Batsın Bu Dünya - Batsın dedik de…ne hale getirdik Dünya,insanlık nereye?

AYŞE21

Aktif Üye
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
893
Tepkime puanı
0
Yaş
39
Batsın Bu Dünya

Batsın dedik de…ne hale getirdik Dünya,insanlık nereye?


Yaşayageldiğimiz bu dünyanın çivisini çık artan yine biz insanoğlu..

Savaşlar, terör, yakılan ormanlar, alabildiğine tahrip edilen doğa hepsi insanoğlunun eseri…sonuç mu: kanser,aids v.b. ölümcül hastalıklar, kuraklık ve beraberinde kıtlık tehlikesi…

Dünyayı paylaşım savaşımı yetmedi şimdi de sıra uluslararası yasalara göre hiçbir ülkenin kontrolünde olamayacağı kabul edilen kutuplara geldi. Dünyanın efendisi benim diyen devletler şimdi de kutuplarda egemenlik kavgasına girişiyorlar….Rusya egemenlik simgesi olan bayrağını kuzey kutbuna dikmiş, ABD’den hemen itiraz ve karşı girişim, Kanada ve Danimarka da boş durmuyor tabii, onlar da hak iddia ediyorlar. Kavganın nedeni mi? Çok açık. Kuzey kutbunun altında keşfedilen zengin petrol yatakları…..Zaten çıkan savaşların özünde de hep bu egemenlik mücadelesi, dünya zenginliklerini paylaşım kavgası yok mu?
Dünyanın zenginliklerini elde etmek ve enerji kaynaklarını kontrol etmek uğruna ne savaşlar gördü dünya, 1. ve 2.Dünya Paylaşım savaşlarını, soğuk savaşı yaşadı.. Sonucunda milyonlarca insanın ölümünü gördü, kentlerin yerlebir oluşunu, günümüze miras kalan kalıtsal hastalıkları…Milyonlarca insan ölürken, bir o kadarı da evsiz kaldı, yine milyonlarca insan yakınını yitirdi, sayısız insan sakat kaldı…

Herkes çok iyi biliyor ki Irak’ta zengin petrol yatakları olmasa, ne oradaki totaliter Baas rejimi, ne de sahip olduğu iddia edilen ve işgalden sonra bulunamadığı da zaten ABD tarafından itiraf edilen kitle imha silahları, ABD ordusunun taa okyanus ötelerinden Ortadoğu’ya taşınmasına gerekçe yaratırdı. Irak’a sözümona “demokrasi ve özgürlük” götüren ABD, yüzbinlerce insanın öldüğü, sağ kalanların da her gün ölüm tehlikesi ile yaşadığı ve demokrasinin bedelini sakat ve evsizlerle ödeyen, mezhep kavgalarıyla her gün yüzlerce insanın öldüğü; milleti,onuru, bağımsızlığı yıkık,harap bir ülke, bir bataklık yarattı.

Özetle savaş çok kötüdür ve hatta Unesco tarafından doğumunun 100.yılında “dünya barışının öncüsü” seçilen Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Vatan toprakları tehlikeye düşmedikçe savaş cinayettir” Evet tek kelimeyle cinayet…

Biz bu dünyaya neler ettik neler… nasıl da hor kullandık..


KÜRESEL ISINMA

Ozon tabakasını delmeyi başardık, havamızı kirlettik, suyumuzu kirlettik, dünya kaynaklarını adaletsiz paylaşarak hızla tüketmekteyiz, birileri daha çok kazansın diye tüketim dünyası olduk, sürekli tüketiyoruz, tükeniyoruz farkında olmadan hem de büyük bir hızla..üretmeden tüketmenin sonu olan felakete doğru sürükleniyoruz.


Sonuçlardan en önemlisi: küresel ısınma…mevsimler dengesini yitirmeye başladı, bir bakıyorsunuz ülkemizde Afrika sıcakları denilen insan metabolizmasının dayanma sınırlarını zorlayarak ölümlere neden olan, 50 dereceye varan kavurucu sıcaklar…dünyanın başka bir yerinde ise bir bakıyorsun kentleri yerlebir eden tsunami faciaları, sel felaketleri…


Konu yalnızca entelektüel konferanslarda ele alınıp birşeyler yaptık sanmaktan öte ciddi ey millet: vatanın bütün barajları kurudu, şimdi sorma zamanı: çanlar kimin için çalıyor, tehlikenin farkında mısın?



Peki yalnızca doğa mı tahrip olan, insanı da, insani değerleri, insanı diğer canlılardan ayıran özelliklerimizi de yitirmiyor muyuz giderek, duygularımızı, vicdani duyarlılığımızı yitiriyoruz, herşey eninde sonunda maddiyata varıyor, zengin ol güçlü ol yeter ki , yetim hakkı mı yemişsin, yolsuzluk, hırsızlık mı yapmışsın, hiçbir önemi yok. Karşılıksız, çıkarsız bir şey yapanların enayi sayıldığı bir ahlaki yozlaşma ortamında, zenginsen, güçlüysen herkes sana kul-köle olmuş, hatta slogan atıyor kitleler haramzadeler için; “Türkiye seninle gurur duyuyor”



Ya dostluklar, nerde en büyük maddi değerlere değişilmeyecek dostluklar?


Oysa saygının karşılığı saygı, sevginin karşılığı sevgi, var mı daha yücesi, çıkarsız sevgiden daha ötesi, yoksulla varsılın aşkı eski Türk filmlerinde kalıyor, davul dengi dengine vuruyor artık, ye kürküm ye dünyasında…


“Tamamen duygusal!!!” artık ilişkiler, aşklar…son kullanma tarihi var hepsinin de, gerekli doyum sağlandığında bitiyor insanların giderek daha da doyumsuzlaştığı tüketim dünyasında…fast-food kültürü gibi sürekli ve hızla tüketilen ilişkiler artık geçerli olan…herşey hızlandı; arabalar, internet son sürat ve ilişkiler hızlı …hızlı başlıyor ve hızla tükeniyor, sonsuz aşklar, çok eskide kalmış…dostluklarsa yapaylaşmış, çıkarlar bitti mi dostluklar bitiyor ve hatta çıkar çatışması ortaya çıkınca “eski dost düşman olmaz” efsanesi yıkılıyor…



Çağdaşlaşmak, çağın yeniliklerini yakalamak, gerisinde kalmamak çok güzel ve önemli ama şu yeni trendler yok mu…konjonktürel değişimler…gelişerek değişmek, ileriye gitmek, değişim, devinim, devrim bunların hepsi elbetteki çok önemli kavramlar, ama insanlık anlayışını geriye götüren dönüşümler gözlemliyoruz, devrim diye sunulan sessiz darbeleri, karşıdevrimleri…


Peki ya geldiğimiz bu noktada sorulacak soru şu: hızla gelişen teknolojiye para hırsıyla insanları gönüllü tutsaklara dönüştürmesi için komutu veren kim?


“Moda”, “trend”, “in,out” deniliyor, iyi de nelere,kimlerce programlanıyoruz?


Gece gündüz Sibel Can’ın tangasına odaklandırıldığımız tarihlerde uzmanlar yetkilileri uyarıyordu: “kuraklık tehlikesi var, böyle giderse, gerekli önlemler alınmazsa, yatırım olmazsa Ankara susuz kalacak”. .. Duyan oldu mu? Yetkililer bile duymamış olacak Ankara susuz…ceremesini herkes çekiyor. Bilgi kuraklığının olmadığı, bilgiye bir tıkla erişebilme olanaklarına kavuştuğumuz, büyük bir köye dönüştüğü söylenen içinde yaşadığımız bilgi çağında kuraklık gerçeği, toplumu aydınlatma görevini unutup sadece kolay para kazanmaya odaklananlar için de, üzerinden rating kazanılıp para kazanılanlar için de, uyutanlar için de,uyutulanlar için de ciddi tehlike.
Kimisi için laiklik, kimisi için din,kimine göre de vatan elden gidiyor, ama herkes şunu görmeli: Dünya elden gidiyor dünya, içinde canlıların yaşadığı bilinen tek gezegen…, çocuklarımıza,torunlarımıza emanet edeceğimiz dünya…, düşünebilen canlıların insani özelliklerini giderek yitirmesi sonucunda tükeniyor... …
 

Sir_ako

Aktif Üye
Katılım
30 Tem 2006
Mesajlar
791
Tepkime puanı
0
Yaş
78
Eet bu guzel dunyamiza yine kendimiz zarar veriyoruz,verdigimiz zararin faturasini yine kendimiz oduyoruz.Kuraklikla beraber et sut meyva ve sebze fiatlarida yukseliyor. Guzel paylasim icin yuregine saglik ayse.
 
Üst