BAHARİ GÖZLERİN VE SERZENİŞLERİM

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

coffiner

Aktif Üye
Katılım
2 Ara 2005
Mesajlar
270
Tepkime puanı
0
Yaş
1020
Seni beklerken mi geldin, seni yok sayarken mi girdin hayatıma?Tahlillerim yetersiz.Varlığının farkına vardığımda yaptığım ilk eylemdi; o yeşil gözlerine bakmak.O kadar anlamlı bakışlar bıraktın ki gözlerime bir tanem...İzahsız!Oysa ki ben; önce insanların gözlerinden sürgün olmuştum, sonra da kentten.Sürgün bitti mi, yoksa ben mi kaçamak yaptım bilmiyorum.Ne zaman kederlensem, efkarlansam, hüzün dağ gibi konsa omuzlarıma; o Bahari Gözlerin’in hayali bütün ihtişamıyla dikiliyor önüme.Görmezden gelmeye çalışarak bakışlarımı kaydırıyorum....Heyhat!Gözlerinin harından nereye sığınabilirim ki Ey Sevgili....Ne yana dönsem, o tarafta beni bekler vaziyette buluyorum gözlerini ve el ele tutuşuyor birden ikimizin gözleri...

Daha bilmediğin çok şey var Cennet Çiçeğim; gözlerin hakkında. Ve yine bilmediğin bir tek şey var; gözlerim hakkında. Sen sevdalandığının gözlerine gözlerini demirleyerek uykuya varmanın tadını bilir misin? Gözlerinin hayali bile beni kahretmeye yetiyor biliyor musun?Bir tek bakışın, bütün dünyamı alt üst edecek kadar büyük ölçekli depremlere neden olur.Bir imalı göz dokunduruşun gözlerime,beni hayata diş bilemeye sevk eder.Derin bir ormandır o yeşil gözlerin.El değmemiş güzellikleri barındırır en kuytu köşelerinde.Kutlu bir ağız (SAV): “İnsanları dinlendiren şeylerden bahsederken yeşile bakmayı da zikrediyor ya...” Ey Endam-ı Aşkım...Hani diyorum ki: şu yıllardır çile kazanında kaynamaktan iyice silikleşmiş ruhumu , ürkek gözlerimi; senin o güzel yeşil gözlerine lehimleyip de dinlendirsem ne çıkar?Şu Bahari Gözlerinin derinliklerini resimlemem için ifşa eder misin kendini bana?Bakışlarının güzelliğinde erimem için izhar eder misin kalbini kalbime?Yoksa gözlerin için çöllere düşüp de inleyeyim mi?Yüreğinin ateşi mi kavuracak benliği mi,yoksa hasretinin harı mı?Bak işte aynı film başladı yine: Gözlerinin hayali duruyor gözlerimin önünde.Sen bir kez bakıyorsun, ben bin kez eriyorum.Ne var bu güzel gözlerinin arkasındaki coğrafyada?Kimleri gömdün gözlerinin kabristanına?Hangi talihli ve seçilmiş için saklıyorsun, bakışlarında gezdirdiğin  evrenleri?Bu nasıl bir berraklık, bu nasıl bir duruluk böyle?Bir susamışlık okunuyor gözlerindeki kitaptan...En iyi okunansa bir iç sükunet ve inadına oynanan bir suskunluk piyesi.Niçin susturdun Bahari Gözlerini?Neden kaçıyorlar benden?Niçin kovalatıyorsun kendini bana hem de yakalayamayacağımı bile bile!Ne olur Endam-ı Cemil’im yakma beni gözlerindeki yanardağlarda!Bir bakışının ardındaki alemlerin perdesini bir kez aralamak için; hazırım ışık hızıyla bir baştan öbür başa yanıp kül olmaya...inan ban ne olursun!

Hem neden bu kadar derin, yoğun, sırlı ve aşk dolu bu yeşil gözlerin?Niçin hayatın kırbaçları altında inlerken; apansız bir şekilde gelip dikiliyor baş ucumda da birden zincirleniyor birbirine gözlerimiz?İşte unutuyorum o zaman yediğim sayısını ve kalbime atılan çentiklerin sızısını ve gözlerimle başlamamış ama gözlerimde yanmış olan diğer sevdaları...Bahari Gözlerinin cazibesi bir kez aklıma düşmeye görsün Sevgili!Işıksız ruhum yemyeşil bir vadiye dönüşüyor.Ellerimle uzandığım her yerden, gözlerinle boyanmış sükunet ve huzur damlıyor avuçlarıma.Ne düşündüm biliyor musun Nazar-ı  Cemil’im?Gözlerinin resmini asacağım göklere.Şu yazıları karalarken bile zaman tuvalinde; kaç kere gözlerindeki ormanda yolumu kaybettim, o yeşilliğinde, bahariliğinde eridim....sayamadım!Her nereye ulaşsa bakışlarım; hep senin gözlerindeki mühürleri görüyorum yaşadığım bütün saniyelere basılmış...

