Kadınlarla İlgili Herşey

Kadýnlar Nasýl Erkeklerden Hoþlanmaz...???

  • Bakýmsýz Erkekler

    Oy: 1 33.3%
  • Dikkatsiz/ Ýlgisiz Erkekler

    Oy: 0 0.0%
  • Ana kuzusu Erkekler

    Oy: 2 66.7%
  • Maço Erkekler

    Oy: 0 0.0%
  • Her Þeyi Bilen Erkekler

    Oy: 0 0.0%
  • Kariyer düþmaný Erkekler

    Oy: 0 0.0%
  • Sakar Erkekler

    Oy: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    3

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
bayıldımmmm yaa cok güzel bişey bu :D
erkek userlarımızın okumasını tavsiye ederim :D :D

kendilerine ceki düzen versinler  :p
herkes için demiyorum tabi ;)

saolasın CaNiK...
 
C

C@NiK

Günümüzde erkeklerden çok kadınlar bekar kalmaya hevesleniyor. Kadın nüfusunun erkek nüfusundan fazla olması ise, eş bulmayı güçleştiriyor. Günümüzün çalışan kadınları için evlilik yaşamsal bir önem taşımıyor. İşte size bekarlığın, kadınlar için ne gibi yararları olduğunu anlatıyoruz. Yani bekar kalanlar üzülmesinler:

* Tatil dönemlerinde, evin eksikleriyle uğraşmak yerine arkadaşlarınızla geziye çıkabilirsiniz.

* Televizyonun uzaktan kumanda aleti hep sizin elinizde olur. Futbol maçı izlemek zorunda kalmazsınız.

* Evinizde canınızın istediğini yapabilirsiniz. Düzenli yaşamanız gerekmez.

* Arkadaşlarınızla dilediğiniz gibi telefon sohbeti yapabilirsiniz. Saatlerce konuşmanızda bir sakınca olmaz.

* Haftasonlarını dilediğiniz gibi geçirebilirsiniz. İsterseniz, gün boyu yataktan çıkmayarak, tembelliğin tadına varırsınız.

* Kazandığınız parayı dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz. Hiç kimse size tutumlu olmanızı öğütlemez ve sizi para biriktirmeye zorlamaz.

* Evinizde dilediğiniz dekorasyon değişikliğini yapabilirsiniz. Kimse size karşı çıkmaz.

* Çevrenizde her zaman bir hayran grubu oluşur. Bekar olmanız, erkeklerin ilgisini çekmenizi sağlar. Kısmetiniz hep açık olur.

* Evli arkadaşlarınızdan çok daha fazla davet alırsınız. Evlilerin eğlenmeye fazla zaman ayıramayacakları düşünülür.

* Her yerde dilediğiniz gibi davranabilirsiniz. Başkalarının kurallarına uymak zorunda olmazsınız. Üstelik sizi garip davranışlarınızdan dolayı ikaz edecek kimse de olmaz.

* Her akşam iş dönüşü kan ter içinde mutfağa girmek zorunda kalmazsınız. Canınız istiyorsa yemek yapar, istemiyorsa da yapmazsınız.

* Hiç tanımadığınız kişileri annenizle babanızın yerine koyup, onlara saygı göstermek zorunda değilsiniz. Kayınvalide sorununuzun olmaması sizi rahatlatmalı.

* Her hafta alışveriş listesini alıp, markete koşturmak zorunda kalmazsınız.
 
C

C@NiK

Gülmek; "SAF" denme riskini göze almaktır.
Ağlamak ise; "DUYGUSAL" görünme riskini...

Birine yakınlaşmak; "KENDİNİ KAPTIRMA" riskini,
Duygularını açmak; "KENDİNİ ORTAYA KOYMA" riskini,

Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise; "ONLARI BAŞKASINA KAPTIRMA" riskini göze almaktır.

Sevmek; "KARŞILIK GÖREMEME" riskini...
Yaşamak ise; "ÖLME" riskini göze almaktır.

Umutlanmak; "HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMA" riskini
Çabalamak ise; "BAŞARISIZ OLMA" riskini göze almaktır...

