Paylasımlarınız için cok sağolun hepsi de cok harika
Bende anne konulu birkaç yazı,şiir ve de söz yazayım. Söz anne olunca akan kan durur bende
GÜZEL SÖZLER
• Ana sevgisi bütün sevgilerin kaynağıdır.
• Ana evin direğidir.
• Anne, sevgi kaynağıdır.
• Her şeyin hakkı ödenir, ana hakkı ödenemez.
• Ana gibi yar olmaz.
• Cennet anaların ayağı altındadır.
• En çabuk kabul olan dua, annenin duasıdır.
• Kadınlar zayıftır ama, anneler güçlüdür.
• Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.
• Anneler, çocuklarıyla ilgili her şeyi görmeseler bile, kalpleriyle hissederler.
• Bana, okuduğum kitapların en güzelini sorarsanız, söyleyeyim; Annemdir.
• Anaya borç tükenmez.
• En değerli armağan sevgidir. Annenize sevginizi veriniz.
• Dünyada her güzel şey kadının (ananın) eseridir. (Atatürk)
• Kızlarını (geleceğin analarını) okutmayan milletler, oğullarını manevi öksüzlüğe mahkum etmiş demektir. (Atatürk)
ANNELER GÜNÜ
( Mayıs ayının ikinci Pazar günü )
Mayıs ayının ikinci pazar günü Anneler Günü'dür. Anneler Günü evrensel bir gündür. Dünyada milyonlarca ana bugün çocukları tarafından sevgi ve saygı ile anılır.
Anneler Günü ülkemizde 1955 yılından bu yana kutlanıyor. Türk Kadınlar Birliği ülkemizde her yıl çocukları için büyük fedakarlığa katlanan annelerden birini yılın annesi seçer. Yılın annesinin kişiliğinde tüm annelere iyi dilekler sunulur.
Amerika'nın Filedelfiya eyaletinde 9 Mayıs 1966 günü Jarvis isimli bir kızın annesi öldü. Annesini çok seven Jarvis'in üzüntüsü aylarca sürdü. Hayatla kimsesi kalmayan Jarvis ölüm olayına bir türlü alışamadı. Yaşama küstü. Canlılığını, yaşama sevincini yitirdi. Yemedi, içmedi bir ara ölmeyi bile düşündü. Jarvis'in bu durumunu yakından izleyen komşusu Jarvis'le arkadaş oldu. Bir gün yaşlı komşu söyleşi sırasında Jarvis'e «İnsanlar doğar, yaşar, ölür. Bu bir doğa kanunudur.» dedi. Bu iki cümle, Jarvis'i çok etkiledi. Ölümün de doğmak, yaşamak gibi bir doğa olayı olduğunu düşündü. Ancak bu doğruyu bulmak Jarvis'in annesine olan sevgisini azaltmadı. Aradan geçen süre içinde ölüm sözcüğünün soğukluğu gitti. Yerine anne sevgisinin sıcaklığı geldi. Artık Jarvis annesini gözyaşları ile değil severek. anmaya başladı. Acıları azaldı. İçinde arı, duru bir sevgi oluştu.
Aradan bir yıl geçti. Bu süre içinde Jarvis, hemen her gün annesinin mezarına çiçekler götürdü. Jarvis'in annesinin ölüm yıldönümünde bütün arkadaşları eve geldi. O gün Jarvis arkadaşlarına :
— Geçen bir yıl içinde çektiğim acılar bana şunu öğretti «Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. Yılın bir gününü annelere ayıralım. O günü annelerimizle ilgili anılarla dolduralım. Böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim.» dedi.
Arkadaşları Jarvis'in önerisini çok beğendiler. Birlikte hemen kentin Belediye Başkanına gittiler. Başkan onları dinledi. Öneriyi içtenlikle benimsedi. Daha sonra bu öneri gazetelere, yazarlara anlatıldı. Jarvis ve arkadaşlarının çalışmaları kısa sürede sonuç verdi. Amerika Birleşik Devletleri Kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.
Anneler günü ilk kez 1908 yılında kutlandı. Daha sonra bütün uygar ülkelerde kutlanmaya başlandı.
Her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü gazetelerde annelerle ilgili yazılar, anılar, şiirler yayınlanır. Radyo ve televizyonda ana sevgisini konu eden konuşmalar yapılır. Türk Kadınlar Birliği'nin şubesi olan illerde yılın anneleri seçilir. Okullarımızda ayrıca Anneler Günü nedeniyle toplantılar düzenlenir. Bu toplantılarda okunan şiirler, söylenen türküler, şarkılar, annelere armağan edilir. Filimler gösterilir. Sergiler düzenlenir.
Anneler Gününde annemize bir demet kır çiçeği armağan ederek, bir güzel sözcükle yanağından öperek onu çok mutlu ederiz. (
TUT ELİMİ ANNEM
Tut elimi annem
Ah annem, canım annem.
Gül bahçesi istemem,
Yüreğini açtın ya
Yeter bana.Güllük gülistanlık benim için hayat...
Ama annem düşündün mü hiç?
Ya yorgun düşerse bu yürek.
Bakmaya bile kıyamadığım
Kokusuna dayamadığım güller
Solarsa bir hazan sabahı ansızın.
