Bitmeyen Sevgi...

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

sebnemsever_42

Aktif Üye
Katılım
20 Mar 2006
Mesajlar
2,377
Tepkime puanı
0
Yaş
41
Vay be!
Mezardaki sevgilisini mi bekliyormuş 7 senedir.
Hem de yerini bildiği halde..
Gelmeyeceğini de...
...............
...............
Bu nasıl bir sevgidir arkadaş?
Günümüzde yaşayan seven sevgililerini çok rahat paçavra gibi fırlatıp atarlarken...
Günümüzde sevdiği için suçlanılırken...
Bu nasıl bir sevgidir arkadaş ?
...............
...............
Acıdım o kişiye...
Acıdım, çünkü sevdiği için suçlanacak:(
Sevginin yok olmaya yüz tuttuğu günümüzde
Sevenler,
Sevmeyi bilenler,
Sevgi dağıtanlara olduğu gibi...
Acıdım...


Genç adam ellerinde bir buket çiçek, sahile koşarak geldi... Gözleri şöyle bir sahilde gezindi, aradığını göremeyince ilk gördüğü banka oturup sevdiğini beklemeye başladı. Ellerinde yine her zamanki çiçeklerden vardı. Sevgilisinin en sevdiği çiçekler bunlardı. Kırmızı, kıpkırmızı, kan kırmızısı güller... Sanki dalından yeni koparılmış gibi tazeydiler, buram buram kokuyorlardı, sevgi kokuyor, aşk kokuyor en önemliside özlem ve hasret kokuyordu güller... Hepsinin üzerinde damlalar vardı. Sanki ağlıyor gibiydiler. Genç adam güllere baktı, sanki onlarla konuşuyormuş gibi, ' Neden ağlıyorsunuz, bakın ben ne kadar mutluyum ' dedi. Az sonra sevdiğini göreceği için kalbi yine deli gibi atmaya başlamıştı. Ne zaman onu düşünse, onunla buluşacağını hayal etse kalbi yine böyle yerinden çıkacakmış gibi oluyordu. Senelerdir birbirlerini sevmelerinde rağmen ikiside sevgisinden hiç birşey kaybetmemişti.. Onları hiç birşey ayıramazdı... Ne hasret, ne ayrılık, nede ölüm... Genç adam telaşla saatine baktı. Sevdiği yine geç kalmıştı, 1 dakika geç kalmıştı. Üstelik o, sevdiğini bekletmemek için dakikalarca önce koşarak geliyor, onu beklemeyi bile seviyordu. Oysa o her zaman bunu yapıyordu. Devamlı kendisini bekletiyordu. Herkesin bir kusuru olurmuş diye düşündü... Ve gözlerini önündeki uçsuz bucaksız denize dikti.. Denizin sonu yok gibiydi, tıpkı sevdiği kıza olan aşkı gibi denizinde sonu yoktu. Sonsuzluğa uzanıyordu...Aslında bugün onlar için çok özel bir gündü. Kendi aralarında sözleneceklerdi. Delikanlı öncebunu sevdiğine açmış, sonrada gidip 2 tane yüzük almıştı. Bu kadar önemli bir günde bari, onu bekletmemeliydi.. Ama alışmıştı artık beklemeye, zararı yok biraz daha beklerim diye düşündü. Güllerin yaprakları nedense hala yaşlı idi. Bir türlü anlamıyordu onları. Herşey bu kadar güzelken neden ağlıyorlardı ki? İşte az sonra sevdiği gelecek, ona sarılacak, kucaklaşacaklardı...Sonra söz yüzüklerini takıp, evliliğe ilk adımlarını atacaklardı. Genç adam öyle heyecanlıydı ki sevdiğine kavuşmak için can atıyordu... Martılara baktı, birbirleriyle oynaşıp, uçuşan martılara... Ne kadar güzel dansediyorlardı havada. Tekrar saatine baktı genç adam. Endişelenmeye başlamıştı. Sevgilisi yine geç kalmıştı, hemde çok... Bu kadar geç kalmaması gerekiyordu. İşte hergün burada buluşmak için sözleşmiyorlar mıydı? Her gün sahilde, martılara bakarak, denizin onlara anlattığı masalları dinleyerek birbirlerine sarılıp hasret gidereceklerine söz vermiyorlar mıydı? O zaman neden gelmemişti yine? ? ... Aklına kötü düşünceler gelmeye başladı. Hayır.. hayır..olamazdı. Sevdiğine birşey olamazdı. Onsuz hayat yaşanmazdı ki... O ölse bile devamlı benimle yaşar diye düşündü genç adam. Bunun düşüncesi bile hoş değildi. Gözlerini yere indirdi. Gözyaşlarını kimsenin görmesini istemiyordu. Zaten nedense etrafındaki insanlar ona sanki kaçık gibi bakıyorlardı. Rahatsız olmaya başladı bakışlardan. Artık bıkmıştı... Yine sevgilisi geldi aklına.. Neden gelmedi acaba diye düşünmeye başladı. Gözlerini kapattı. 7 sene oldu dedi. 7 senedir hergün bu sahildeydi, sevdiğini bekliyordu. Daha fazla dayanamadı. Kalbi parçalanacak gibi oluyordu. Gözlerinden 1 damla daha yaş güllerin üzerine damladı... Yine gelmeyecek galiba, en iyisi ben onun evine gidiyim diye mırıldandı...Hiç olmazsa gülleri her zamanki gibi yanına koyar, ona vermiş olurdu... Genç adam ayağa kalktı.Sevdiğiyle buluşmak üzere, yeşil tepenin ardındaki kabristana doğru yürümeye başladı...





 

sebnemsever_42

Aktif Üye
Katılım
20 Mar 2006
Mesajlar
2,377
Tepkime puanı
0
Yaş
41
Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin çarpmasıyla yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış.

Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, önce pansuman yapmışlar ve 'biraz beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini' söylemişler.


Yaşlı bey huzursuzlanmış; "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar.
"Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş.

"Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" deyince. 

Yaşlı adam üzgün bir ifade ile "Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor, hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.
Hemşireler hayretle "Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün
onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?" diye sormuşlar.

Adam buruk bir sesle "Ama ben onun kim olduğunu biliyorum" demiş.


 

roselife

Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2005
Mesajlar
6,963
Tepkime puanı
0
Yaş
35
her ikiside çok güsel teşekkrüler şebnem  ;)  :)
 

sebnemsever_42

Aktif Üye
Katılım
20 Mar 2006
Mesajlar
2,377
Tepkime puanı
0
Yaş
41
ben teşekkür ederim okumak için vakit ayıdığınız için...
 

3va

Yeni Üye
Katılım
3 Ocak 2006
Mesajlar
12,779
Tepkime puanı
0
Yaş
41
Böyle sevgiler yakalamak ve korumak zor..!

Teşekkürler...
 

sebnemsever_42

Aktif Üye
Katılım
20 Mar 2006
Mesajlar
2,377
Tepkime puanı
0
Yaş
41
Bir kız ve bir delikanlı, bir motosikletin üzerinde 180 Km hızla gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor;

Kız : Lütfen yavaşla, ben korkuyorum ...
Delikanlı : Hayır, bak ne kadar eğlenceli ..
Kız : Lütfen, lütfen, çok korkuyorum ..
Delikanlı : Peki, beni sevdiğini söyle ..
Kız : Seni çok seviyorum, lütfen yavaşla ...
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl ...

Kız delikanlıya sıkıca sarılır.
Delikanlı : Şapkamı alıp, kendine takar mısın? Başımı çok sıktı..

Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı:
"Motorsiklet Kazası; Motosiklet, fren arızası nedeniyle, bir binaya çarptı. Üzerindeki 2 kişiden sadece biri kurtuldu."

Gerçek ise şöyleydi;

Yolun yarısında, delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış, ama bunu kıza belli etmek istememişti.

Bunun yerine, kızdan kendisini sevdiğini söylemesini istemiş ve kendisine son defa sarılmasını istemişti.

Sonra da kendi ölümü pahasına, kızın başlığı takmasını ve hayatta kalmasını sağlamıştı.


love  love  love  love  love  love  love  love  love  love  love  love  love
 

sebnemsever_42

Aktif Üye
Katılım
20 Mar 2006
Mesajlar
2,377
Tepkime puanı
0
Yaş
41
SEVGİ BUDUR İŞTE



Dünyadaki en güzel sey karşılıksız temiz bir sevgi



Kadin her sabah oldugu gibi o günde beyaz degnegi ve el yordami ile otobüse binmisti. Soför:



-Soldan üçüncü sira bos hanimefendi,dedi.



Kadin 32 yasinda güzel bir bayandi ve esi oldukça yakisikli bir hava subayi idi. Bundan birkaç ay önce yanlis bir teshis sonucu gerçeklestirilen ameliyatla gözlerini kaybetmisti genç kadin ve asla göremeyecekti. Kocasi ameliyattan sonra aci gerçegi örgenince yikilmis ve kendi kendine bir söz vermisti. Asla karisini yalniz birakmayacak, ona sonuna kadar destek olacak, kendi ayaklari üzerinde durana kadar cesaret verecekti.