Bir an evvel gözlerindeki pınardan ruhumun susuzluğunu dindirmek ve sana ermek istiyorum. Hani diyorum (olmaz ya) : bakışlarının gölgesiyle avunmayı bir kenara bırakıp da hakikatine ersem bir kez.Bir ömür boyu beni yaşatan yegane mutluluk olurdu o Bahari Gözlerin.Hayata:bu bakışının verdiği enerji ve moralle kafa tutardım!kalabalıkların içinde, kaba adamların arasında gözlerinden gözlerime ışınlamış yaşardım da onurluca; kuytu köşelerde şöyle seslenirdim içindeki dehlizlere doğru:” Ne mutlu bana ki; gözlerinin harıyla yanıp kül olduğum bir Seçilmişim var.” 

İlk kez birini yüreğimin çölüne ve gözlerimin anaforuna çağırmak aklıma gelmiyor.Beni peşinden sürükleyen Cennet Sevgilisi’nin gözlerinde can vermek varken sessizce; bir de davetiye sunmak ne oluyor yıldızlara?Ne olur....ne olur....ne olur dön bir kez ve bak gözlerime.Niçin dokunmuyorsun gözlerime gözlerinle, hem de yüreğimde saçların uçuşurken?Hayalin kalbimde yatıp kalkıyor baksana....Bir tek gözlerin gizleniyor benden istiridyeler içinde...yapma ne olur!İlle de yakacaksan beni benzin denizinde beklet beni bir yıl.Sonra dağ başlarında çarmıha ger ve kimse gelmeden, hiç kimse de görmeden çak kibriti!Ama ne olur gözlerinle tutuşturma, yakma, kül eyleme beni.bakışlarındaki çöle salma beni, kalbinin ayazlarında bin yıl  tek ayak üstünde bekletme beni.Hiddetinin kutuplarında dondurtma beni.Şu gözlerinden ifşa olunan ateş var ya; yanardağların kalbindekinden daha da beter!Erimemek ne mümkün...Alevin karşısında çözünen buza dönüyorum gözlerinle temas eder etmez.Aaaah bu yeşil anlamın yok mu?Göklerden yıldız çaldırtıyor bana kalbine kandil kondurmam için.Ayak değmemiş kırlardan papatyalar toplatıyor saçlarına taç yapmam için.Sen!Dünyayı gözlerinde taşıyan Sevgili!Tutulmuşum sana, vurulmuşum,  yok olmuşum.Bir kez kalbim dağlarında sabahlasın izin ver de.Bir defa tenezzül et de bana, konaklayayım gözlerinde.Kaç yıl beklemişim bu Bahari Gözleri ... gözlerime bir dirhem uykuyu misafir etmeden! Tahammülsüzlüğüm dinsin diye yüreğimin duvarlarındaki bütün takvimleri yırttım attım. Hani olur ya; ruhun aç ve susuzken dönersin diye cennetten sofralar indirdim gönül bahçeme.Bir kez yanında karınca endamıyla yürüyene kulak kabartsan; dillerimin duyulmamış ezgiler eşliğinde sana okuduğu aşk şiirlerini ve sevda türkülerini duyarsın.Sadece dönüp bak bir gözlerime.ben hep kış olmayı bilirim. Sense baharsın,bana bahar nasıl olunur onu öğret.Sen her şeyinle bende müsemmasın!Sana kentin kirli aşklarının tortularından  tanzim edilmiş bir sevda heykeli dikersem eğer işte o zaman çekip gittiğine yanmam.Şu kalbinin dalgalarına savurduğum, kızıl ateş güllerini cennetteki bahçeden topladığıma neden inanmıyorsun anlamıyorum?Neden gözlerimde ağlayan Soylu Azize’yi kaldırmıyorsun yerden?Neden!De hadi bana ne olursun...Bu beni çıldırtıp da dağlara vurduran sükutun ne zaman nihayete erecek?Ne olursun seninle ilgili olarak kalbimde akan soru işaretlerinden müteşekkil seli durdur!Gönlümün en ince perdesinde devamlı kanayan şu yaraları bir bakışınla sarsan ne olur ha ne olur?Neyin eksilir; doktorların günlük olarak reçeteme yazdıkları tek ilaç olan gözlerinden bir yudum şifayı kendi isteğinle içirsen gözlerime?

Müzmin hastalığımın şifası gözlerinde, susuzluğumu dindirecek olan en tatlı pınarlar gözlerinde, yürek üşümekliğimi giderecek ve beni kıyamete kadar hep sıcak tutacak ateş gözlerinde...Yana yana kül olmuşum da külümü dağlardan savuracak olan en şedit rüzgarlar gözlerine. Yıkılmışım tepeden tırnağa beni baştan başa ışık hızıyla imar edecek sihir gözlerinde, yazdığım şiirin başlığı da teması da hep gözlerinde.Sen ne sanıyorsun ki Sevgili?...Ben hayatın kenarında köşesinde değil, senin gözlerinin tam ortasında, içinde ve en can alıcı noktasında yaşıyorum....Sevgili bir bilsen bendeki alemleri... 

İşte vasiyetimdir tüm insanlığa: “Ey bir kez gözlerinin harıyla doya doya ısınamadığım Sevgili...Ölünce beni senin gözlerine gömsünler...Ya da seni unutmak için yardım et bana:
Öldür beni!
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst