sebnemsever_42
Multi Aktif Üye
- Katılım
- 20 Mar 2006
- Mesajlar
- 2,373
- Tepkime puanı
- 0
- Yaş
- 41
İstanbul”da üniversitede okuyan genç kız Ankara”daki babasına telefon etmiş:
“Baba, meraba.. Ben Lale....”
“Ooooo. Güzel kızım benim. Nabersin bakalım? ...”
“Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla...”
“Hayırdır? Bi sorun mu var? ...
Kız ağlamaya başlar; babası ise üzüntü ve meraktan kafayı yemektedir:
“Noldu kızım? Anlatsana...”
“Murat evi terketti. Boşanmak istiyormuş...”
“Ne evi kızım? Ne boşanması? Sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun? ...”
“Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı ya. Ben onunla evlendim.”
“İyi halt ettin! Neyse, artık yapacak bi şey yok. Versin mahkemeye, hemen boşanın...”
“Boşanalım ama benden 10 milyar istiyor. Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği çıplak fotoğraflarımı internetten herkese yollayacakmış....”
“Püüh. Rezil... Çıplak fotoğraf çektirdin, öyle mi? “
“Ama babacığım. O benim kocamdı. Ne biliyim böyle bir pislik yapacağını.”
“Peki. Olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı...Öğleden sonra bankaya gidip çekersin; sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotoğrafları...”
“Sağol baba. Eeee. Şey....Bi de kürtaj için 2 milyara ihtiyacım var...”
Adam artık iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur:
“Kürtaj mı? Bi de hamile mi kaldın o çocuktan sen? ...”
“Aslında ondan değil... Zenci bi çocuk vardı...Zaten o yüzden ayrılıyoruz ya....”
Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu düşer, artık inleyerek konuşmaktadır:
“Biz seni oraya okumaya yollamıştık. Sen ne haltlar çevirmişsin. Allahım.. Nedir bu başımıza gelenler...Okulu bititir bitirmez Ankara”ya dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını...”
“İstersen hemen dönebilirim babacığım. Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü...”
Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından aşağıya devirir ve ancak bu şekilde konuşmasını sürdürebilir:
“Okuldan mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık? ... Eh be kızım sen hele bi gel buraya. Ben sana yapacağımı bilirim. Evden dışarıya adım attırmıycam sana. İlk isteyenle de evlendiricem....”
“O iş zor be baba.. Biliyorsun, moda oldu, artık evlenmeden önce eşler birbirlerinden sağlık raporu istiyorlar... Pek iyi bi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben...”
“Allahım, çıldıracağım... Bir de cinsel hastalıklar haaa.....Kesin o zencidendir...”
“Çok pis arkadaşları vardı. Bilmem artık hangisinden kapmışımdır...”
Güm diye bir ses duyulur. Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir; ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır.
“Hemen bu akşam dayını yolluyorum oraya. Seni alıp gelecek. Adresini ver bakıyım...”
“Mahmutpaşa Karakolu”ndayım... Gelirken kefalet için de biraz para getirsin yanında...”
“Karakol mu? ...Bi de karakola mi düştün haa? Ne yaptın? ....”
“Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim. Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım. O kafayla Arnavutköy”de kokoreççi dükkanına girmişim. Ama neyse ki kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralik araba firmasına biraz para vermek gerekir sanırım...”
Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime; adeta kahrolmuştur. Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya başlar:
“Babacığım. Sakın üzülme. Bütün bunlar bir şakaydı. Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım...”
Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır:
“Canın sağolsun be güzelim, boşveeerrr. Okul da neymiş? Hiç mühim değil, tatlı canın sağolsun senin....”
“Baba, meraba.. Ben Lale....”
“Ooooo. Güzel kızım benim. Nabersin bakalım? ...”
“Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla...”
“Hayırdır? Bi sorun mu var? ...
Kız ağlamaya başlar; babası ise üzüntü ve meraktan kafayı yemektedir:
“Noldu kızım? Anlatsana...”
“Murat evi terketti. Boşanmak istiyormuş...”
“Ne evi kızım? Ne boşanması? Sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun? ...”
“Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı ya. Ben onunla evlendim.”
“İyi halt ettin! Neyse, artık yapacak bi şey yok. Versin mahkemeye, hemen boşanın...”
“Boşanalım ama benden 10 milyar istiyor. Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği çıplak fotoğraflarımı internetten herkese yollayacakmış....”
“Püüh. Rezil... Çıplak fotoğraf çektirdin, öyle mi? “
“Ama babacığım. O benim kocamdı. Ne biliyim böyle bir pislik yapacağını.”
“Peki. Olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı...Öğleden sonra bankaya gidip çekersin; sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotoğrafları...”
“Sağol baba. Eeee. Şey....Bi de kürtaj için 2 milyara ihtiyacım var...”
Adam artık iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur:
“Kürtaj mı? Bi de hamile mi kaldın o çocuktan sen? ...”
“Aslında ondan değil... Zenci bi çocuk vardı...Zaten o yüzden ayrılıyoruz ya....”
Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu düşer, artık inleyerek konuşmaktadır:
“Biz seni oraya okumaya yollamıştık. Sen ne haltlar çevirmişsin. Allahım.. Nedir bu başımıza gelenler...Okulu bititir bitirmez Ankara”ya dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını...”
“İstersen hemen dönebilirim babacığım. Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü...”
Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından aşağıya devirir ve ancak bu şekilde konuşmasını sürdürebilir:
“Okuldan mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık? ... Eh be kızım sen hele bi gel buraya. Ben sana yapacağımı bilirim. Evden dışarıya adım attırmıycam sana. İlk isteyenle de evlendiricem....”
“O iş zor be baba.. Biliyorsun, moda oldu, artık evlenmeden önce eşler birbirlerinden sağlık raporu istiyorlar... Pek iyi bi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben...”
“Allahım, çıldıracağım... Bir de cinsel hastalıklar haaa.....Kesin o zencidendir...”
“Çok pis arkadaşları vardı. Bilmem artık hangisinden kapmışımdır...”
Güm diye bir ses duyulur. Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir; ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır.
“Hemen bu akşam dayını yolluyorum oraya. Seni alıp gelecek. Adresini ver bakıyım...”
“Mahmutpaşa Karakolu”ndayım... Gelirken kefalet için de biraz para getirsin yanında...”
“Karakol mu? ...Bi de karakola mi düştün haa? Ne yaptın? ....”
“Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim. Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım. O kafayla Arnavutköy”de kokoreççi dükkanına girmişim. Ama neyse ki kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralik araba firmasına biraz para vermek gerekir sanırım...”
Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime; adeta kahrolmuştur. Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya başlar:
“Babacığım. Sakın üzülme. Bütün bunlar bir şakaydı. Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım...”
Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır:
“Canın sağolsun be güzelim, boşveeerrr. Okul da neymiş? Hiç mühim değil, tatlı canın sağolsun senin....”