Günler geçiyordu. Kadin her geçen gün kendini daha kötü hissediyor, çok sevdigi kocasina yük oldugunu düsünüyordu. Esinin bu içine kapanik, karamsar hali kocayi çok üzüyordu. Bir an önce bir seyler yapmasi gerekiyordu. Karisi günden güne kendi içine kapanik dünyasinda kayboluyordu. Bütün gün düsündü koca nasil yardim edebilirim güzeller güzeli esime diye... Birden aklina esinin eski isi geldi. Geri dönmesini isteyecekti. Ama bunu ona nasil söyleyecekti, çünkü artik çok kirilgan ve nesesizdi. Bütün cesaretini toplayarak aksam karisina konuyu acti. Karisi dehsetle gözlerini asti.



- Ben bunu nasil yaparim? Ben körüm, diye bagirdi.



Kocasi ona destek olacagini her sabah ise onu kendisinin birakacagini ve aksam alacagini ve ona çok güvendigini söyledi. Çünkü esini taniyordu ve bunu basarabilecegini biliyordu.



Kadin büyük bir umutsuzlukla kabul etti. Çünkü esini çok seviyordu ve onu kirmak istemiyordu.



Her sabah esini isine birakiyor ve aksamlari aliyordu fedakar koca. Günler böyle ilerledi; karisi eskisinden biraz daha iyiydi. Fakat kocasi daha fazlasini istiyordu. Kendisine söz vermisti sonuna kadar gidecekti. Aksam karisina:



- Artik ise kendin gidip gelmelisin, dedi,.



Kadin sasirmisti. Bunu asla yapamayacagini söyledi. Kocasi israr edince onu yine kiramadi ve bütün cesaretini topladi. Bunu kendisi de istiyordu ama o kadar güveni yoktu. Sabahlari kadin artik otobüs duragina kendisi gidiyor, otobüsüne biniyor ve otobüsten inerek isine gidebiliyordu.

Günler günleri kovaladi hiçbir problem yoktu. Yine bir gün otobüse binerken, soför :



- Sizi kiskaniyorum, hanimefendi dedi.



Kadin kendisine söylenip söylenmedigini anlayamadan,"neden" diye sordu. Soför,



- Çünkü her sabah sizin arkanizdan bir hava subayi genç adam otobüse biniyor ve bütün yol boyunca sevgi ile size bakiyor, otobüsten indikten sonra yesil isikta yolun karsisina geçmenizi bekliyor, siz binaya girdikten sonra arkanizdan öpücük yollayip size her gün sevgiyle el salliyor, dedi


 

sebnemsever_42

Aktif Üye
Katılım
20 Mar 2006
Mesajlar
2,377
Tepkime puanı
0
Yaş
41
Moses Mendelssohn hiç yakışıklı bir adam değildi. Çok kısa boyunun olmasının yanı sıra, çok garip bir de kamburu vardı. Moses Mendelssohn, günün birinde Hamburg'da yasayan bir işadamını ziyarete gitti. İşadamının, Frumtje adında çok güzel bir kızı vardı. Moses, bu güzel kıza umutsuz bir aşkla tutuldu. Fakat güzel kız onun çirkin görüntüsünden ürkmüştü. O nedenle, değil onun sevgisine karşılık vermek, yüzüne bile bakmak istemiyordu. Ayrılma zamanı geldiğinde Moses, güzel kızın üst kattaki odasına çıktı ve tüm cesaretini toplayarak onunla son kez konuşma girişiminde bulundu. Kızın güzelliği öylesine olağanüstüydü ki, bir an için onun cennetten geldiğini bile düşündü. Fakat kızın, başını kaldırıp da yüzüne bakmamaktaki direnci, Moses'i çok üzdü. Güçlükle başarabildiği konuşması sırasında çirkin aşık, bu güzel kıza bir soru sordu:

“Evliliklerin kutsal bir özelliği olduğuna inanır mısınız?” dedi.

“Elbette” diyerek yanıtladı güzel kız ve gözlerini yine kaldırmayıp Moses'in yüzüne yine bakmadan, kendi de ona bir soru sordu:

“Peki ya siz?”dedi.

”Siz inanır mısınız buna?” Moses bir an bile duraksamadı:

“Evet, ben de inanırım” dedi ve ekledi:

”Biliyor musunuz? Her erkek çocuğu doğduğunda Tanrı,onun evleneceği kızı belirlermiş. Benim doğumumda da, benim evleneceğim kız belirlenmiş ve bana 'Senin karin kambur olacak' demiş. O zaman ben bir istekte bulunmuşum Tanrı'dan. 'Tanrım, kambur bir kadın bir trajedi olur. Lütfen onun kamburluğunu bana ver ve onu güzel bir kadın yap' demişim.” Moses' in bu sözlerinden sonra Frumtje gözlerini yerden kaldırdı, onun gözlerinin içine baktı ve elini uzatıp, Moses' in elini tuttu. Ve daha sonra da onun, sevgili eşi oldu.



