Şehitlerimizi saygıyla anıyoruz...

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
VATAN EVLADI olmanın ne olduğunu, canlarınızı hiçe sayarak ispatlayan yüce şehitlerimiz.

Ruhunuz şad, mekanınız cennet olsun...


ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Şu Boğaz Harbi nedir ? Var mı ki dünyada eşi ?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayâsızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle "bu, bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer,
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında;
Ostralya'yla beraber bakıyorsun Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler, rengârenk.
Sâde bir hadise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani tâûna da züldür bu rezil istîlâ...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-u asil
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyla sefil,
Kustu Mehmed'ciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müthiş ki: eder her bir mülkü harab.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı:
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam;
Atılan her lâğımın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede. gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak;
Boşanır sırtlara, vadîlere sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!..
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrından râm?
Çünkü te'sis-i ilâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerir azmini tevkîf edemez sun-u beşer;
Bu gögüslerse Hüdâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun-u bedîim, onu çiğnetme!" dedi.
ÂSIM'ın nesli.. diyordum ya... Nesilmiş gerçek;
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek,
Şühedâ gövdesi, baksan a, dağlar, taşlar
O, rükû olmasa dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
BİR HİLÂL uğruna, yâ Rab, ne GÜNEŞLER batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!..
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor TEVHÎDİ...
BEDR'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe!" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek KÂBE'yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmiyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle,
Ebr-i nîsânı açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ haşre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana...
Yine birşey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini;
Şarkın en sevgili sultânı SELÂHADDÎN'i,
KILIÇ ARSLAN gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâmı kuşatmış, boğuyorken husran;
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
Sen ki a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor PEYGAMBER.


Mehmed ÂKİF ERSOY


Aşağıdaki siteyi mutlaka ziyaret edin ;)

http://www.canakkalesehitleri.org

 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
ONLARI TANIYOR MUSUNUZ ?

sehitlerimiz0go.jpg


Onlar!
Analarının gonca gülleriydi... Babalarının koç yiğitleri...
Birinci Dünya Savaşı’nın karanlık yıllarında, bugünkü aydınlığımız için cepheden cepheye koştular. Devletin varlığına, bazen birkaç dakika kazandırabilmek adına Hicaz’da, Sarıkamış’ta, Kanal Harekatında, Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Kafkasya’da, Galiçya’da, Çanakkale’de ALLAH için kendilerini kurban ettiler. 1915 ve izleyen yıllarda, bu vatanın topraklarında Kurban Bayramlarında kurban kesilmedi. Kurbanlıklar doğrudan doğruya orduya teslim edildi. Çünkü
ANALAR, BABALAR, ALLAH İÇİN EVLATLARINI BU VATANA KURBAN ETMİŞLERDİ..
Onlar Balıkesir Lisesi’nin Keşşafları; yani izcileri... Aynı zamanda Onlar, babaları Balkan Savaşı’nda şehit düşen Edirne Lisesi öğrencileri... Edirne’den Balıkesir’e getirildiler. Ve hepsi, gönüllü olarak Çanakkale’ye gittiler, bir daha da geri dönmediler... İyi bakın yüzlerine... Bir daha bakın!

Diyor ya büyük şairimiz:


‘Ey şehit oğlu şehit! İsteme benden makber. Sana kucağını açmış duruyor Peygamber..’




********************************************************************


[size=12pt]"Siz vatanı için, milleti için,
namusu için canını ortaya koyan
böyle insanları bu kadar mı tanıyorsunuz?
Eğer siz onları tanımazsanız;
geleceğinizi göremezsiniz, hedeflerinizi
bilemezsiniz..."
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
1mecid6gz.jpg


BİR MECİD

Büyük bir sargı yeri.. Kocadere köyünde.. Kimi Urfalı, kimi Bosnalı, kimi Sivaslı,
Kimi Halepli çok sayıda yaralı sargı yerinde... Lapseki’nin Beybaş köyü içlerinden biri de.. Ve ağır yaralı. Zor nefes alıp vermekte. Son gayretiyle belki de, komutanın elbisesine yapışır. Kelimeler dudaklarından tane tane dökülür: “Ölme ihtimalim çok fazla.. Ben bir pusula yazdım... Arkadaşıma ulaştırın komutanım...” Derin bir nefes alıp yutkunduktan sonra devam eder konuşmaya: “Ben... Ben, köylüm Lapsekili İbrahim Onbaşı’dan 1 mecid borç aldıydım. Kendisini göremedim. Belki ölebilirim. Ölürsem söyleyin, hakkını helal etsin...”
“Sen merak etme evladım” der komutanı. Derken de Mehmetçiğimizin kan kırmızıya bulanmış alnını bir baba şevkatiyle okşamaktadır. Mehmetçik; vatanı, milleti için döktüğü kanının son damlasını da akıtıp, komutanın kollarında şehitliğe ermek üzeredir ki, son nefesinde bir kez daha yineler: “Ben ölürsem söyleyin hakkını helal etsin.” Ve can verir.
Kocadere köyündeki büyük sargı yerine birbiri peşi sıra yaralı Mehmetçikler gelmekte. Çoğu zaten şehit düşmüş, daha ulaşmadan sargı yerine... Kalanların çoğu da can veriyor sargı yerinde.. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler hemen komutana ulaştırılıyor, kayıtlara geçsin diye.
Yine öyle emanetlerden ikisi komutanın ellerinde. Biri bir künye, öteki de bir pusula. Komutanın bakışları bu kutsal emanetlerde; gözleri yaş içinde. Künyede yazılı isim: “Lapsekili İbrahim Onbaşı” Pusulada yazılı not: “Ben Beybaş Köyü’nden arkadaşım Halil’e 1 MECİD borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin; ben hakkımı helal ettim.”



Ey bu satırları okuyan!
Onlar senin dedelerin!
Helalleştiler, öyle gittiler!
Peki bugün gelseler, karşına dikilseler
Sana da haklarını helal ederler mi ?
Düşünme bile!
Ne yapsan azdır,
onların senin için yaptıklarına karşı!
Durma bir an bile!
1 mecid hakkı için,
hiç olmazsa
bir Besmele,
bir Fatiha’yla
başla işe...
 

Kalpsiz

Yeni Üye
Katılım
30 Kas 2005
Mesajlar
6,155
Tepkime puanı
0
Yaş
36
saygıyla allah hepsini huzur içinde yatırsınnn!!!
 

canik

Yeni Üye
Katılım
30 Kas 2005
Mesajlar
15,200
Tepkime puanı
0
Yaş
1020
yoktum arkadaşım :(  bu önemli günü saygıyla  anıyoruz ;)

tüm şehitlerimize allahtan rahmet yakınlarınada allahtan sabır diliyorum ;)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst