Online Sohbet Neşe İçinde Devam Ediyor

HAYAL

Aktif Üye
Katılım
6 Ağu 2007
Mesajlar
447
Tepkime puanı
0
Yaş
36
:)hemde baya bi sıcak varr bu yaz kavrulcazzzzzzz.... ;))
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
Herkezin 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu Olsun...
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
[size=10pt]Seni sevmek ölümü koynunda büyütmektir.[/size]


[size=10pt]Çok insan düştü yaralı döşüne. Kan renginde çiçekler açtı avuçlarında. Sana dair birçok şey söylendi. Herkes kendi düşünce dünyasına göre bir isim buldu. Ben her aradığımda seni anlatacak bir isim bulamamıştım. Bazen özgürlük gibi, düş gibi, sevmek gibi, aşk gibi demiştim. Bulamamıştım. Yine bulamadım. Şu anda düşünüyorum da; gözlerini görürüm diye suların duruluğuna bakmıştım, kokunu alırım diye çiçeklerin tomurcuklarını koklamıştım…

Bazen de yüreğimle dağları çizer sevdaya ve kavgaya boyardım, sen diye…

Her şeyi sende arar ve bulurdum. Hani küçücük yalınayak, kirpikleri eğik bir öksüzün başını koynuna bastırdığın anlar var ya... Yüzü koyu şehirlerin ışıksız, sessiz akşamlarında bir özlem olup sokak aralarında dolaştığımız anlar… Bazen de gecekonduların içine girip alev alev kokuşun…

Kıyıların rengine bürünürdün bazen. Sen kıyı olurdun biz dalga ve her kavuşmamızda saran sarmalayan kolların, o an saçlarımızın arasına dalan, başımızı okşayan ince parmaklarının yarattığı duygu…

Hiç öpülmeyip, öptüğün anlar…

Seni ilk sevdiğim anı düşünüyorum da ne zamandı diye… Çocukluğumun düşlerini, yerdeki kilimin üzerine yüzüstü uzanarak kurduğum an, ismini ilk yazdığım andı. Çok iyi hatırlıyorum. Ve sonra… Gözyaşları leke gibi, sürekli yanaklarında duran annelerin şefkatinde sevmeye başladım seni.

Oturup dizlerine vuran sevdalılar… Evlat acısını senin sevginin yanına koyan babaların metanetleri… Elleri ve avuçlarıyla tan ışığını getirip senin kurtuluş yolunun gideceği yerlere koymaları… Kana bulanan gömlekleri, özgürlüğün düşünü büyüttükleri ateşli alnına dikişlerini gördüğüm an… Seni daha çok sevdim… Bir de gülleri getirip saçlarının kıvrımlarının arasına serptiğin günü hatırlarım. Ve bellek defterime seni çok sevdiğimi yazdığım gün… O günden sonra neyim var neyim yok içimde, döşümde ve düşümde hepsini sana verdim…

Sonra sana ilişkin düşleri kuranları tanıdım. Kavgayı, kavga insanlarını tanıdım. Onların sana söyledikleri güzel sözcükleri imrenerek dinleyip, seni kıskandım. Kimileri hayallere daldı. Sana “Son sözümü söylemeden ayrılırsam, bekleyerek kapadı gözlerini deyin.” diye yazarak ayrılanları tanıdım.

Sevgiden pişmanlık duyulur mu? Pişmanlık duyanları da gördüm. Korkularına korku ekleyenler de oldu, korkularda korkusuzluğu öğrenenler de… Sevginin bir parça köpük olmadığını ve en ufak bir esintide sönmeyeceğini öğrendim. Bunu bilenler çoktu. Denizlerden kopup gelenler, ya da bahar akşamlarında, dağların zirvesinde özlem çiçeklerini toplayıp yanına gelenleri de bilirsin.

Ana diye yar diye sana sarılanları da…

Yıllarca yemeksiz düşler kuranları gördüm örneğin. Kim çıkardı açlığı diye hep kendime sordum. Tokluk uğruna açlığı, aylarca, yıllarca midelerinin asidinde çiğneyenlerde cevap buldum.