Bu anlattığımız bir “peri masalı” değil, ünlü Alman besteci Mendelssohn'un büyükbabası ile büyükannesinin evlenmelerinin öyküsüdür
 

sebnemsever_42

Aktif Üye
Katılım
20 Mar 2006
Mesajlar
2,377
Tepkime puanı
0
Yaş
41
Bu yazıyı sevdiğiniz veya sevmediğiniz herkese gönderin. Kim bilir belki hersey bu yazıyla değişir....

Bu yazi gerçek bir ask hikayesini anlatmaktadir ve yazilarin hepsi asik delikanlinin günlügünden alinmistir.



LİSE 1.SINIF

Ingilizce dersinde yanimda bir kiz oturuyordu. Onun için "benim en iyi arkadasim" diyordum.. Ama ben onun ipek gibi saçlarina bakip onun benim olmasini istiyordum.. Ama o bana benim ona baktigim gözle bakmiyordu. Bunu biliyordum. Dersten sonra kalkti ve geçen gün sinifta olmadigi için o günün notlarini istedi. Ona notlari verirken bana tesekkür etti ve yanagimdan öptü. Onu sadece arkadas olarak istemedigimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utaniyordum..



LİSE 2.SINIF

Telefonum çaldi. Arayan oydu ve agliyordu. Bana askin nasil kalbini kirdigini anlatti. Beni evine çagirdi. Yalniz kalmak istemedigini söyledi. Ben de tabiki gittim. Koltuga, onun yanina oturdum. Güzel gözlerine bakmaya basladim ve onun benim olmasini diledim. 2 saat sonra Drew Barrymore'un bir filmi basladi ve onu izledik. Filmi izledikten sonra uyumaya karar verdi. Bana her sey için tesekkür etti ve yanagimdan öptü. Onu sadece arkadas olarak istemedigimi bilmesini istiyordum. Onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utaniyordum..



SON SINIF

Mezuniyet balosundan bir gün önce yanima geldi ve çiktigim çocuk hasta ve partiye gelemeyecek" dedi. Benim de çiktigim biri yoktu ve 7. sinifta birbirimize söz vermistik. Eger çiktigimiz biri olmazsa partilere birlikte gidecektik. En iyi arkadas" olarak. Ve partiye birlikte gittik. O aksam çok güzeldi. Her sey yolunda gitti. Partiden sonra onu evine kapisinin önüne kadar biraktim. Kapinin önünde ona baktim o da bana o güzel gözleriyle gülümseyerek bakti. Onun benim olmasini istiyordum.. Ama o bana benim ona baktigim gözle bakmiyordu. Bunu biliyordum. Bana "hayatimin en güzel zamanini geçirdigini" söyledi ve yanagimdan öptü. Onu sadece arkadas olarak istemedigimi bilmesini istiyordum. Onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utaniyordum..



Günler, haftalar, aylar geçti ve mezuniyet günü geldi çatti.. Sürekli onu izledim. Onun mükemmel vücudunu seyrettim. Diplomasini almak için sahneye çikarken sanki havada süzülen bir melek gibiydi. Onun benim olmasini istiyordum.. Ama o bana benim ona baktigim gözle bakmiyordu. Bunu biliyordum. Herkes evine gitmeden önce yanima geldi ve aglayarak bana sarildi. Sonra basini omzuma koydu ve "sen benim en iyi arkadasimsin, tesekkürler" deyip yanagimdan öptü. Onu sadece arkadas olarak istemedigimi bilmesini istiyordum. Onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utaniyordum..



Aradan yillar geçti.. Bir kilisedeyim ve o kizin nikahini izliyorum.. Evet artik evleniyordu. onun "evet, kabul ediyorum" demesini, yeni hayatina girmesini izledim. Baksa bir adamla evli olarak. Onun benim olmasini istiyordum.. Ama o bana benim ona baktigim gözle bakmiyordu. Bunu biliyordum. Yeni hayatina girmeden önce yanima geldi ve "nikahima geldin tesekkürler" deyip yanagimdan öptü. Onu sadece arkadas olarak istemedigimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utaniyordum..



Yillar çok çabuk geçti.. Su an benim bir zamanlar en iyi arkadasim olan kizin tabutuna bakiyorum. Esyalari toplanirken lise yillarinda yazdigi günlügü ortaya çikti.. Hemen günlügünü aldim ve günlükte okudugum satirlar söyleydi..



"Onun gözlerine bakarak onun benim olmasini diledim.. Ama o bana benim ona baktigim gözle bakmiyordu. Bunu biliyordum. Onu sadece ARKADAS OLARAK İSTEMEDİĞİMİ BİLMESİNİ İSTİYORDUM. Onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum. Nedenini bilmiyorum ama çok utaniyordum.. Keske bana beni bir kez sevdigini söyleseydi.."



Böyle kaybetmektense sevdiginizi söyleyerek kaybedin... ??????

 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst