ANNE ile ilgili hikayeler

gevramin

Aktif Üye
Katılım
17 Ağu 2006
Mesajlar
999
Tepkime puanı
0
Yaş
38
                                            ANNE

      Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir bebek varmış.Birgün Tanrı ya sormuş:
    -Tanrım beni yarın dünyaya göndereceğini söylediler,fakat ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki orada nasıl yaşayacağım?
    -Tüm meleklerin arasından senin için bir tanesini seçtim.O seni bekliyor olacak ve seni koruyacak.Meleğin sana hergün şarkı söyleyecek ve gülümseyecek böylece sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın.
    -Pekiii....İnsanlar ben bişey söylediklerinde dillerini bilmeden söylenenleri nasıl anlayacağım?
    -Meleğin sana dünyede duyabileceğin en güzel ve en tatlı sözcükleri söyleyecek sana konuşmayı dikketle ve sevgiyle öğretecek.
    -Peki Tanrım ben seninle konuşmak istediğimde ne yapacağım?
    -Meleğin sana ellerini açarak bana dua etmeyide öğretecek.
    -Dünyada kötü adamlar olduğunu duydum,beni kim koruyacak.
    -Meleğin seni kendi hayatı pahasına dahi olsa daima koruyacak.
    -Fakat ben seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm.
    -Meleğin sana sürekli benden söz edecek ve bana gelmenin yollarını sana öğretecek.
    O sırada Cennette bir sessizlik olur ve dünyanın seslere cennete kadar ulaşır.
      Bebek gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar:
    -Tanrım eğer şimdi gitmek üzereysem lütfen çabuk söyle,benim meleğimin adı ne?
    -Meleğinin adının önemi yok yavrum,sen onu ANNE diye çağıracaksın.....
 

AYŞE21

Aktif Üye
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
898
Tepkime puanı
0
Yaş
39
Anneme...

--------------------------------------------------------------------------------

Edebiyat parçalamadım..Şimdi dinlerken Candan'dan anem annem şarkısını..Ellerim dolşamaya başladı..Seni özledim annem...



Yağmurlar başladı İstanbul’da yine..
Yine başladı üşümeye ellerim..
Yine sırılsıklam olmuş ruhum..Yine özlemin dağlardan büyük geliyor bedenime…
Üşüyen ellerimi ellerinden çıkan eldivenlerle örtüyorum bu sabah..
Bu sabah üzerime atıyorum kokunu duyduğum şalı yine her zamanki gibi..
Yanında ısınamayıp kokunla idare ediyorum ya…
Hani göz yaşlarım yağmura karışıyor ya her sabah ve her akşam yastığımda son buluyor ya ömürleri..
Dayanamıyorum artık annem..
Yüreğimde özlemin dinmiyor bilemezsin..
Kokunu arıyorum,sarılmanı özlüyorum..
Kızım kahvaltı yapıyoruz diyip kaldırmanı..
Öpmeni ,koklamanı..
Elimde değil ağlıyorum…

İyi olmamı istediğini biliyorum,gülmemi hep ama yapamıyorum..
Bir sabahta Leyla’nın o şarkılar söyleyen güzel sesiyle değil de,senin öpücüklerinle açmak istiyorum gözlerimi..
Bir kez de babamla kavga ederek, kalkmamak için..
Kahvaltıdan sonra ablamı zorla içeri sürüklemek istiyorum mesela,gizli gizli çekmek sigarayı içime…
Burada içesim bile gelmiyor sen yakalamayacaksın diye inan..
İnan çıkasım gelmiyor senden izin almadıkça dışarı…

İçim yanıyor yine annem ve yağmurlar dindirmiyor yangınımı…
Seni özledim elimde değil..
Gelmek istesem de gelemiyorum , bir türlü her şeyi bırakıp çık git diyemiyorum beynime..

Seni özledim annem,
Ben gelemiyorum..
Sen gel..
Sen gel de al beni…
 

AYŞE21

Aktif Üye
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
898
Tepkime puanı
0
Yaş
39
ANNECİĞİM

Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!

Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!

Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim!...
NECİP FAZIL KISAKÜREK
 

AYŞE21

Aktif Üye
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
898
Tepkime puanı
0
Yaş
39
Yeni Bir Dünya

Anne rahmine düşen ikiz kardeşler önceleri her şeyden habersizmiş. Haftalar birbirini izledikçe onlar da gelişmişler. Elleri, ayakları, iç organları oluşmaya başlamış. Bu arada, etraflarında olup biteni fark etmeye başlamışlar. Bulundukları rahat, güvenli yeri tanıdıkça mutlulukları artmış. Birbirlerine hep aynı şeyi söylüyorlarmış:

'Anne rahmine düşmemiz, burada yaşamamız ne harika değil mi? Hayat ne güzel şey be kardeşim!'

Büyüdükçe, içinde yaşadıkları dünyayı keşfe koyulmuşlar. Öyle ya, hayatın kaynağı neymiş? İşte bunu araştırırken, karşılarına anneleriyle onları birbirine bağlayan kordon çıkmış. Bu kordon sayesinde, hiçbir zahmet çekmeden, güven içinde beslenip büyütüldüklerini tesbit etmişler. 'Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla ihtiyacımız olan her şeyi gönderiyor.'

Artık aylar birbiri ardınca geçiyor, ikizler hızla büyüyor, diğer bir deyişle 'yolun sonu'na yaklaşıyorlarmış. Bu değişiklikleri hayretle gözlemlerken, bir gün gelip bu güzelim dünyayı terk edeceklerinin işaretlerini almaya başlamışlar.

Dokuzuncu aya yaklaştıklarında, bu işaretleri daha kuvvetli hissetmeye başlamışlar. Durumdan telaşlanan ikizlerden birisi diğerine sormuş:

'Neler oluyor? Bütün bunların anlamı nedir'

Öteki daha sakin ve aklı başındaymış. Üstelik, bulundukları bu dünya çoğu zaman ona yetmiyor; duyguları daha geniş bir âlemi arzuluyormuş. O cevap vermiş:

'Bütün bunlar, bu dünyada daha fazla kalamayacağız anl***** geliyor.' Ve eklemiş: 'Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz.'

'Ama ben gitmek istemiyorum' diye haykırmış kardeşi. 'Hep burada kalmak istiyorum.'

'Elimizden gelen bir şey yok. Hem, belki doğumdan sonra hayat vardır.'

'Bize hayat sağlayan kordon kesildikten sonra bu nasıl mümkün olabilir ki?' diye cevaplamış öteki. 'Bize hayat veren kordon kesilirse nasıl hayatta kalabiliriz, söyler misin bana? Hem, bak bizden önce başkaları da buraya gelmiş ve sonra da gitmişler. Hiçbirisi geri gelmemiş ki bize doğumdan sonra hayat olduğunu söylesin. Hayır, bu her şeyin sonu olacak.'

Bütün bunları söyledikten sonra eklemiş:

'Hem, belki de anne diye birşey de yok!'

'Olmak zorunda' diye itiraz etmiş kardeşi. 'Buraya başka türlü nasıl gelmiş olabiliriz, nasıl hayatta kalabiliriz ki?'

'Sen hiç anneni gördün mü?' diye üstelemiş öteki. 'O belki de sadece zihinlerimizde var. Bir annemiz olduğu düşüncesi bizi rahatlattığı için onu belki de biz uydurduk.'

Böylece, anne rahmindeki son günleri derin sorgulamalar ve tartışmalarla geçmiş.

Sonunda doğum anı gelmiş çatmış. İkizler dünyalarını terk ettiklerinde gözlerini başka bir dünyaya açmışlar ve sevinçten ağlamaya başlamışlar.

Çünkü gördükleri manzara hayallerinin bile ötesindeymiş.