Alınlarına senin adını kazıdıklarında, senin onların üstüne örtündüğün anı hiç unutamıyorum… Hani ben de sana: “Ört üstlerini üşümesinler.” diye kulağına fısıldamıştım ya…Ve o anda senin gülüşünü yürekleriyle alkışladıklarında, kendi sevgimin yetersizliğine yanmıştım.Terde ıslanan soluğumla bir of çekmiştim…

Sana yıllarca ulaşamayanlar da var, biliyorsun. Yıllarca sana dokunamadan yaşayanlar… Beton duvarlara nasıl küstüklerini biliyorum. Bilsen, senin isminin kutsallığını nasıl yangınlı dudaklarıyla öptüklerini…

Her şeyi yaşayanlar var bir de. Kurşun sıkılan, kan akan bedenlerine aldırmadan yürüyenler… Kaç kez kan kokusu sindi acılarına, ekmeklerine…

Yine de gam yemediler. Ama “vatan haini” denildiğinde neler hissettiklerini, buna nasıl isyan ettiklerini gördüm. Ya seni sarhoşluklarına meze yapanlar… Bir yanda sen, diğer yanda yeşil dolarlar. Hepsinin elleri yeşil dolarlara uzandığında senin gözlerindeki kimsesizliğine, korkusuzluğuna ve suçsuzluğuna ne demeli… O anda belki yetim, öksüz hissetmiştin kendini bilmiyorum. Artık sabahlar en uzak zaman gibi gelmişti sana. Bu anlar, yanında duranların seni hep ite-kaka ahlaksızlığın en altına düştükleri anlardı. Sonra seni sevdiklerine dair nutuk atmaları... Kendilerini kahraman ilan edip sonra kahramanlıklarını birbirlerine satılığa çıkarmaları… Kitap yakıp, solcuları dövdüklerini ağızlarından saçarkenki halleri… Okulların kapılarının altlarında akan kana bakıp kahkaha atarak, sonra kaçak seks filmlerini gizli çekmecelerinden çıkarıp “vatansever”liklerini kutlamaları… Bunlar da seni sevdiklerini söylüyorlar. Ve her söylediklerinde içki kokan ağızlarıyla kirletiyorlar gökyüzünün maviliklerini. Çirkinliklerini, Amerika bayraklarının altında serinleyerek gidermeye çalışıp sonrada “bayrak-vatan” deyip kusarlar insanların gözlerinin içine.

Seni sevmek ölümü koynunda büyütmektir. Senin sevgin büyüdükçe mezarlarımızın çoğalması ondandır. Kaç sevda yolcusu kefene değil senin toprağına sarındı… Onlar umudu avuç avuç içine atarak yürüdüler hep. Su gibi kumsallara daldılar ve seni öpmek için sana gömüldüler, güzel vatanım.

Seni candan öte seviyor, özlenen ölülerimiz adına sana kucak dolusu selamlarımı gönderiyorum...
[/size]
 

HAYAL

Aktif Üye
Katılım
6 Ağu 2007
Mesajlar
447
Tepkime puanı
0
Yaş
36
slm ayşee nerelerdesiniz yaaaa hoşgeldin...
 

HAYAL

Aktif Üye
Katılım
6 Ağu 2007
Mesajlar
447
Tepkime puanı
0
Yaş
36
nasılsınızz ardadaşlarrrr kimse yokmu yaaa ;))
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
Ben varım hayal..
varım da.. sen yoksun..
yine de cevapsız kalmasın dedim madem okuduk cevap da verelim dimi.. :)

 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
hoşbuldum bidenecik kardeşim..
 

buloub

Aktif Üye
Katılım
10 Nis 2009
Mesajlar
141
Tepkime puanı
0
Yaş
44
komıiiiiiikkkkkkkkkk

SSK
Benim dumurum klasik SSK dumuru. Kalp ameliyati oldum. 4 ayrapor aldim ve bu 4 ayin sonunda rapor parami almak için fatih ssk’ya gittim. Klasik bir sekilde eksik evraklari parti parti söyledikleri için 3 gün ugrastim ve büyük gün geldi. param hesaplaniyor. bankodayim sorular geldi.
-hastanede yattin mi?
-heralde abi dedim henüz evlerde kalp ameliyati yapamiyorlarmis.
hiç yorum yapmadi 2. soruya geçti.
- Çiktinmi peki?? ve ben dumur..
-hayir hala aksamlari isten sonra yatmaya hastaneye gidiyorum..
ve kafami duvarlara vuracak soru geldi. espiri bile anlamaktan aciz bu adam sordu:
-istanbul’da kimsen yok mu yav. niye hastanede kaliyorsun ki hala….

