sebnemsever_42
Aktif Üye
- Katılım
- 20 Mar 2006
- Mesajlar
- 2,377
- Tepkime puanı
- 0
- Yaş
- 41
uzun zaman önce bana gelen bir mail sizlerlede paylaşmak istedim...
Fark ettiniz mi, İstanbul'un ana caddelerinden bazılarına, sıcaktan, soğuktan, yağmurdan, rüzgardan etkilenmeyecek kalitede afişler asılmış.
Fark ettiniz mi, insanlar şartlandırılmaya çalışılıyor.
Fark ettiniz mi, insanların kendi düşünceleri dikkate alınmayıp, dayatılan bazı düşünceler zihnine kazılıyor.
Fark ettiniz mi, E-5 karayolu ile Pendik'ten Kadıköy'e gidene kadar yüzlerce kez şu şartlandırma cümlelerini okuyorsunuz:
"Fark ettiniz mi,
Sokaklar hiç bu kadar temiz olmamıştı!"
"Fark ettiniz mi,
Çevremiz hiç bu kadar yeşil olmamıştı!"
"Fark ettiniz mi,
Gökyüzü hiç bu kadar mavi olmamıştı!"
"Fark ettiniz mi,
Çevremiz hiç bu kadar yeşil olmamıştı!"
Bazı köprüler veya üst geçitlerde de aynı cümlelerin fotoğraflarla süslenmiş ve daha büyük boyutlarda yazılmış olanlarını okuyorsunuz.
Peki nedir bu gördüklerimiz? Efendim bunlar İstanbul Büyükşehir Belediyesinin İstanbul halkına bir hizmeti.(!) Evet, evet hizmeti. Bu nasıl hizmet derseniz, onu da bu hizmeti verenlere soracaksınız. Böyle kaliteli zemine bu kadar çok sayıda ve büyük boyutta yazdırılan ve İstanbul'un ana caddelerini süsleyen bu afişlerin maliyetleri de kaliteleri ile eş değerdedir her halde. E, bu kadar maliyeti üstlenip bu işi yaptıklarına göre de bir bildikleri vardır. İstanbul halkının yaşam standardını yükseltmeyecek olsa böyle bir hizmeti(!) niçin yapsınlar değil mi? Ülkemiz bunca borç batağının içinde kıvranırken, ülkemizin en büyük şehri olan İstanbul'umuzda yaşayan insanlarımız geçinebilmek için güneş doğmadan yollara dökülüp, gece yarılarında evlerine dönerken, bu afişlere kaynak ayrıldığına göre, bu hizmetin(!) bir hikmeti olsa gerek değil mi?
İşte bizim, sade vatandaş olarak bu hizmetlere(!) pek aklımız ermiyor nedense. . Mesela, turuncu, mavi, yeşil zeminler üzerine yazılmış olan bu yazıları okurken, hakikaten bu güne kadar çevremizin bu kadar renkli olduğunu fark etmemiş olabiliriz. Masmavi bir gök yüzünde nazlı nazlı salınarak yol alan pamuk yığını bulutlar ve bembeyaz martılar, insana gökyüzünün ne kadar mavi olduğunu hatırlatıyor. Aklımıza hemen "Dalgacı Mahmut" geliyor. Biliyorsunuz, rahmetli Orhan Veli'nin ünlü şiirlerinden birinin başlığı Dalgacı Mahmut. Ne diyordu Dalgacı Mahmut:
"İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah,
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi."
Rahmetli Orhan Veli 1949 yılında yazmış bu şiirini. 2005'te birileri de espriyi canlandırıyor. Kim bilir Orhan Veli sağ olup, siyasete girip, İstanbul Belediye Başkanı olsaydı, Dalgacı Mahmut'u İstanbul Büyükşehir Belediyesinde istihdam ederdi ve her sabah bizler uyurken gökyüzünü boyatırdı herhalde!
Yanılmıyorsam bir TV programında bir yetkili iki lafının başında; "İstanbul'a ağaç diktik, İstanbul'u yeşillendirdik" diyordu. Karşısındaki kişinin verdiği cevaptan sonra bir daha bu sözü sarf etmemişti. Karşısındaki zat şöyle demişti: "İkide bir İstanbul'u ağaçlandırdık deyip durmayın, ağaç için harcadığınız paralarla İstanbul Amazon ormanlarına dönerdi. Verdiğiniz o kadar paraya karşılık aldığınız ağaçlar nerede?" İnsan hak vermeden edemiyor bu soruya. Nerede bu kadar ağaç? Yanlışlıkla denize mi diktiniz yoksa?
