ilgili olarak bilgi veren uzmanlar, "Eğer tırnaklarınızın sertleşmesi için hiçbir ilaç işe yaramadıysa, o zaman makasla ve pensle kesemeye bir süre ara vererek kırılmalarını yavaşlatabilir. Boylarını da sert bir törpü yerine, üretilmeye başlanılan karton törpülerle kısaltabilirsiniz" şeklinde tavsiyede bulundu.

Tırnakta meydana gelen kalkmalardan şikayetçi olduğunuz takdirde bunun birkaç ihtimali olabileceğinin altını çizen uzmanlar, "Ya bir deri hastalığı olan sedefe yakalanmışsınız, ya da bir mantar hastalığı başlamış olabilir. Sebebi ne olursa olsun, yapmanız gereken ilk iş tırnaklarınızı kısaltmaktır. Daha sonra ellerinizi ve tırnaklarınızı uzama süresi boyunca, mümkün olduğu kadar kuru tutmaya çalışmalısınız. Eğer rahatsızlığınız mantarsa, bu hastalığa karşı kullanılacak pomatları sürmelisiniz. Şikayetiniz sedef hastalığı ise yine bu hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlardan yararlanabilirsiniz" dedi. Ancak şikayetin tırnaklardaki yüzeyin pürüzsüz olmamasından kaynaklanması halinde, sorunun tırnağın uzaması sırasında meydana gelen travmalardan kaynaklanabileceğini belirten uzmanlar, "Travmalar, tırnaklarınızın şeklini kaybetmesine neden olabilir.

BEYAZ LEKELERİN SEBEBİ KERATİN HORMONU OLABİLİR

Bunun dışında ellerinizde mantar mikrobunun bulunmasından kaynaklanan deformasyon da meydana gelmiş olabilir. Eğer sorununuz travmalardan kaynaklanıyorsa, çok çeşitli çözümler bulunabilir. Bazen 25 yaşından itibaren tırnaklarınızda ince ince çizgilere rastlayabilirsiniz. Bu tamamen vücudunuzun ürettiği bir şey olabilir. Bu çizgiler tırnağınızın direncini kırar. Kırılmalarını engellemeniz için tırnaklarınızı kısa kesmelisiniz. Şekil bozukluğunu ise doktorunuzun uygulayacağı tedaviyle giderebilirsiniz" ifadelerini kullandı.

Tırnağın, çok fazla ojeli kalmasının ya da sigara içmenin de tırnaklar üzerinde sarartmak gibi olumsuz bir etkisi olabileceğini vurgulayan uzmanlar, "Bunun çok çirkin bir görüntü olduğunu düşünüyorsanız, yüzeysel bir temizleme uygulayabilirsiniz. Ayrıca tırnakları besleyici ürünlerden yararlanabileceğiniz gibi, ojenizin markasını da değiştirebilirsiniz. Bazen çocukluğumuzdan beri tırnaklarımızda beyaz beyaz lekelerle karşılaşırız. Bu vücudumuzda bulunan, saç ve tırnağımızın temelini oluşturan keratin hormonu gerektiği gibi çalışmıyor demektir. Sonradan meydana gelmiş olabilecek koyu renk beyaz lekeler ise manikür sırasında tırnakların çok fazla zarar görmesi ve mantar kapması nedeniyle oluşmuş olabilir. Travmatik olaylar sonucunda karşılaşabileceğimiz bu tırnak sorunu için sadece bir süre beklemek yeterli. Bütün bu sorunlarla baş etmenin en etkili yolu ise dışarıda yaptırsanız bile kendi manikür takımınızı kullanmanızdır" şeklinde sözlerini tamamladı
 

canik

Yeni Üye
Katılım
30 Kas 2005
Mesajlar
15,200
Tepkime puanı
0
Yaş
1020
Tek bir adımda güneşin altın rengini yüzünüze ve vücudunuza taşıyan fondöten ve pudralar, kolayca kalıcı bir bronzluk sağlayan hızlı bronzlaştırıcılar ve son dokunuş için pırıltılı kremler.