Şöför
Malum servis söförümüz sıkışan trafikte haraket edemez halde beklerken (gayetde hakliydi çünkü önündeki arabalar kuyruk olmustu) arkadan kornaya abanan araç sahibine camdan sarkarak “pokemon’muyum lan ben arabalarin üzerinden uçayim” diye bagirarak tüm servisi yere yikmisti

Sigorta
kadin: merhaba ben kredi kartinizla kopek almistim…
yetkili:evet efendim?…
kadin:bu kopegin kulaklari duymuyor. acaba sigorta kapsamina giriyor mu?
yetkili: ben bi team leaderima danisiyim!!!!…

Tebeşir
Ders yine kalkülüs. hoca büyük bi sevkle anlatiyo. tamamen konuya konsantre olmus. ama tebesirinin ufacik kaldigini farkediyo. uyuklayan bi öğrenciye
- “e hadi çık tebeşir bul yan siniftan” diyo.
çocuk çikiyo harbiden. ama yan sinif diye ayni amfiye diğer kapidan giriyo ve yine bizim hocaya
-”hocam yan siniftan tebeşir istiyolar” diyo.
hoca da derse konsantre ya,
-”ya ben de az önce bi öğrenci gönderdim alsin diye. bizde de yok” diyo.
cocuk da
-”haa taam” diyip çikiyo. sonra diger kapidan tekrar girip
-”yokmus hocam. aa nasi yani ya”
diyince hoca da öğrenci de durumu çakıyolar. inanilmaz ama gerçek.

Taksici
Bir gün Bakirköy-Taksim dolmusuna binmistim. Aracın ön konsoluna harfli sticker’larla sunlar yazilmisti: TÜRK SOFÖRÜ EN IÇTEN DUYGULARIN INSANIDIR E, ne var ki bunda, demeyin; devamini okuyun: KEMAL ATATÜRK !!

Mail
Adamın biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır. Odasına girdiğinde masada bir bilgisayar görürür ve karısına e-mail atmaya karar verir. Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan yanlış bir adrese gönderir…. Tam bu sırada farklı bir yerde kadın, kocasının cenaze töreninden evine yeni dönmüştür ve bilgisayarındaki maili görür, arkadaşlarından geldiğini düşündüğü maili okuyunca olduğu yere yığılıp kalır. Odaya giren annesi yerde yatan kızını ve ekrandaki mesajı görür.
Kime : Sevgili karıma
Konu : Yeni ulaştım.
Tarih : 16 Mayıs 2004
Benden haber aldığına şaşıracağından eminim. Burada bilgisayar var ve sevdiklerimize e-mail gönderebiliyoruz. Buraya yeni ulaştım ve kaydımı yaptırdım. Herşey yarın senin buraya geleceğini düşünülerek hazırlanmış.Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum. Umarım benim gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin.
Not : Burası çok sıcak.

Şifre
-iyi günler, hosgeldiniz, nasil yardimci olabilirim?
-para çekemiyorum ben…
-sifrenizi yanliş giriyormuşsunuz destur bey
-sifremi?,benim sifrem hep aynidir,istanbulun kurtuluşu….
-bana söylemeyin lütfen sifreyi efendim.
-heh,tamam hatirladim,1956!!!
-efendim o istanbulun kurtuluşu değil ama…
-ya kaçti istanbulun kurtulusu?
-efendim ben malesef söyleyemem bunu size.
-niye sendemi bilmiyosun?..
-biliyorum ama güvenlik açisindan benim sifreyi bilmemem gerekiyor.
-ben sana sifreyi sormuyorum ki! istanbulun kurtuluşunu soruyorum.
-evet,ama………

Uçak
Lisedeyiz…Geometri dersi… Ders kaynasin diye yapmadigimiz karaktersizlik yok. Hoca tahtaya sekil çizerken, okulun bayagi yakinindan bir savaş uçağı geçti. Bizden biri:
- Aaa hocam uçak geçiyo!
Hocamizdan cevap:
- Elleme geçsin!!!
Sinif komple kisa devre…

Seyyar Satıcı
Seyyar saticinin biri Anadol pikabiyla biseyler satmak için megafonuyla gürültülü bir sekilde bağarmaktadir:
- Domates, biber, patlican…
Arkadan trafik polisi:
-Seyyar satici kenara çek!
Satici: - Annaşıldi tamam!

Printer
- ya benim bu printer çalimiyor yenide aldim
-yardimci olalim efendim
-tamam -bilgisayariniz printeri goruyormu efendim(bilgisayara tanimli olup olmadiğini sormaya çalisiyorum )
-evet karşı karşıyalar

Printer 2
Sene 1992, üniversite yillari. Anneannemin hac parasiyla zar zor bir bilgisayar kapatmisiz ama printer’a para kalmamis. Aksam vakti printer’i olan bir arkadasa gidip aleti ödünç aldim, eve dönüp proje çıktısı alacağım.Ankara’da her kış olduğu gibi yerler yine buz.Kayıp düşer de alete bir zarar veririm korkusuyla bir taksiye bindim. Daha iki dakka olmadan polis çevirdi,taksici kenara çekti, sonra arabadan indi, kimligini gösterdi. Ben kucagimdaki cihazin inmemek için uygun bir bahane oldugu düsüncesiyle elde kimlik arabada bekledim.Polis abi geldi, kapiyi açti, ve aramizda söyle bir diyalog geçti:
- O ne len ööle?
- Printer - (yanindaki öteki polise dönerek)Ecnebi oolum bu.
Sonra gülümseyerek kapiyi kapatti,güle güle manasina ikisi birden el salladilar, tekrar yola koyulduk. 500 metre kadar gittikten sonra şöför gene kenara çekti, çünkü gülmekten arabayi kullanamiyordu.