Ama riskler yaşanmalıdır, çünkü; hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır.

Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden konunabilir.
ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez.

Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder.
Sadece; riski göze alabilen kişi hürdür.
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
bazı eksiklikleri ya da ne biliim
ihtiyacları karşılamak için yapılmamalı evlilik ya
seviyosan evlenirsin
insan zaten tüm ihtiyaclarını
eksikliklerini sevdigiyle tamamlar giderir
eksik yönleri de kapatmayı
ya da telafi etmeyi bilir...;)


bizim musluklar bozuldu
tamirciyle ugraşmıyım ya
bi koşu evlenip geliim ben :D :D

severim pakize suda yı ya yine farkını bu yazıyla koymuş ortaya :) :)

teşekkürler CaNiKkkkkkkk :) ;)
 

sevgi

Yeni Üye
Katılım
14 Nis 2006
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Yaş
40
katılıyorum ama erkekler çok katı oldukları için bunu önemsediklerini sanmıyorum
ama yine de çoooook beğendim
 

serhat

Yeni Üye
Katılım
20 Nis 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Yaş
1020
slm
nbr
tanısalımmı



kardeş yazdıklarında daha dikkatli ol  kiminle tanışmak istiyon  cadii özel msj kullan  sana güzel bir cvp yazalım formu berbat etme :mad:
 

derin***

Yeni Üye
Katılım
18 Mar 2006
Mesajlar
11,193
Tepkime puanı
0
Yaş
36
yokk bea bunlar nee böle hortlak gibi walla ben böle bi hatun istemezdim erkek olsaydım :D
zate bunlara hatun da demek çok ayıp olar demi ama :D
otur say bunun kemiklerini,kaburgalarını wakit geçer :D :D
 

asina

Yeni Üye
Katılım
20 Nis 2006
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Yaş
45
evlilik bence ilk basta saygi  sayginin olmadigi yerde evlilik izdirap olur  sonra ise sevgi ask bubir gercektir :'( :'( cadii
 

afrodit

Yeni Üye
Katılım
25 Nis 2006
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Yaş
42
ben geçen sene çok kilolu bir bayandım 73 kilodan tam 58 kiloya düştüm ben diet ve sporu beraber götürdüm ve 38 bedene kadar düştüm bence bu yazılanların hiçbir manası yok vücudunuzu iyi tanıyorsanız kiloları veriyorsunuz zaten birde düzenli egzersiz çok önemli hem kilo vermek hemde formda kalmak adına. bence genel geçer bir kural varki eğer diet yapıyorsanız proteine ağırlık verip karbonitratı azaltın, akşam yemeklerini bırakın ve bol bol maydonoz suyu için bunu ben yaptım ve çok memnun kaldım. deneyin görüceksiniz he bide spor yapın en az hergün yarım saatcik.
 

SiRiNeE

Yeni Üye
Katılım
15 Mar 2006
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Yaş
40
Maydanoz suyumu; iğrençÇçÇ  ^-^

KaragözLüm payLaşımın için t$krLr  ;)
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
Hep konuşuyoruz, kadın erkek ilişkilerinden, kadınların tavrı ve hislerinden, erkeklerin tavrı ve kadınlara inat farklı hislerinden. Konuşuyoruz da, çözümsüz, hep ortaya konuşuyoruz.

Kadın; ilişkisinin, beraberliğinin temelinde aşk yatmasını istiyor. Tüm hayatını aşk üzerine kurabiliyor. Kadın, karışık bir duygu yumağı. Kadın, cinselliğini sadece sevdiğiyle yaşayabilecek, aksi takdirde bu durumu aklına bile getirmeyecek, güçlü bir ruh.

Erkeğe gelince; avcı! Var oluştan bu yana avlanmış erkek. Sadakat duygusu veya sevgisi kadınınkinden çok farklı. Cinsel dürtüleri, acilen çözüm bekliyor. Bu ihtiyacını gidermek için de, kadının aksine, aşık olması gerekmiyor. Sadakat, aşk ve seks farklı noktalarda duruyor erkeğin hayatında. Onlara göre, bunların hepsi birbirinden ayrı konular.

