ibret alınacak öyküler...

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
BENCİLLİK ÜZERİNE
Ölüp cehenneme giden bir adam hakkındadır bu öykü...
Şeytan,bu adamı nefis yemek kokuları gelen bir odaya götürür. Odanın ortasında büyük bir tencere ve çevresinde oturan insanlar vardır.
Bu çok zayıf bir deri bir kemik kalmış insanlar acıyla inlemektedir. Cehenneme yeni gelen bu adam tencerenin çevresindeki insanların ellerinde kepçeye benzer, uzun saplı kaşıklar görür. Kaşıklar ellerine bağlıdır. Kaşığı tencereye daldırabilmekte ama hiç bir şey yiyememektedirler. Çünkü kaşıkların sapları o kadar uzudur ki, ellerindeki kaşıkları bir türlü ağızlarına götürememektedirler..!
“Lütfen” der adam. “Bana bir de cenneti gösterir misin?”
“Elbette” der şeytan. “Sonsuzlukta birkaç dakikanın ne önemi var”
Ve onu cennete götürür.
Adam cennete girince hem çok şaşırır hem de kafası karışır. Gördüğü manzaranın cehennemdekinden hiçbir farkı yoktur. Yalnızca insanlar mutlu ve sağlıklıdır. Kahkahayla gülmektedirler...
“Anlayamadım” der adam. “Her şey aynı,herkesin ellerine bağlı uzun saplı kaşıklar var ve hepsi de bir tencerenin çevresinde oturuyorlar. Farklı olan nedir? Neden burası cennet..?”
Şeytan adamın sorusunu yanıtlamaz. Tam çıkarken adam başını bir kez daha çevirince olan biteni anlar.
Herkes ellerindeki uzun saplı kaşıklarla birbirlerini beslemektedir..!

Sonuç:
“Hepimiz bir bütünün parçasıyız ve hepimizin bir başkasına gereksinimi vardır..!”
“Hepimiz birbirimizin tek kanatlı meleğiyiz. Uçabilmemiz için kucaklaşmamız gerekir.”

