Beynim uğulduyor yeni günün ilk saatlerinde...
Yalan ve gerçek ne sorusuna bir cevap bulmaya çalışıyorum...
Yalanları düşünüp yalan dediğimizi daha da yalan hale getirmekten gerçeği düşünmeye fırsatım olmamış hiç...
Aslında düşündüm ama bunu bu yalanların içine katmaktan korktum.. Çekindim belki de ama kendimden değil yalan dediklerimizden..
Orman gibi beynim, çok sık ağaçlarla kaplı bir orman... Hafif bir de rüzgar esiyor.. Hafif ama ağaçların sıklığından beynim patlayacakmış gibi sarsılıyor...
Offff... ki ne off..!
Bir sigara yakıyorum.. içime çektiğim her nefes beynimdeki rüzgarı arsız hale getiriyor. Bir nefes daha çekiyorum canım yanıyor gözlerim yaşarıyor... Bir nefes daha çekmeye korkuyorum. Ağaçlar sarsılmaya başlıyor... Korkmuyorum dallarının kırılmasından, bedenlerinin yerinden oynamasından... Kolay olsa bir balta alıp elime azaltacağım ağaçları.. Kökleriyle beraber söküp atacağım.. ama... kolay olmuyor... İmkansız değil elbet.. Sadece ZOR.
Bunları düşünürken diniyor yaşlarım ama gözlerim hala sızlıyor... Beynim... Daha çok uğuldamaya esmeye başlıyor... Düşünmek istemezdim önceden.. Korkardım başım yine ağrıyacak diye.. Ama yalanmış meğer ağrıda.... Yalanmış uykunun koynuna kaçarken düşüncelerden sıyrılma ihtimali...
Bir nefes daha çekiyorum gözlerimi kapatıp... Sen ve gerçekler geliyor aklıma... Ya da sen ve yalan sanılanlar... Bu kez de gözlerimi açmaktan korkuyorum... Açsam yalanları göreceğim yada gerçek sanılanları... Açsam düşecek bir bir elime gözyaşlarım yanağımdan süzülerek... Düşerse değdiği yeri yakıp kavuracak... Yakarsa iz bırakacak... Ve... Yanıyorum...
Ellerim titreyerek bir nefes daha çekiyorum.. Bir süre tutuyorum içimde bırakmak istemiyorum.. Yine yanıyorum... Ve çaresiz çektiğim diğer nefesler gibi bunu da yalanların içine bırakıyorum...
Yalan evet... Nedir yalan ? Senin bildiğin yalan... Benim bildiğim ama belki de kendime bile itiraf edemediğim YALAN..! Kimsenin bilmediği yalan... Gerçek sanılan yalan... Gerçeğin aslında ta kendisi yalan...!
Bıraktığım nefes rahatlatır gibi oluyor beni ama bu da yalannn....
Tüm bedenim sancı çekmeye başlıyor... Bir anda gözyaşlarım karışıveriyor yalana... Yalan oluyor her bir damla... Kuruyup gidiyor tenimi hafif yakarak... Kısa sürüyor bu defa canımın yanık acısı... Yada CAN alıştı da kısa sanıyor...
Beynimin uğultusu giderek artıyor... Sanki kesmek istediğim ağaçlar intikam alırcasına sağa sola savuruyor kendini... Canım daha çok yanıyor...
Susturuyorum beynimi...
Sus..tum...
Sen konuşmaya başlıyorsun bu defa ben olarak... Bende olanı sana ait cümlelerde iade ediyorsun bana.. Susuyorum... Anlıyor musun bilmiyorum suskunluğumun diliinden.. Biliyor musun bilmem bedenindeki titremelere neden olan benim suskunluğumun da nedenidir.
Bu defa seni de susturuyorum..
Ve gülümsüyorum
Bir nefes daha çekerken sigaradan...
Bir kez daha düşünüyorum YALAN ve GERÇEK nedir'i...
Meğer içime çekip ciğerlerime hapsettiğimmiş GERÇEK olan
meğer...
Ciğerlerime tutunamayıp geldiği yoldan geri dönmeye çalışan, bıraktığım nefesmiş YALAN olan...
Bir nefes daha çekiyorum...
ama bu defa hayattan
İçime çektiğim her nefes sen oluyorsun.
Sen kokan
bir benim ciğerlerime dolan
Hani var ya gerçek olan...
İşte ondan :bingo
İçime çektiğim her nefes gibi (suskunluğum) gerçek olan...
Hayata yalanların arasına bıraktığım (belki de yaşamak zorunda bırakıldığım) yalan olan...
yalanların içindeki gerçek mi?
yoksa :acaba:
yoksa gerçeklerin içindeki yalan mı asıl GERÇEK YALAN olan...?
Bu gerçeği de çözeriz elbet be ömrüm
ya da bu yalanı...
Off yeter sus-tur beni yada konuştur ki kelimelerimle sileyim gerçek bildiğimi...
Hadi son bir nefes daha... Uyumak gerek gerçeklere kucak açmak yalanlardan sıyrılmak için...
yada yalanın koynuna sokulmak gerek gerçeği tanımak için...
Bu son nefes niye miydi?
Seni içime bir kez daha çekip gerçeğime nefesime SANA sarılıp uyuyayım diye...
Sen kapa gözlerini hadi.
Ben bir kez daha dinleyeyim feryadı isyanım'ı...
Yalan ve gerçek ne sorusuna bir cevap bulmaya çalışıyorum...
Yalanları düşünüp yalan dediğimizi daha da yalan hale getirmekten gerçeği düşünmeye fırsatım olmamış hiç...
Aslında düşündüm ama bunu bu yalanların içine katmaktan korktum.. Çekindim belki de ama kendimden değil yalan dediklerimizden..
Orman gibi beynim, çok sık ağaçlarla kaplı bir orman... Hafif bir de rüzgar esiyor.. Hafif ama ağaçların sıklığından beynim patlayacakmış gibi sarsılıyor...
Offff... ki ne off..!
Bir sigara yakıyorum.. içime çektiğim her nefes beynimdeki rüzgarı arsız hale getiriyor. Bir nefes daha çekiyorum canım yanıyor gözlerim yaşarıyor... Bir nefes daha çekmeye korkuyorum. Ağaçlar sarsılmaya başlıyor... Korkmuyorum dallarının kırılmasından, bedenlerinin yerinden oynamasından... Kolay olsa bir balta alıp elime azaltacağım ağaçları.. Kökleriyle beraber söküp atacağım.. ama... kolay olmuyor... İmkansız değil elbet.. Sadece ZOR.
Bunları düşünürken diniyor yaşlarım ama gözlerim hala sızlıyor... Beynim... Daha çok uğuldamaya esmeye başlıyor... Düşünmek istemezdim önceden.. Korkardım başım yine ağrıyacak diye.. Ama yalanmış meğer ağrıda.... Yalanmış uykunun koynuna kaçarken düşüncelerden sıyrılma ihtimali...
Bir nefes daha çekiyorum gözlerimi kapatıp... Sen ve gerçekler geliyor aklıma... Ya da sen ve yalan sanılanlar... Bu kez de gözlerimi açmaktan korkuyorum... Açsam yalanları göreceğim yada gerçek sanılanları... Açsam düşecek bir bir elime gözyaşlarım yanağımdan süzülerek... Düşerse değdiği yeri yakıp kavuracak... Yakarsa iz bırakacak... Ve... Yanıyorum...
Ellerim titreyerek bir nefes daha çekiyorum.. Bir süre tutuyorum içimde bırakmak istemiyorum.. Yine yanıyorum... Ve çaresiz çektiğim diğer nefesler gibi bunu da yalanların içine bırakıyorum...
Yalan evet... Nedir yalan ? Senin bildiğin yalan... Benim bildiğim ama belki de kendime bile itiraf edemediğim YALAN..! Kimsenin bilmediği yalan... Gerçek sanılan yalan... Gerçeğin aslında ta kendisi yalan...!
Bıraktığım nefes rahatlatır gibi oluyor beni ama bu da yalannn....
Tüm bedenim sancı çekmeye başlıyor... Bir anda gözyaşlarım karışıveriyor yalana... Yalan oluyor her bir damla... Kuruyup gidiyor tenimi hafif yakarak... Kısa sürüyor bu defa canımın yanık acısı... Yada CAN alıştı da kısa sanıyor...
Beynimin uğultusu giderek artıyor... Sanki kesmek istediğim ağaçlar intikam alırcasına sağa sola savuruyor kendini... Canım daha çok yanıyor...
Susturuyorum beynimi...
Sus..tum...
Sen konuşmaya başlıyorsun bu defa ben olarak... Bende olanı sana ait cümlelerde iade ediyorsun bana.. Susuyorum... Anlıyor musun bilmiyorum suskunluğumun diliinden.. Biliyor musun bilmem bedenindeki titremelere neden olan benim suskunluğumun da nedenidir.
Bu defa seni de susturuyorum..
Ve gülümsüyorum
Bir nefes daha çekerken sigaradan...
Bir kez daha düşünüyorum YALAN ve GERÇEK nedir'i...
Meğer içime çekip ciğerlerime hapsettiğimmiş GERÇEK olan
meğer...
Ciğerlerime tutunamayıp geldiği yoldan geri dönmeye çalışan, bıraktığım nefesmiş YALAN olan...
Bir nefes daha çekiyorum...
ama bu defa hayattan
İçime çektiğim her nefes sen oluyorsun.
Sen kokan
bir benim ciğerlerime dolan
Hani var ya gerçek olan...
İşte ondan :bingo
İçime çektiğim her nefes gibi (suskunluğum) gerçek olan...
Hayata yalanların arasına bıraktığım (belki de yaşamak zorunda bırakıldığım) yalan olan...
yalanların içindeki gerçek mi?
yoksa :acaba:
yoksa gerçeklerin içindeki yalan mı asıl GERÇEK YALAN olan...?
Bu gerçeği de çözeriz elbet be ömrüm
ya da bu yalanı...
Off yeter sus-tur beni yada konuştur ki kelimelerimle sileyim gerçek bildiğimi...
Hadi son bir nefes daha... Uyumak gerek gerçeklere kucak açmak yalanlardan sıyrılmak için...
yada yalanın koynuna sokulmak gerek gerçeği tanımak için...
Bu son nefes niye miydi?
Seni içime bir kez daha çekip gerçeğime nefesime SANA sarılıp uyuyayım diye...
Sen kapa gözlerini hadi.
Ben bir kez daha dinleyeyim feryadı isyanım'ı...