En yeni kozmetik ürünleri, bronzluk hayalinizi güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmadan da gerçekleştirmeniz için adeta ambalajda sunuyor.

Bronz bir tenin güzelliği tartışılamaz... Hele güneşlenmeden sonraki birkaç gün, nasıl da cildimiz parlak, yüzümüz canlı, sağlıklı bir görünüm alıyor. Güneşlenmek ve sağlıklı görünüm... Aslında birbiriyle o kadar çelişkili, tezat iki kelimeden bahsediyoruz ki... Güneşlenme ve bronzlaşma bizi görünürde güzelleştirse de gerçekte bir o kadar da sonradan giderilmesi çok zor zarar veriyor. Güneşin bu zararlı ışınlarından korunmada koruyucu güneş kremlerinin büyük rolü var. Ama pek çok uzman sağlıklı bronzlaşma diye bir şeyin asla söz konusu olamayacağından, zaten bronzlaşmanın, tenin koyulaşmasının bile başlı başına cildin zarar görmesi anlamına geldiğinden söz ediyor. Bu uzmanların anlattıklarına göre, bronzlaşma cildin savunma mekanizmasının harekete geçmesinden başka bir şey değil. Melanin hücreleri, birer perde gibi görev yaparak zararlı ışınları engelliyor, alttaki hassas tabakaları koruyorlar. Bu arada zarar gören hücreler de cildin üst yüzeyine çıkıyorlar. Böylece cildin en üstünde sert, kalın bir deri tabakası oluşuyor. Kurumaya çok müsait bu deriyle cildimiz de olduğundan yaşlı görünebiliyor. Yani bronzlaşmak, hele bunu bir alışkanlık haline getirmek kısa süreli bir güzelliğin arkasından problemli bir cildin ve erken yaşlanmanın söz konusu olması anlamına geliyor. Peki tüm bunlar, bronzlaşmaktan vazgeçip yaz-kış beyaz bir tenle dolaşmamızı mı gerektiriyor? Tabii ki hayır. Neyse ki, yepyeni kozmetik ürünler, sadece birkaç dokunuşla en doğal şekilde bronz bir görünüme kavuşmamızı sağlıyor. Bunların arasında hızlı bronzlaştırıcı kremleri, vücut ve yüz fondötenlerini, pudraları saymak mümkün. Bu yılın sürprizi renkli sprey ve mendiller de tenimizi anında bronzlaştırarak bu işe yepyeni bir boyut getiriyor. Bu ürünlerin en önemli özelliklerinden biri de, tıpkı yüze uygulanır gibi vücudunuza makyaj yapmaya olanak tanıması hatta cilde bronzluk kazandırmanın yanı sıra, bacaklardaki ve sırttaki cilt kusurlarını da kapatmak için kullanılması. Bazı kurallara dikkat ettikten sonra bronzlaştırıcı ürünleri kullanmak ve tıpkı güneşte yanmış gibi doğal bir bronzluk elde etmek zor değil.

Bronz makyajın tarihçesi

Bronz makyajın da bir tarihinin olacağı aklınıza gelir miydi? Belki gelmezdi ama böyle bir şey var. Kozmetik dünyasıyla ilgili kayıtlara baktığınızda, ilk güneş kremini, ilk hızlı bronzluk sağlayan kremi kimin ürettiği görülebiliyor. Bronz tenin moda olması ve kar beyaz tenli kadınların yerini altın teniiierin almasıyla ilk güneş kremi 1935 yılında Ambre Solaire tarafından üretilmiş. Bu kremin formülünde, hindistan cevizi ve zeytinyağıyla vazelin varmış. 1979 yılında Helena Rubinstein "Weekend Bronzer" adı altında, altın renkli ve hızlı bir bronzluk vaat eden ürünü piyasaya sunmuş. 1993 yılında Shiseido'nun bronzluk veren kompakt pudrası bu alanda bir devrim yaratmış ve kadınların en hızlı, en doğal ve zararsız şekilde bronz bir tene sahip olmalarını sağlamış.

Bronz makyaja hazırlık

Her şeyin olduğugibi bu işin de bazı püf noktaları var. Aksi takdirde doğal bir bronzluk yerine parça parça lekeli bir tenle baş başa kalmak işten bile değiy. Öncelikle cilt bronz makyaj için iyice hazırlanmalı. Hazırlık için yapılabilecek en etkili şey peeling. Özellikle hızlı bronzlaştırıcı kullanacaksanız, bir sonraki ölü derilerin atılma evresini geciktireceğiniz için bronzluğunuzun daha uzun dayanmasını sağlayabilirsiniz. Bronzlaştırıcı ürünü temiz ve kuru cildin üzerine, avuç içlerinizle geniş daireler halinde uygulayabilirsiniz.

Altın bir ten

Bronzlaştırıcı fondöten ve pudraların uygulanmasına gelince. Tabii ki en önemli kural temizlenmiş, ölü derilerden arındırılmış ve iyi bir şekilde nemlendirilmiş cilde uygulamak. Bu konuda, dikkat edilmesi gereken diğer önemli bir nokta da, makyajın aydınlık bir yerde, yeterli bir ışık altında yapılması. Farlar, rujlar ve diğer makyaj malzemeler söz konusu olunca tüm makyözler altın pırıltıları içeren farlara parlatıcıların bronz tenle çok iyi gittiği düşüncesini paylaşıyor. Senenin modası su yeşili ve turkuvaz farlarla gözlerinize çarpıcı bir bakış kazandırmanız mümkün.

Vücuda makyaj

Kısa bir zaman öncesine kadar vucudumuzu güneşsiz bronzlaştırmak istediğimizde tercih edebileceğimiz iki seçenek vardı; ya solaryuma girmek ya da otobronzanları kullanmak. Şimdi, vücut için özel fondötenler, pudralar ve renkli spreyler var. Özellikle renkli spreyler, birkaç dakika içinde muhteşem bronz bir vücuda sahip olmanızı sağlıyor.
 

canik

Yeni Üye
Katılım
30 Kas 2005
Mesajlar
15,200
Tepkime puanı
0
Yaş
1020
item



item
 

sebnemsever_42

Aktif Üye
Katılım
20 Mar 2006
Mesajlar
2,377
Tepkime puanı
0
Yaş
41
Kadınlarda tek hata..

Tanrı kadını yaratmaya başladığında, zaten altı saatten fazla mesai yapmaktaydı. Bir melek geldi ve sordu:
Bununla neden bu kadar zaman harcıyorsunuz ki?"
Tanrı cevap verdi: "Data verilerine baktın mı sen? Bir kere tamamen yıkanabilir olmalı, ama hiç bir parça plastik değil, değiştirilebilir 200'den fazla oynar parçası olacak ve vücudu gerektiğinde diyet kola ve krik-kraklarla beslendiği halde bile çalışabilecek.
Kucağında dört çocuğun aynı anda oturabilecekleri kadar yer olacak, öpüşü her şeyi iyi etmeye kadir olacak -çizilmiş bir dizkapağından kırık bir kalbe kadar - ve bütün bunları da yalnızca iki elini kullanarak yapacak."

Melek bu kadar talimata şaşırıp kaldı:
"Yalnızca iki el mi!? Ve bu da 'Standart bir modelde!' Bu, bir günde üstesinden gelebileceğiniz bir iş değil. Bekleyin, yarın bitirirsiniz."
"Hayır, beklemeyeceğim" diye itiraz etti tanrı. "Bu kreasyonu çok sevdim
ve bitirmeme de çok az kaldı. Hatta şimdiden kendi kendisini iyileştirebiliyor ve günde 18 saat çalışabiliyor."
Melek biraz yaklaştı ve kadına dokundu, "Ama onu ne kadar yumuşak yapmışsınız",
tanrı!