Erkek:  sen aşk istiyorsun
            ben aşk istemiyorum
            sen aşkla sevişmek istiyorsun
            ben aşksız da sevişmek istiyorum

“Ben aşk olmadan sevişmek istiyorum. Yada kolay aşık oluyorum. Aynını başkasının neden yapmadığını anlamak istemiyorum. Bir kadını beğenmek, çekici bulmak neden yetmiyor anlamıyorum. Seni çok beğendim,  neden sevişmiyoruz desem çok kızarlar mı?”

Sanırım kadınlar için bu kadar kolay izah edilebilir bir durum değil sevişmek. Detay istiyoruz biz, aşk varsa görmek istiyoruz. Hem zaten erkekler gibi acelemiz de yok!

“Teklif etmek bile, hayır cevabına hazır olsak da, sadece sormak istemiş olsam da ayıptır değil mi?”

Evet, bir kadına böyle bir teklifle gitse bir erkek, büyük bir ihtimalle ya sert bir bakıştır alacağı ya da kafasına bir çanta darbesi. Bunun tersi olma ihtimali, kadının “peki canım” deme ihtimali yok mu? Var ama o kadar az bir oran ki!

“Aşıkmış gibi yapabilme okulu var mı acaba? Ya da sabır ilacı?  Beklesem kaç günde o moda gelir? Çok beğeniyorum, sadece bir kere sevişelim istiyorum, hiç olmazsa bir kere, vallahi aklım kalacak yoksa, tenin çok güzel, sesin çok güzel, saçların çok güzel, gözlerin çok güzel, ayak bileklerin çok güzel, parfümün çok güzel desem, bunlar yeterli olmaz mı?”

Bildiğim kadarıyla çok erkek, kırk yaşını aştıktan sonra, otomatikman bu okuldan mezun oluyor. Yani bu bir sürünceme dönemi demek ki erkekler için, kırk yaşına kadar olan süre! Bir kadın ne kadar çok arzulanır ve istenirse ve bu lafları ne kadar sık duyarsa, o kadar “off” olur. Kadını cezbeden, söylenmemiş kelimelerdir, söylenenler değil. Bu kadar şey saymak bir kadına, değil yeterli, tamamen gereksizdir. Maça hükmen mağlup başlamaktır.

“Biz erkeklerin kapasitesi bu kadarsa, neden suçlu insan olmak zorundayız. İçimizden bazıları dahi olabilir, daha iyisini verebilir, ama diğerlerine yapılan bu muamele insan  haklarına aykırı değil mi?”

Erkeklerin kapasitesi değil hormonları bu durumu yönlendiren. İçinizden bazıları da dahi değil, belli bir yaşı aşmış, kadını kısmen de olsa çözmüş, nabza göre şerbet vermenin ilmini okumuş, doktorasını yapmış erkeklerdir. Yoksa özde onların da hormonları aynı düzeyde çalışır, sadece bu durumu lehlerine çevirmeyi öğrendiklerinden, dahi izlenimi verebilirler.

“Aşık etmezsen, sevişemezsin de ama aşık olman bile yetmiyor. Aşksız olmaz kısmı yalan, adamda aşk olsa da, hep beraber ‘kollej kollej’ demeden olmuyor. Al o duygularını , sok bir tarafına deniyor. Aşk göstergesini de kadınlar okuyabiliyor bir tek. Yani adam aşığım dese de, yanılıyorsun , sen bana aşık değilsin’ i çok rahat söyleyebiliyor kadınlar. İspatlamak için canını versen, geride sevişecek bir can kalmayacak zaten. Bir can için canını vermek.  Can Yücel’in dediği gibi ‘bir ömür için bir ömrü veriyoruz’. İşin özeti nedir?”

Bir kadın, bir erkeğin aşkına inanmıyorsa, kesinlikle yukarıda belirttiğim toy hallerden birisi mevcuttur. Fazlaca ortaya dökülen hormonsal davranışlar, kadında bir bahane bulup uzaklaşma hissi uyandırırlar. Yani aslında inanmıyorum değil, istemiyorum demek ister kadınlar.