(Bu öykü Dr.John M.Eades’in “Göğün yedinci katı meleklere yüksek gelmez” adlı kitabından alınmıştır.)
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
INANIYOR MUSUN?
Adamın biri her zaman yaptıgı gibi saç ve sakal tırası olmak için berbere
gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete basladılar. Degisik
konular üzerinde konustular. Birden Allah ile ilgili konu açıldı...
Berber: " Bak adamım, ben senin söyledigin gibi Allah'ın varlıgına
inanmıyorum."
Adam: " Peki neden böyle diyorsun?"
Berber: " Bunu açıklamak çok kolay. Bunu görmek için dısarıya çıkmalısın.
Lütfen bana söyler misin, eger Allah var olsaydı, bu kadar çok sorunlu,
sıkıntılı, hasta insan olur muydu, terk edilmis çocuklar olur muydu? Allah
olsaydı, kimse acı çektirmez, birbirini üzmezdi. Allah olsaydı, bunların
olmasına izin verecegini sanmıyorum..."
Adam bir an durdu ve düsündü, ama gereksiz bir tartısmaya girmek istemedigi
için cevap vermedi. Berber isini bitirdikten sonra adam dısarıya çıktı. Tam
o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü. Adam bu kadar dagınık
göründügüne göre belli ki tıras olmayalı uzun süre geçmisti. Adam berberin
dükkanına geri döndü.
Adam: " Biliyor musun ne var, bence berber diye bir sey yok"
Berber: " Bu nasıl olabilir ki? Ben buradayım ve bir berberim."
Adam: " Hayır, yok. çünkü olsaydı, caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı
adamlar olmazdı."
Berber: " Himmm... Berber diye bir sey var ama o insanlar bana gelmiyorsa,
ben ne yapabilirim ki?"
Adam: " Kesinlikle dogru! Püf noktası bu! Allah var, ve insanlar ona
gitmiyorsa, bu gitmeyenlerin tercihi. ıste dünyada bu kadar çok acı ve
keder olmasının nedeni!"
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
BİLGE KADININ TAŞI
Dağlarda gezen bir bilge kadın, bir nehirde değerli bir taş bulmuş. Ertesi gün kendisi gibi bir seyyahla karşılaşmış, ama seyyahın karnı açmış. Bilge kadın torbasını çıkarmış ve yemeğini onunla paylaşmış. Aç seyyah, bilge kadının torbasındaki değerli taşı görmüş ve taşı çok beğendiğini söyleyip, onu kendisine vermesini istemiş. Bilge kadın hiç tereddüt etmeden taşı ona vermiş..
Seyyah karşısına çıkan bu şansa çok sevinip, bilge kadının yanından ayrılmış. Taşın. Yaşamının geri kalan kısmını güvence altına alacak kadar değerli bir taş olduğunu biliyormuş.
Fakat birkaç gün sonra geri dönmüş ve bilge kadını bulmuş. Taşı ona geri vermiş ve “Çok düşündüm. Bu taşın çok değerli olduğunu biliyorum ama bana daha değerli bir şey verirsin umuduyla bu taşı sana geri vermek istiyorum. Eğer verebilirsen, senin bu taşı bana vermeni sağlayan içindeki o yüce özelliği vermeni istiyorum..” demiş..!
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
İNSALIĞINI GÖSTEREN,İNSANLIĞI ÖLDÜRTMEYEN BÜTÜN MERHAMETLİ DOSTLARA...
Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler derler ki;
-Ey halife! Bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine  Hz. Ömer suçlanan gence dönerek
söyledikleri doğrumu diye sorar.Suçlanan genç derki, "Evet,doğru." Bu söz üzerine Hz Ömer anlat bakalım nasıl oldu diye sorar.Bunun üzerine genç anlatmaya başlar,derki "Ben bulunduğum kasaba hali vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz, der; hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım,arkadaşların babası içerden hışımla çıktı. Atıma bir taş attı atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, bende bir taş attım babası öldü kaçmak istedim fakat arkadşlar beni yakaladı,durum bundan  ibaret." dedi.
Bu söz üzerine Hz Ömer, "Söyleyecek bir şey yok, bu  suçun cezası idam" dedi. "Madem suçunu da kabul ettin." Bu sözden sonra delikanlı söz alarak; "Efendim bir özrüm var" diyerek  konuşmaya başladı. "Ben memleketinde zengin bir
insanım, babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı, gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı
infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettğiniz için Allah indin'de sorumlu olursunuz, bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün için de yerime birini bulurum." der. Hz Ömer dayanamaz der ki "Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalırki!" Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar der ki "Bu zat benim yerime kalır." O
zat Hz. Peygamber efendimizin en iyi arkadaşlarından daha yaşarken cennetle müjdelen Amr İbni Asr' dan başkası değildir. Hz Ömer Amr'a
dönerek "Ey Amr, delikanlıyı duydun." der. O yüce sahabi "Evet" der, "Ben kefilim." ve genç adam serbest bırakılır.
Üçüncü günün sonun da vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine’nin ileri gelenleri Hz Ömer'e çıkarak gencin gelmeyeceği,
dolayısıyla Amr İbni Asr'a verilecek idam yerine, maktulün diyetini vermeyi teklif ederler. Fakat gençler razı olmaz ve "Babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz!" derler. Hz Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki; "Bu kefil babam olsa fark etmez, cezayı infaz ederim. Hz Amr İbni Asr ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki "Biz de sözümün arkasındayız." Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür.
Hz Ömer gence dönerek der ki "Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı,neden geldin?" Genç vakurla başını kaldırır ve (günümüz insanı için pek de önemli olmayan) "'AHDE VEFASİZLIK ETTİ' demiyesiniz diye geldim" der. Hz Ömer başını bu defa çevirir ve Amr İbni Asr'a  der ki; "Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun. Nasıl oldu da onun yerine kefil oldun?" Amr İbni Asr (Allah kendisinden ebediyen razı olsun), vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir der ki "Bu kadar insanın içerisinden beni seçti. 'İNSANLIK ÖLDÜ' dedirtmemek için kabul ettim" der. Sıra gençlere gelir derler ki, "Biz bu davadan vazgeçiyoruz." Bu sözün üzerine Hz Ömer "Ne oldu? Biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın, diyordunuz. Ne oldu da vazgeçiyorsunuz?"
GENÇLERİN CEVABI DA DEHŞETLİDİR 'MERHAMETLİ İNSAN KALMADI' DEMİYESİNİZ DİYE....
 