"O yumuşaktır" diye onayladı tanrı, "ama onu sert de yaptım. Nelere katlanabileceğini, nelerle başetmesi gerektiğini aklına hayaline bile getiremezsin."
"Düşünnme kabiliyeti olacak mı?" diye sordu melek.
Tanrı cevap verdi, "Yalnız düşünmek değil, müzakere edebilecek, karar verebilecek... Bir erkekten bile çok daha iyi."
Meleğin bir şey dikkatini çekti, elini uzattı ve kadının yanağına dokundu.
"Oooo, sanırım bu modelde su kaçıran bir yer unutmuşsunuz. Dedim size bu kadar işin bir günde üstesinden gelinmez diye."
"Bu su kaçıran bir yer değil" diye düzeltti tanrı, "Bu bir gözyaşı!"
"Gözyaşı ne işe yarıyor?" diye sordu melek.
Tanrı cevap verdi: "Gözyaşı kadının acısını, dertlerini, hayal kırıklıklarını, sevgisini, yalnızlığını, endişelerini ve gururunu ifade edebilmesi içindir."
Melek çok duygulandı.:
"Tanrı siz bir dahisiniz. Her şeyi düşünmüşsünüz. Kadınlar hakikaten hayret edilecek bir varlık olmuş."
"Evet, kadınlar öyledirler. Kadınların kuvveti ve yetenekleri erkekleri hayrete düşürmektir."
Onlar her türlü çaresizliğe ve baskıya dayanıklıdırlar, fakat sevinci, sevgiyi ve saadeti de içlerinde barındırırlar. Avaz avaz bağırmak istedikleri vakit gülümserler. Ağlamak istediklerinde şarkılar söylerler. Mutlu olduklarında ağlarlar ve kızgınlıklarında gülümserler. İnandıkları şey uğruna savaşırlar. Haksızlıklara baş kaldırırlar. "Hayır" ı kabul etmezler, eğer bunun yerine başka daha iyi bir cevap verilebiliyorsa.
Korkan bir arkadaşı doktora götürürler. Ve koşulsuz severler. Çocukları inanılmaz başarılara ulaşınca ağlarlar ve dostları mükafatlandırılınca taşkınca neşelenirler. Bir doğum ya da bir evlilik haberi onları sonsuz sevindirir. Bir dostları öldüğünde kalpleri çıt diye kırılır. Bir aile ferdinin  kaybolmasına üzülürler. Hiç bir çıkış yolu olmadığını bildikleri halde yine de kuvvetlidirler ve cesaretlerinden bir şey kaybetmezler. Ve bir öpücüğün ve bir sarılışın kırık bir kalbi hemen iyileştirebileceğini bilirler
Her boyda, renkte ve şekilde kadın vardır. Seni ne kadar düşündüklerini  sana gösterebilmek için sana doğru yürürler, koşarlar, uçarlar. Kadının kalbi dünyayı güzel ve yaşanabilir bir yer yapar. Onlar sevinç, neşe, sevgi ve ümidi beraberlerinde getirirler. Duygusaldırlar ve idealleri vardır. Daima dostlarının ve ailelerinin yanındadırlar ve onlara sürekli manevi destek sağlarlar. Kadınların söyleyecek çok önemli şeyleri vardır ve  her şeyi vermek üzere yapılmışlardır. Neyse... Eğer kadınların bir tek kusuru varsa o da ne kadar kıymetli olduklarını unutmuş

 

Şeker Turşusu

Aktif Üye
Katılım
29 Ocak 2007
Mesajlar
326
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Sevgili erkekler. Kadınsız bir hayat düşünebiliyor musunuz? Cevabınız tabii ki hayır. O halde kadınların "İyi ki kadınız" sözüne kızmayın. İşte bunu kanıtlayan gerçekler...

* Aşık oluyoruz... Korkmadan.

* Kırmızı ışıkta yanımızdaki arabanın bizden önce çıkması ya da bir aracın bizi sollaması bizim için "hiçbir şey" anlamına gelir.

* Her yerde ve her koşulda ağlayabiliriz.

* Sigaradan sararmış bıyıklarımız yok.

* Arabamızın yolda patlayan lastiğini değiştirmeyi bilmesek de olur.

* Pantolon giymek bizim için fizyolojik olarak en az etek kadar rahattır.