“Aslında neden yazıyorum bunları? Felaket durumdayım. Seçip sayıyı azaltsam da kolay olmuyor, yine sıfır. Bir de erişememe acısı var. Yada o moda gelememe. Kendimi güçsüz hissedip oyuncak olma. Sigarayı bıraktığındaki gibi el ayak titremesi, koluma birisi giriverse, yok!”

Yine kadın ve erkek yapılarındaki farklılığa geliyoruz burada. Kadınlar erkeklerden daha dayanıklılar. Acıya, yalnızlığa. Bir kadın sırf ihtiyacını gidermek için bir erkekle beraber olmaz, olan da vardır ama yukarıda da söylediğim gibi, oran oldukça azdır. İşte erkek burada cidden zayıf! Fakat bunun çözümü de yok, yani erkeğin doğası bunu gerektiriyor.

“Çok cici internet, telefon hede hödö sohbetlerini aşamıyorum. Bir kaç saat buluşuyoruz. Hiç bir karşılık göremeden, yanaklara güzel birer öpücük, sonra eski tasa iniş. Hamamın çinileri değişse de, suyun rengi yeşil aksa da, aynı hamam.”

Tabi ki, kadınlar nasıl değişir ki. Saç renkleri, boyları, kıyafetleri, konuşma tarzları, kaprisleri farklı olabilir ama kadınlar özde aynıdır. Erkeklerin alacağı tepkiler ya da duyacakları şeyler de, aşağı yukarı birbirine benzeyecektir şimdiye kadar konuştuğumuz konularda.

“Çok sıkıldım. Can Yücel’in dediği gibi: ‘Ölüm var zira. Ölüme inat tutunmak lazım. İnadına kök salmak lazım. Bari ufak kaçışlar yapabilsek. Var tabii yapanlar. Ama az. Sadece kaymak tabakası. Hepimiz kaçabilsek...Bütçe, zaman, keyif...Denk olsa. Gün içinde mesela...Küçücük gitmeler yapabilsek. Ne mümkün. Sabah 09:00, aksam 18:00. Sonra başka mecburiyetler. Sıkışıp kaldık. Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı... Hayatta kalabilmek için ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı bir omur yani... Ne saçma. Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba. Ben her bahar aşık olmam ama her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı hiç. Ama olsun... İstemek de güzel’

Hiç gitmedim, orada olmadım diyen erkek yalan söyler. Gitmiştir. Yapmıştır. Her daim böyle olmamıştır durum. Ya da geçen ay bir sevgili vardır da, bu ay yalnız diye zayıf duruma düşmüştür. Şimdi beğendiği bir kadınla sevişse, yarın yeni bir çağ yaratır. İşinde tavan yapar, sosyal cimcime olur ama geri dönüp de dün onu mutlu eden kadını aramaz. Yani, gelecek ay yine yalnız kalacaktır. Gitmeyi bilmek gibi, birlikte gitmeyi de bilmek gerekmez mi? Yada bazen durmak!!


>>>Alıntıdır<<<
 

sebnemsever_42

Aktif Üye
Katılım
20 Mar 2006
Mesajlar
2,377
Tepkime puanı
0
Yaş
41
Gündelik yaşamın sıkıntılı yükünü sırtında taşıyan kadınların karşılarındakini mutlu etmek için “beyaz yalanlar” söylediği ve yalan söyleyenlerin tipik özelliklerini sergilemedikleri için de bu yalanların ortaya çıkmadığı savunuldu.

Kadınların söylediği yalanlar fazla “renk vermedikleri” için daha zor anlaşılıyor. Kadınlar daha çok kilolu arkadaşına mini eteğinin yakıştığını söylemek gibi beyaz yalanlar söylüyor. Kadınlar el kol hareketleriyle konuşmalarını destekleyerek inandırıcı görüntü sergilerken, erkekler avuçları terlediği, gözlerini kaçırdığı ve kızardığı için yalanları ortaya çıkıyor.

