Sen ki kıyamazsın bana,
Ben ki üzülen yüreğinde zindan hayatını yaşarım gecelerce.
Her ne sebep olursa olsun üzme yüreğini yada üşütme beni.
Sen kıyamazsın bana ;
Üşüdüğümü duysan kendini ateşlere atarsın belki, yanıp yanıp beni ısıtmak için.
Üzme yüreğini; eririm sensiz sokaklarını arşınladığım bu diyarlarda.
Emniyeti sonsuz olana emanet edip, gözüme son bakışını nakışladığın bu diyarda eririm üzülürsen.
Üzme yüreğini üşürüm, üşüdükçe dua ile ısınsam da,
duama duanı katmadan sevindiremeyiz melekleri ruhum.
Çünkü onlar aşığın duasını maşuğun kine harmanlamadan mutlu olamazlar ki.
…
Sen bana
“-Üzülme sen, ben dertlenirim.” dediğinde
Efendim(s.a.v) gelir aklıma, sen ki ondan hal almaya talip güzel insan,
eşinin derdiyle dertlenen Hatice’n olmak benim gaye-i hayalim bilmez misin ?
Biz tek yürekmiyiz ki sen yanarken ben yanmayayım,
senin yüreğin savrulurken ben üşümeyeyim?!
Üzme yüreğini üşürüm canımın canı, sen bana kıyamazsın, kıyma ki üzülme,
Sen ki kıymetlimsin, cennetim, ahiret yoldaşım dünya da şifa tiryakımsın benim,
Ya üzme, yada beraber üzülme fırsatı ver bana, daha doğrusu ağlayıp ağlayıp sönelim beraber;
Allah diye zikredilmez sadece bilirsin, “Allah “ diye ağlanır birde yâr dediğin cânanın ile;
Üşümemi istemiyorsan “Allah” deyip ağlayalım seninle, O ki yalnız bırakmaz bizi;
O ki üşütmez O’na müştâk bir olmuş yüreklerimizi,
Üzülme emi mavi hayalim,
üzülmek Allah ‘ın var ettiği bir “duygucuk” ama benim derdim tek başına üzülmen,
Üzme “kendini”, üzüleceksek beraber yanalım, beraber üşüyüp duayla ısınalım,
Teslim olalım, ” aşkı bize teslim edene”
Üşümeyeyim ben, çift kanalı tek yüreğimizle takdiri sabır ile buyur edelim hanemize.
Cennete merdiven inşa etmeye çabaladığımız yürek hanelerimize aşk ile sabır büyütelim .
Üzme yüreğini üşürüm...