Geçenlerde çok enteresan bir yazi geçti elime.
Aynen aktariyorum:
’Bir A4 kagidini önünüze alin.
Bembeyaz ve bos...
Üzerinde hiçbir leke yok!
Simdi:
Bir kalem ile tam orta yere sadece bir nokta koyun!
Ve çekilin geriye bakin:
Ne görüyorsunuz?
Noktayi mi?
Dikkatinizi nokta mi çekiyor?
A4 kagidi ebadinca o beyazlik ve safiyet hiç nazarinizi celbetmiyor mu?
Sadece nokta mi sizin ilgi odaginiz?
Insan A4 kagidina benzer.
Saf ve temiz büyük bir sathi vardir, arada da noktalar!
Maalesef insanlar, insanlara bakarlarken sadece lekelere dikkat ederler.
Ondaki menfi huylara...
Degerlendirirken bir kara nokta bütün sathi mahfeder sanki.
Halbuki: Insan muazzam bir safligi ve temizligi de bünyesinde bulundurur.
Lekeli taraflarina dikkat edince bu temizlik görünmez haliyle...
Ama, dikkati çekmedi diye, o temiz ve lekesiz bölümler hiçbir zaman yok olmaz. Degerlendirirken birilerini, bir de bu gözle bakilmasi gerekir...
Ayrica Allah’in lekeleri silen bir silgisi vardir.
Pismanlik damlalari, en kuvvetli leke sökücüdür.
O’nun affettigini affedememek, ancak bedbahtlik olacaktir.
O’na belki denilecek ki:
’Seni neden affedeyim, sen kimi affettin?’
Seni neden setr edeyim, sen kimi setr ettin?’
‘Seni neden esirgeyeyim, sen kimi esirgedin?’
Kim bu dünyada kime ne ile muamele etmis ise onunla muamele olunacaktir.
Çok mu serlidir insan acaba seytandan?
O bile ’acaba Rabb’im bana merhamet edecek mi’diye ümitlenirken ’lekesi çok bunun, diye birinden tiksintiyle yüz çevirmek’aynaya küsmek sadece aslinda...
Halbuki biz lekeye küseriz, lekeliye degil...
Simdi buraya kadar okudunuz...
Bu sözlere taraftar misiniz?
Sizin hiç mi hataniz, suçunuz ve lekeniz yok?
Siz, elestirdiklerinizden, küstüklerinizden ve yargiladiklarinizdan daha mi safsiniz?
Herkesin cetveli kendisi olsun biraz...
Herkes, elestirdiginin yanina önce kendini koysun.
Ve sorsun:
‘Ben çok mu temizim? Hiç mi kabahatim, eksigim yok?’
Bu soruyu sordugunuzda alacaginiz cevap bellidir.
Herkesin bir kusuru, bir eksigi ve bir zaafi vardir.
Ama bizler, yargilamayi severiz ve yargilarken de kendimizi hiç hesaba çekmeyiz.
Basimiza gelen islerden, içine düstügümüz durumlardan hep baskalarina suç ve fatura çikaracagimiza, lütfen biraz da kendimize dönüp su soruyu soralim:
’Benim yanlisim nedir? Ben nerede hata yaptim.’
Ve ben kimim ki bu kadar eksikken baskasini yargilama hakkini kendimde buluyorum.
Iyi insani bulmak için, önce iyi insan olmak gerekiyor.
Biz önce dogru olalim, dogru bizi buluyor...
Aynen aktariyorum:
’Bir A4 kagidini önünüze alin.
Bembeyaz ve bos...
Üzerinde hiçbir leke yok!
Simdi:
Bir kalem ile tam orta yere sadece bir nokta koyun!
Ve çekilin geriye bakin:
Ne görüyorsunuz?
Noktayi mi?
Dikkatinizi nokta mi çekiyor?
A4 kagidi ebadinca o beyazlik ve safiyet hiç nazarinizi celbetmiyor mu?
Sadece nokta mi sizin ilgi odaginiz?
Insan A4 kagidina benzer.
Saf ve temiz büyük bir sathi vardir, arada da noktalar!
Maalesef insanlar, insanlara bakarlarken sadece lekelere dikkat ederler.
Ondaki menfi huylara...
Degerlendirirken bir kara nokta bütün sathi mahfeder sanki.
Halbuki: Insan muazzam bir safligi ve temizligi de bünyesinde bulundurur.
Lekeli taraflarina dikkat edince bu temizlik görünmez haliyle...
Ama, dikkati çekmedi diye, o temiz ve lekesiz bölümler hiçbir zaman yok olmaz. Degerlendirirken birilerini, bir de bu gözle bakilmasi gerekir...
Ayrica Allah’in lekeleri silen bir silgisi vardir.
Pismanlik damlalari, en kuvvetli leke sökücüdür.
O’nun affettigini affedememek, ancak bedbahtlik olacaktir.
O’na belki denilecek ki:
’Seni neden affedeyim, sen kimi affettin?’
Seni neden setr edeyim, sen kimi setr ettin?’
‘Seni neden esirgeyeyim, sen kimi esirgedin?’
Kim bu dünyada kime ne ile muamele etmis ise onunla muamele olunacaktir.
Çok mu serlidir insan acaba seytandan?
O bile ’acaba Rabb’im bana merhamet edecek mi’diye ümitlenirken ’lekesi çok bunun, diye birinden tiksintiyle yüz çevirmek’aynaya küsmek sadece aslinda...
Halbuki biz lekeye küseriz, lekeliye degil...
Simdi buraya kadar okudunuz...
Bu sözlere taraftar misiniz?
Sizin hiç mi hataniz, suçunuz ve lekeniz yok?
Siz, elestirdiklerinizden, küstüklerinizden ve yargiladiklarinizdan daha mi safsiniz?
Herkesin cetveli kendisi olsun biraz...
Herkes, elestirdiginin yanina önce kendini koysun.
Ve sorsun:
‘Ben çok mu temizim? Hiç mi kabahatim, eksigim yok?’
Bu soruyu sordugunuzda alacaginiz cevap bellidir.
Herkesin bir kusuru, bir eksigi ve bir zaafi vardir.
Ama bizler, yargilamayi severiz ve yargilarken de kendimizi hiç hesaba çekmeyiz.
Basimiza gelen islerden, içine düstügümüz durumlardan hep baskalarina suç ve fatura çikaracagimiza, lütfen biraz da kendimize dönüp su soruyu soralim:
’Benim yanlisim nedir? Ben nerede hata yaptim.’
Ve ben kimim ki bu kadar eksikken baskasini yargilama hakkini kendimde buluyorum.
Iyi insani bulmak için, önce iyi insan olmak gerekiyor.
Biz önce dogru olalim, dogru bizi buluyor...