Daily Mirror’ın internet sitesindeki habere göre, İngiliz ruhbilimci Dr. Jez Rose’un yaptığı araştırma, kadınların büyük çoğunluğunun beyaz yalanlara başvurduğunu ortaya koydu. Daha çok “kilolu arkadaşına mini eteğin çok yakıştığı” gibi beyaz yalanlar söyleyen kadınlar, yalan söyleyenlerin tipik özelliklerini göstermediği için yalanları ortaya çıkmıyor. Rose’a göre yalan söyleyenlerin sergilediği 20 özellik şöyle:
Yüze dokunma: Söylediklerinin yalan olduğunu gizlemek isteyenler sürekli yüzüne dokunuyor, burnunu kaşıyor, ağzını eliyle kapatıyor ve sık sık dudaklarını ısırıyor.
Yapay gülümseme: Doğal gülümseyenlerin gözlerinin içi gülerken, yalancıların yüzünde yapay bir gülümseme beliriyor.
Gözünü kırpıştırma: “Gözler kalbin aynasıdır” sözünün doğruluğunu yalan söyleyenler bir kez daha ispatlıyor ve sık sık gözlerini kırpıştırıyor.
Gözlerini kaçırma: Göz kontağı da kuramayan yalancılar göz göze gelince hemen başını çeviriyor. Sürekli kapıya bakan bu kişiler yalanı söyledikten sonra kaçıp gitmek istiyor.
Tereddüt: Yalan söyleyen insan detaylarını kafasında kuramadığı için tereddütte kalıyor, konuşması yavaşlıyor, cevap verirken uzun süre düşünüyor.
Ayağını yere vurma: Yalan söyleyenler ayaklarını sürekli yere vuruyor, kıpırdatıyor ve sandalyesinde sallanıyor.
Kollarını kavuşturma: Yalan söyleyen insan hemen kendini korumaya geçiyor ve kollarını kavuşturuyor.
Tik sergileme: Yalan söyleyen insan her zamanki davranışlarından uzaklaştığı için tiklerini kontrol edemiyor.

KIPKIRMIZI OLUYOR
Kızarma: Yalan söyleyince kalp atışları hızlanan kişinin yüzü kızarıyor.
Garip tepkiler: Yalancı kendi söylediklerine odaklandığı için karşısındakinin söylediklerini duymuyor. Kaşlarını kaldıran, hayretle ağzını kapatan yalancılar garip tepkiler ortaya koyuyor.
Konunun dışına çıkma: Eğer karşısındaki “kurban” yalan söylediğini anlarsa yalancı hemen konunun dışına çıkarak kendini kurtarmaya çalışıyor.
Konuyu değiştirme: Yalan söyleyene direkt bir soru sorulursa buna verecek bir yanıt olmadığı için “saçların bugün ne kadar güzel olmuş” gibi bir sözle konuyu değiştiriyor.
Huzursuzluk: Yalan söyleyenler kulaklarına dokunuyor, parmaklarını çıtırdatıyor, yüzükleri ya da saçlarıyla oynuyor.
Tutarsızlık: Tipik bir yalancının en önemli özelliği vücut diliyle sözlerinin birbirini tutmaması.
Ses titremesi: Yalan söyleyenlerin ses tonu alçalıyor, aşırı yükseliyor ya da titriyor.
Hızlı konuşma: Yalan söyleyenler hızlı hızlı konuşuyor.
Terleme: Yalancıların hem avuçları, hem de tüm vücudu terliyor.
Yutkunma: Yalan söyleyenler yutkunmaya başlıyor. Erkeklerin sürekli kravatını gevşetmesi yalan söylediklerini ortaya koyan başlıca özellik.
Dudaklarını ıslatma: Yalan söyleyenler sürekli ağızları kuruduğu için dudaklarını ıslatıyor.
Aşırı dostça yaklaşım: Yalan söyleyenler bu sırada inandırmak için büyük güç sergilediği için karşısındakine her zamankinden samimi davranıyor.