Kalpsiz

Yeni Üye
Katılım
30 Kas 2005
Mesajlar
6,155
Tepkime puanı
0
Yaş
36
Herşey her zaman göründüğü gibi değildir..!

İki melek yeryüzünü dolaşmaya çıkmışlar.. Tabii insan kılığında.. Akşam olmuş,kentin en zengin semtinde lüks bir evin kapısını tanrı misafir olarak çalmışlar. Ev sahipleri somurtarak buyur etmişler onları. Yemek falan teklif etmemişler. Sıcacık misafir odaları yerine, buz gibi ve nemli bodruma iki şilte atıp “Geceyi burada geçirebilirsiniz.” demişler. Şilteleri betona sererken yaşlı melek duvarda bir çatlak görmüş. Elini uzatmış, şöyle bir sürmüş yarığa, duvar eskisinden sağlam olmuş. Genç melek “Niye yaptın bunu?” diye sormuş merakla. “Her şey göründüğü gibi değildir.!” demiş yaşlı melek yavaşça..
Ertesi akşam melekler, bir köy evinde, çok fakir ama çok iyiliksever bir aileye misafir olmuşlar. Her şeyleri bir tanecik inekleri imiş. Onun sütünü satıp geçiniyorlarmış. Ev sahipleri, mutevazi sofralarına almış onları. Allah ne verdiyse berber yemişler. Yatma zamanı gelince kadın “Siz uzun yoldan geliyorsunuz, yorgun olmalısınız. Bizim yatakta siz yatın, bir rahat uyuyun. Biz divanda idare ederiz.” demiş.
Güneş doğarken uyanan melekler, zavallı adamla karısını, iki gözleri iki çeşme ağlar bulmuşlar. Hayattaki tek servetleri olan inekleri bahçede ölü yatıyormuş... Genç melek öfkeden deliye dönmüş. “Bunu nasıl yaparsın, bu kadar iyi insanların yegane servetinin ölmesine nasıl izin verirsin.? Önceki gece gittiğimiz villada her şey vardı., ama kötü ev sahipleri bize hiçbir şey vermediler. Sen onların bodrumlarını tamir ettin. Bu fakir insanlar bizimle her şeylerini paylaştılar. İneklerinin ölmesine nasıl göz yumdun...?” “Her şey her zaman göründüğü gibi değildir evlat” demiş yaşlı melek yine. “Nasıl yani ?” diye daha da öfkeyle yinelemiş sorusunu genç melek. “Her şey her zaman göründüğü gibi değildir” demiş yaşlı melek bir daha... Ve anlatmış...
İlk gittiğimiz zengin evinin o duvar çatlağının içinde, yıllar önceden gizlenmiş bir hazine vardı. Ev sahipleri zenginlikleri ile çok mağrur ama hiç paylaşmayı sevmeyen insanlar oldukları için bu defineyi bulmayı hak etmemişlerdi. Çatlağı kapayıp, onları bu hazineden ebediyyen mahrum ettim. Dün gece fakir köylünün yatağında yatarken, ölüm meleği adamın karısını almaya geldi,kadının hayatını bağışlamasına karşılık ona ineği verdim. Her şey her zaman göründüğü gibi değildir. İşler bazen istendiği gibi gitmez göründüğünde, aslında olan budur..! Eğer inançlı isen, her işte bir ‘hayır’ olduğunu düşünürsün. O hayrın ne olduğunu da bir süre sonra muhakkak anlarsın...
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
kalpsiz teşekkür ederim sağolasın...
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
senden de Allah razı olsun arkadaşım saolasın..
 
Üst