Fark ettiniz mi, Türkiye'de hiç bu kadar insan açlık sınırının altında yaşamamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye hiç bu kadar borç batağına batmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de hiç bu kadar kilise açılmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye hiç bu kadar misyonerlerin cirit attığı ülke olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'nin cari açığı hiç bu kadar büyümemişti!
Fark ettiniz mi, Türkiye'nin İhracatının ithalatını karşılama oranı hiç bu kadar düşmemişti!
Fark ettiniz mi, Türkiye'nin ödemeler dengesi hiç bu kadar bozulmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de ihracata hiç bu kadar büyük darbe vurulmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de boşanmalar hiç bu kadar artmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de zina hiç bu kadar serbest olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de başörtüsü hiç bu kadar sorun olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de Türk ve Kürt birbirine hiç bu kadar uzak olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye Orta Asya Türk Devletlerine hiç bu kadar soğuk olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de bölücü vatan hainleri hiç bu kadar ağırlanmamıştı!
Fark ettiniz mi, KKTC Türkiye'ye hiç bu kadar zıt politika izlememişti!
Fark ettiniz mi, Kuzey Irak'ta kırmızı çizgilerimiz hiç bu kadar morarmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türk askerinin başına hiç bu günkü gibi çuval geçirilmemişti!
Fark ettiniz mi, PKK büyük şehirlerde hiç bu kadar rahat hareket edememişti!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de yazara, çizere hiç bu kadar baskı yapılmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de akaryakıt hiç bu kadar pahalı olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de tohum ve gübre hiç bu kadar pahalı olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de hububat fiyatları hiç bu kadar gerilememişti!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de bölücüler hiç bu kadar şımarmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de eğitimli insanlar hiç bu kadar işsiz ve çaresiz kalmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de çıplaklık hiç bu kadar yaygınlaşmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de birileri sünnet yaptırarak hiç bu kadar zengin olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de hiç bu kadar düğünle giden asker, tabutla dönmemişti!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de patrikhane hiç bu kadar başına buyruk olmamıştı!
Yazıklar olsun!
Yazıklar olsun!
Yazıklar olsun!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de insanlar hiç bu kadar yüzsüz olmamıştı!
Fark ettiniz mi, İstanbul'un ana caddelerinden bazılarına, sıcaktan, soğuktan, yağmurdan, rüzgardan etkilenmeyecek kalitede afişler asılmış.
Fark ettiniz mi, insanlar şartlandırılmaya çalışılıyor.
Fark ettiniz mi, insanların kendi düşünceleri dikkate alınmayıp, dayatılan bazı düşünceler zihnine kazılıyor.
Fark ettiniz mi, E-5 karayolu ile Pendik'ten Kadıköy'e gidene kadar yüzlerce kez şu şartlandırma cümlelerini okuyorsunuz:
"Fark ettiniz mi,
Sokaklar hiç bu kadar temiz olmamıştı!"
"Fark ettiniz mi,
Çevremiz hiç bu kadar yeşil olmamıştı!"
"Fark ettiniz mi,
Gökyüzü hiç bu kadar mavi olmamıştı!"
"Fark ettiniz mi,
Çevremiz hiç bu kadar yeşil olmamıştı!"
Bazı köprüler veya üst geçitlerde de aynı cümlelerin fotoğraflarla süslenmiş ve daha büyük boyutlarda yazılmış olanlarını okuyorsunuz.
Peki nedir bu gördüklerimiz? Efendim bunlar İstanbul Büyükşehir Belediyesinin İstanbul halkına bir hizmeti.(!) Evet, evet hizmeti. Bu nasıl hizmet derseniz, onu da bu hizmeti verenlere soracaksınız. Böyle kaliteli zemine bu kadar çok sayıda ve büyük boyutta yazdırılan ve İstanbul'un ana caddelerini süsleyen bu afişlerin maliyetleri de kaliteleri ile eş değerdedir her halde. E, bu kadar maliyeti üstlenip bu işi yaptıklarına göre de bir bildikleri vardır. İstanbul halkının yaşam standardını yükseltmeyecek olsa böyle bir hizmeti(!) niçin yapsınlar değil mi? Ülkemiz bunca borç batağının içinde kıvranırken, ülkemizin en büyük şehri olan İstanbul'umuzda yaşayan insanlarımız geçinebilmek için güneş doğmadan yollara dökülüp, gece yarılarında evlerine dönerken, bu afişlere kaynak ayrıldığına göre, bu hizmetin(!) bir hikmeti olsa gerek değil mi?