NEDEN ERKEKLERİN YALANI ANLAŞILIYOR?
Dr Jez Rose’a göre kadınların yalan söylediğinin zor anlaşılmasının sebebi daha sosyal bir yapıya sahip oluşları.
“Kadınlar sözlerini el kol hareketleri ve rahat davranışlarıyla desteklediği için yalanları maskeleniyor” diyen Rose, kadınların konuşurken inandırıcı şekilde karşısındakinin gözünün içine baktığını kaydetti. Rose, “Bu da sözlerin yanlışlığının ortaya çıkmamasına sebep oluyor. Oysa erkekler bu konuda başarısız. Erkekler kadınlarla aynı metotları kullanarak yalanlarını maskelemeye çalışsa da bunu inandırıcı yapamıyor” dedi.
Erkeklerin eşlerini aldattığında kolayca ortaya çıkmasının nedenini de buna bağlayan Rose, “Erkekler sadece şimdiyi düşünür. Detayları kafalarında kuramadıkları için de söylediklerini unutur” sözleriyle erkeklerin yalan söyleme konusundaki başarısızlığını açıkladı. [/b] [/b]
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
İYİ:

Bir kadın yerden göğe kadar haklı olduğu bir konuda bir erkekle tartışmaya girmişse, erkek artık saçmaladığını bilsin çenesini kapasın diye kadın bu kelimeyi söyler... Bu arada bir erkek, kadının "nasıl görünüyorum?" sorusuna cevap olarak asla "İYİ" dememelidir, yoksa kadının yerden göğe kadar haklı olduğu bir diğer tartışma başlar...

5 DAKİKA:

Bir kadının "5 DAKİKA"sı yarım saate eşittir. Tabi bir erkeğin 5 dakikasının da tv'deki maçın ne zaman biteceğine eşit olduğunu düşünürsek, durum gayet adil ...

HİÇ:

Bir erkek saatlerdir karşısında somurtan kadına en sonunda "neyin var?" diye sormayı akıl ederse alacağı cevap budur. "HİÇ" cevabını alan erkek anlamalı ki az sonra kadının yerden göğe kadar haklı olduğu bir kavga başlayacak, ve bu kavga en az "5 DAKİKA" sürücek...

PEKİ (Tek kaşını kaldırarak):

İşte kadının bu lafının ardından erkeğin bir soru daha sorması büyük cesaret işidir... Çünkü bunun ardından kadın "HİÇ" yüzünden sinirlenecek ve bir tartışmaya daha başlayacaksınız, kadının yerden göğe kadar haklı olduğu bu tartışmanın sonunda da, kadın "İYİ" diye bağırarak odadan çıkıp gidecek...

PEKİ (Normal bir yüz ifadesiyle):

Bunun anlamı "pes ediyorum" ya da "aman ne halin varsa gör"... ama kaşlardan birinin havaya kalkması an meselesi, hemen ardından "HİÇ" yüzünden kavga çıkacak. Kadın "55 DAKİKA" sonra "İYİ" diye bağırarak odadan gidince herşey normale dönecek...

PEKİ (Her iki kaş da havada):

Siz öldünüz.... "5 GÜN" boyunca sevişmeyi unutun hatta yemeği, ütülenmiş gömlekleri bile...

DERİN BİR İÇ ÇEKİŞ:

Bu tabi ki bir kelime değil, bu erkeklerin en yanlış anladıkları bir kadın tepkisidir... Derin derin iç çeken bir kadının aklından şu geçmektedir: "Aaah ah bende de akıl olsa "HİÇ" yüzünden senin gibi bir aptalla tartışır mıyım?"

KISA BİR İÇ ÇEKİŞ:

Bu da bir kelime değil ama erkeğin kadınlarda doğru anladığı bir tepki. "KISA BİR İÇ ÇEKİŞ", kadının o an için halinden memnun olduğunu gösterir.... Bir erkek bu durumun ne kadar uzun sürmesini istiyorsa, o kadar uzun süre hareket etmemeli ve nefes almamalıdır.
 
Üst