Nasıl bakarım anne gökyüzüne?
Dökülürken gözyaşların gökten.
Ve nasıl dayanırım bu acıya?
Dökülen her yaprak yüreğimi yaralarken.
Nasıl bakarım o viran bahçeye?
Bir kıvılcımda, yanar yüreğim.
Ama hiç bir yangın
Senin kadar sıcak değil be annem...
Nasıl da üşürüm sensiz,
Gözümden akan her damlada ne fırtınalar eser,
Ne firari hayallere dalar bu yaşlı gözler,
Ve akan her damla
Haykırır başıboş yalnızlığıma.
Hazan yelleri eserken annem
Bu körpe yüreğimde
Güneş açar mı hiç?
Mis gibi kokan bu menekşe,
Bülbüller şakır mı kahkaha ata ata?
Bahçedeki gülümüz,
Sümbül gibi büker mi boynunu yoksa?
Duyabilir miyim kanat çırpışını Turnaların,
Unutur musun beni annem?
Tembihler misin büyüklerin gittiği her yere gidilmez diye?
Bilirim korkarsın gelirim peşinden diye. (alıntıdır...)
Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir çocuk varmış.
Bir gün Tanrı'ya sormuş;
"Tanrım, beni yarın dünyaya göndereceğini söylediler.
Fakat, ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım?"
"Tüm meleklerin arasında senin için bir tanesini seçtim, O seni bekliyor olacak ve seni koruyacak. Meleğin sana hergün şarkı söyleyecek ve gülümseyecek. Böylece sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın."
"Peki, insanlar bana birşey söylediklerinde, dillerini bilmeden, söylediklerini nasıl anlayacağım?"
"Meleğin sana dünyada duyabileceğin en tatlı ve en güzel sözcükleri söyleyecek.
Sana konuşmayı, dikkatle ve sevgi ile öğretecek."
"Peki, ben seninle konuşmak istersem ne yapacağım?"
"Meleğin sana ellerini açarak bana dua etmeyi de öğretecek."
"Dünyada kötüler olduğunu da duydum.
Beni onlardan kim koruyacak?"
"Meleğin seni kendi hayatı pahasına da olsa koruyacak."
"Fakat, ben seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm."
"Meleğin sana sürekli benden söz edecek ve ulaşmanın yolunu öğretecek."
O sırada cennette bir sessizlik olur ve dünyanın sesleri cennete kadar ulaşır.
Çocuk gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar;
"Şimdi gitmek üzere isem, benim Meleğimin adı ne?"
"Meleğinin adının önemi yok yavrum. Sen onu, ANNE diye çağıracaksın."
Tüm annelerin "Anneler Günü" kutlu olsun… (alıntdır..)
Annem
Anlatsam derdimi, anlamaz kimse
Ağlasam, gözyaşım silmez hiç kimse
Ak düştü saçıma, okşamaz kimse
Dizine yatmayı özledim anne...
Gurbet yolu uzun, yükü çok ağır
Yavrum diye seslen, yanına çağır
İster öp yanağımdan, istersen bağır
O tatlı sesini özledim anne...
Gün gelir, gurbet el ısıtmaz beni
Sevsem de güzeller avutmaz beni
Kucağını aç, bekle sen beni
Elini öpmeyi özledim anne...
SENİ ÇOK SEVİYORUM ANNE....
Güneş,
denizde alev alev yakarken suları,
ben sana hüzünlü şiirler yazıyorum anne.
Uzakta,
bir bir yanarken kül rengi şehrin ışıkları,
ben hasretinle gözyaşları döküyorum anne.
Sen yoksun anne,
şimdi burda sensiz,
ne ay eskisi gibi parlar,
ne de gökyüzünü süsler mavi yıldızlar
karanlık gecelerimde rüyasız uykular,
tat vermez ne yapsamda,
sensiz yaşananlar…
Ah anne ah!
bir bilsen,
dün gece,dün gece yine aklımdaydın.
sanki yanımdaydın.
sabahlara kadar beni bir türlü uyutmadın.
gözyaşı olup sel misali,
gönlüme öylece aktın.
Ve ben,
bir kez daha anladım ki anne,
Seni özlüyorum.
Sensiz yapamıyorum.
Seni seviyorum,
Seni çok seviyorum anne……
Annelerimizden neler öğrendik? ( Mizahi olsun... )
Sabırlı olmayı;
"Baban eve gelsin, sen görürsün"
Hakkımızı alacağımızı;
"Eve vardığımızda ben bilirim sana yapacağımı"
Diyalog kurmayı;
"Sana bir şey sorduğumda cevap ver...!!"
"Ne söyleyeyim anne?"
"Sus!! Bana cavap verme!!!"
Tıp bilgilerini;
"Gözlerini şaşı yaparken bir gün öyle kalıvereceksin, göreceksin gününü"
Olgun olmayı;
"Bu tabağın hepsini bitirmezsen asla büyüyemezsin."
Genetik bilgileri;
"Sen de o lanet olasi babana çektin."
Bilgeliği;
"Benim yaşıma gel de anlarsın o zaman."
Adaleti;
"Bir gün senin de çocukların olacak.. İnşallah onlar da sana senin şimdi bana yaptıklarını yaparlar..."