İşte bizim, sade vatandaş olarak bu hizmetlere(!) pek aklımız ermiyor nedense. . Mesela, turuncu, mavi, yeşil zeminler üzerine yazılmış olan bu yazıları okurken, hakikaten bu güne kadar çevremizin bu kadar renkli olduğunu fark etmemiş olabiliriz. Masmavi bir gök yüzünde nazlı nazlı salınarak yol alan pamuk yığını bulutlar ve bembeyaz martılar, insana gökyüzünün ne kadar mavi olduğunu hatırlatıyor. Aklımıza hemen "Dalgacı Mahmut" geliyor. Biliyorsunuz, rahmetli Orhan Veli'nin ünlü şiirlerinden birinin başlığı Dalgacı Mahmut. Ne diyordu Dalgacı Mahmut:
"İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah,
Hepiniz uykudayken.
Uyanır bakarsınız ki mavi."
Rahmetli Orhan Veli 1949 yılında yazmış bu şiirini. 2005'te birileri de espriyi canlandırıyor. Kim bilir Orhan Veli sağ olup, siyasete girip, İstanbul Belediye Başkanı olsaydı, Dalgacı Mahmut'u İstanbul Büyükşehir Belediyesinde istihdam ederdi ve her sabah bizler uyurken gökyüzünü boyatırdı herhalde!
Yanılmıyorsam bir TV programında bir yetkili iki lafının başında; "İstanbul'a ağaç diktik, İstanbul'u yeşillendirdik" diyordu. Karşısındaki kişinin verdiği cevaptan sonra bir daha bu sözü sarf etmemişti. Karşısındaki zat şöyle demişti: "İkide bir İstanbul'u ağaçlandırdık deyip durmayın, ağaç için harcadığınız paralarla İstanbul Amazon ormanlarına dönerdi. Verdiğiniz o kadar paraya karşılık aldığınız ağaçlar nerede?" İnsan hak vermeden edemiyor bu soruya. Nerede bu kadar ağaç? Yanlışlıkla denize mi diktiniz yoksa?
Fark ettiniz mi, Türkiye'de hiç bu kadar insan açlık sınırının altında yaşamamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye hiç bu kadar borç batağına batmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de hiç bu kadar kilise açılmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye hiç bu kadar misyonerlerin cirit attığı ülke olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'nin cari açığı hiç bu kadar büyümemişti!
Fark ettiniz mi, Türkiye'nin İhracatının ithalatını karşılama oranı hiç bu kadar düşmemişti!
Fark ettiniz mi, Türkiye'nin ödemeler dengesi hiç bu kadar bozulmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de ihracata hiç bu kadar büyük darbe vurulmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de boşanmalar hiç bu kadar artmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de zina hiç bu kadar serbest olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de başörtüsü hiç bu kadar sorun olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de Türk ve Kürt birbirine hiç bu kadar uzak olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye Orta Asya Türk Devletlerine hiç bu kadar soğuk olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de bölücü vatan hainleri hiç bu kadar ağırlanmamıştı!
Fark ettiniz mi, KKTC Türkiye'ye hiç bu kadar zıt politika izlememişti!
Fark ettiniz mi, Kuzey Irak'ta kırmızı çizgilerimiz hiç bu kadar morarmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türk askerinin başına hiç bu günkü gibi çuval geçirilmemişti!
Fark ettiniz mi, PKK büyük şehirlerde hiç bu kadar rahat hareket edememişti!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de yazara, çizere hiç bu kadar baskı yapılmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de akaryakıt hiç bu kadar pahalı olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de tohum ve gübre hiç bu kadar pahalı olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de hububat fiyatları hiç bu kadar gerilememişti!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de bölücüler hiç bu kadar şımarmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de eğitimli insanlar hiç bu kadar işsiz ve çaresiz kalmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de çıplaklık hiç bu kadar yaygınlaşmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de birileri sünnet yaptırarak hiç bu kadar zengin olmamıştı!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de hiç bu kadar düğünle giden asker, tabutla dönmemişti!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de patrikhane hiç bu kadar başına buyruk olmamıştı!
Yazıklar olsun!
Yazıklar olsun!
Yazıklar olsun!
Fark ettiniz mi, Türkiye'de insanlar hiç bu kadar yüzsüz olmamıştı!