* Kişiliğimiz, kullandığımız arabanın beygir gücü ile doğru orantılı olarak değerlendirilmiyor.

* "Damsız girilmez", bize bir şey ifade etmiyor...

* Vücudumuzda kas olacak diye bir zorunluluğumuz yok.

* Kozmetik ürünlerinden sonuna kadar yararlanıyoruz.

* Asla dış görünüşümüzle ilgili yalan telkinlerle, kendimizi kandırmaya çalışmıyoruz.

* Duygusal saçmalıklar adına kredi sahibiyiz... Çiçek ve çikolata istiyoruz.

* Evde, banyoda, kıl dökmeyiz...

* Dokunduğumuz bedenin herhangi bir kısmından silikonların fışkırma korkusunu duymayız.

* Sünnet olmuyoruz...

* Meslek grubunda "ev kadını" diye kebap bir seçenek var...

* Birinden hoşlansak da "ilk adım atma kabusu"ndan muafız...

* Gelinlik ve damatlık... Her ikisini de sevgili damat ödüyor...

* 3 dubleden sonra "Feci sarhoş olurum" diyebiliriz rahatlıkla...

* "Çirkin" kadın yoktur.

* Kısa boy mu? Topuklu ayakkabılar ne güne duruyor ki?

* Yaşımız ne olursa olsun bir uçan balon taşıyabilir, pamuk helva ve elma şekeri de yiyebiliriz.

* Her sabah traş olmak zorunda değiliz.

* İstediğimizi almamız için söylememiz yeterlidir...

* En sevmediğimiz insanlara bile, öyle gerekiyorsa eğer, yeterince dayanabiliriz.

* "Anneme gidiyorum" diyerek kapıyı çarpmak bize yakışan bir ayrıcalık.

* Saçımızı boyayabiliriz. 20 yaşında bile...

* Çığlık atabiliyoruz. Sevinince, üzülünce ve korkunca...

* Aradığımız adresi, kaybolmadan önce sormayı akıl edebiliyoruz...

* Askere gitmiyoruz.

* Annelik duygusu... Apayrıdır...

* Sevgilimize, ağabey ya da babamıza ait gömlek, kazak, mont, T-shirt'leri giyebiliyoruz.

* Hayatımızın hiçbir döneminde kravat takmak zorunda değiliz...

* Mücevherler bizim...

* Yağmurda asla şemsiyesiz kalmayız.

* Bir gün önce çıkardığımız çoraplarımızı evin altı üstüne gelmeden, üstelik de kimselere sormadan bulabiliyoruz.

* Kol saatimizin, aynı zamanda hesap makinesi, takometre, barometre, termometre ve radyo olması gerekmiyor.

* Özel günleri parmağımıza kırmızı iplik bağlamadan da hatırlayabiliyoruz...

* "Kahve"ye gitmiyoruz.

* İstemezsek hiçbir şekilde hesap ödemeyebiliriz.

* Yürürken ceplerimizden bozuk para, anahtar, çakmak vs. sesleri gelmez...

* Gece geç saatlerde eve bırakılma şansımız var..

* Toplu taşıma araçlarında ayakta kalma ihtimalimiz çok düşük.

* Gece yarısı yataktan sıvışıp, zeytinyağlı dolma, börek ve "hain köfte" yemiyoruz.

* Futbol mu? Bizim tuttuğumuz takım genelde kaybetmez.

* Başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.

* Berberde kimse yüzümüzü kolonya ile ovuşturarak gözlerimizi çıkartmıyor.

* Pantolon almaya çıkıp eve uçak maketi, uzaktan kumandalı araba ile dönmüyoruz.

* 30'undan sonra kel olma korkusu yaşamıyoruz.


 

sebnemsever_42

Aktif Üye
Katılım
20 Mar 2006
Mesajlar
2,377
Tepkime puanı
0
Yaş
41
* 30'undan sonra kel olma korkusu yaşamıyoruz.
:dans: :dans: :dans:


en güzeli de bu teşekkürler...
 
Üst