Polis
Simdi arkadasimla Taksim’de takiliyoruz bi adam aglayan cocugunu susturmaya çalisiyor. Yanda da bi polis var; sonra adam çocuga dedi ki
-Sus yoksa seni polise veririm.
Yandaki polis de bi dellendi ;
-Lan gerizekalı biz adam mi yiyoruz da bize veriyon cocugu?

Polis telsizleri
- 5443 Merkez : Cemal Gursel caddesi’nde supheli bir paket var.
- Anlaşildi, çevre güvenligini alin uzman gönderiyorum.
- Merkez uzman ekibe gerek kalmadi, paket bos.
- Bos oldugunu nasil anladiniz.
- Efendim uzerinden kamyon gecti.
Merkez ekiplerden sirayla mevkii ve yol durumu hakkinda bilgi aliyor :
- 5945 Merkez : Hava yagisli, zemin kuru, yolda kalan arac yok.
- Merkez 5945 : Hava yagisliysa zemin nasil kuru oluyor?
- Anonsu yaparken tunelden geciyorduk
- Merkez 4818 : Arac alkollu mu?
- Olumsuz efendim, dizelmiş.

Orta Kapı
Rumeli - Hisarustu otobusuyle Taksim’e dogru gidiyoruz. Adamin biri Besiktas dolaylarinda gayet aceleci bir tavirla
-”Kaptan orta kapiyi rica edebilir miyim?”.
Bizim sofor olaya hakim:
-”Tabi abi ayip ettin. Al gotur. Senden kiymetli mi?

Müşteri Hizmetleri
-meraba ben batur nasil yardimci olabilirim?
-benim telefonda bi problem var yönlendirmeynen ilgili…
-peki ilk önce telefonunuzun ”menü’ tusuna sonra da ”5” tusuna basin…
-evet… tamam…
-ekran da ne var simdi?
-show tv… -???

Mükemmel Yer
Olayimiz Sariyer Taksim minibuslerinde gecmekte… Kravatli,duzgun giyimli bir adam inmek icin ayaga kalkar:
- Sofor bey. Mukemmel bir yerde inebilir miyim? (Herkes kopar) Minibus saga yanasir. Sofor:
- Tabi buyrun. Size layik degil ama… (Bu sefer herkes daha beter kopar)

Minibüs Yolculuğu
Okula ulasmak için, Besiktas Akaretler’den Sarıyer minibüsüne biniyorum. Epey bosça olan minibüse, orta yaslarda bir abi biniyor ve benim gibi en öndeki üçlü koltuga, yanıma oturuyor. Az sonra cebinden cüzdanı çıkarmak için hafifçe ayaga kalkan abimiz, minibüsçünün ani freni ile kafasını sert bir sekilde minibüslerde motor kabini üzerinde bulunan tahta para kutusuna çarpıyor. Ebleh bir bakisla yerine oturan abide bir kısa devre olmus olacak ki, parayı minibüsçüye uzatıyor ve:
- Bi kısa camel versene!


Maddenin 3 Hali
Olay, bir arkadasimin annesinin gözetmen olarak bulundugu ilkokulu disardan bitirme sinavlarindan birinde gerçeklesiyor. Disardan bitirme sinavi ya, yagli bagli adamlar da var sinavda. Gözetmenler sinav sirasinda siralarin arasinda dolasiyorlar. Tam o sirada gözetmen bakiyor, adamin biri sorularin hiçbirine cevap verememis;aciyor adama. “Maddenin üç halini yaziniz” sorusunu parmagiyla isaret ediyor ve adamin kulagina egilip cevabi fisildiyor: “kati,sivi, gaz.” Sinav kurulunu dumura ugratan an cevap kagitlari okunurken gerçeklesiyor. Sorunun cevabi, kagitlarin birinde aynen söyle yer aliyor:Katir, sigir, kaz
 

Aragorn

Aktif Üye
Katılım
3 Ara 2005
Mesajlar
3,684
Tepkime puanı
0
Yaş
37
senle benle olacak iş değil çünküü
 
Üst