 

AYŞE21

Aktif Üye
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
898
Tepkime puanı
0
Yaş
39
ŞEHİRLERİ TERKEDİYORUM / ANNE

Şehirler daralıyor
Ve ben
Şehirleri terkediyorum / Anne

Gökyüzü bile dar
Gökyüzü bile gökyüzü gibi değil artık
Şehirlerde

Kıvrıldığım bir köşe başında
Ense köküme inen bir darbeyle uyanıyor
Ve şehri terkediyorum / Anne

Kavgaların ve kaygıların hüküm sürdüğü
Sevgilerin ve sevdaların
Candan ayrı düştüğü bu şehirde
Sığınacak bir tek kucak bulamıyorum

Ve şehri
Ve karanlığı
Ve hırçınlığı
Ve kahpeliği
Ve kirliliği
Ve hissizliği
Ve
Terkediyorum şehirle birlikte
Şehirdekileri de

Duyuyor musun Anne?
Anne duyuyor musun?
Yorgun bedenimden çıkan
Bu yorgun sesi...

Tanıyor musun anne?
Anne tanıyor musun?
Beni
Ve bendekileri harabeye çeviren
Bu sesi

Bu sesi
Ve yorgunluğumun kaynağı olan bu şehri
Terkediyorum / Anne

Ve birlikte götürüyorum
Bu şehri terketmesi gereken her şeyi

Dostluğu
Komşuluğu
Kardeşliği
Arkadaşlığı

Ve sırdaşlığı
Ve yoldaşlığı
Hasılı
Sevgiyi ve insanlığı

Ellerimde sevda kırıntıları,
Bir mahşer yerinden geçiyorum
Dağıtacak tek insan bile bulamıyor
Bulutsu sevdalara vurgun gözlerim

Şehrin unutturduklarını
Yalnızlık hatırlatıyor bana
Ve hatırladıklarımı tekrar unutmamak için
Yalnızlığı seçiyor
Şehri terkediyorum / Anne

Feryadı mı duyuyor musun?
Duyuyor musun ahımı / Anne
Çökük omuzlarım
Yıkık kalbimle
Kaybedilmiş kavgaların sızısıyla dolu yüreğimle
Şehri terkediyorum

Sana yönelişimi
Sana yalvarışımı
Duyuyor musun ? / Anne


Arkama bakmadan terkettiklerimden
Aklımda bir şey kalmasın diye
Hızla terkediyorum şehri
Ve onun altedici gürültüsünü

Ve yankısı yüreğine çarpsın diye
Bir sayhayla bağırıyorum:
Anne
Anne
Anne
"No`` lur bana sessizlik al! "
 

gevramin

Aktif Üye
Katılım
17 Ağu 2006
Mesajlar
999
Tepkime puanı
0
Yaş
38
ayşe21 katılımların için teşekkürler çok güzel yaaa.
 

AYŞE21

Aktif Üye
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
898
Tepkime puanı
0
Yaş
39
İçim yanıyor yine annem ve yağmurlar dindirmiyor yangınımı…
Seni özledim elimde değil..
Gelmek istesem de gelemiyorum , bir türlü her şeyi bırakıp çık git diyemiyorum beynime..

Seni özledim annem,
Ben gelemiyorum..
Sen gel..
Sen gel de al beni…
 

coffiner

Aktif Üye
Katılım
2 Ara 2005
Mesajlar
270
Tepkime puanı
0
Yaş
1020
Paylasımlarınız için sağolun arkadaslarrr. Elinize, yureğinize sağlık...  :eek::)


Anneye dua

Sevgili Tanrım,
Artık genç değilim ve arkadaşlarımın anneleri tek tek ölmeye başladı.
Arkadaşlarım annelerinin değerini anladıklarında,
bunu onlara söyleyemeyecek kadar geç kaldıklarını dile getiriyorlar.

Benim hala hayatta olan kusursuz bir annem var.
Onun değerini her geçen gün daha iyi anlıyorum.
Annem değil, ben değişiyorum. Yaşım ilerledikçe,
onun ne kadar olağanüstü bir insan olduğunu daha iyi anlıyorum.
Bu sözleri annemin kendisine söyleyemiyorum ne yazık,
oysa duygularımı kaleme almak ne kolay.

Bir evlat kendisine yaşam veren annesine nasıl teşekkür edebilir?
Bir çocuk büyütürken gösterdiği sevgiye, sabıra ve onca çabaya?
Bebekken arkasından koştuğu, asabi bir ergeni anladığı,
her şeyi bildiğine inanan üniversite öğrencisini hoşgördüğü için
şükranlarını nasıl dile getirebilir?

Kızının, annesinin ne kadar akıllı bir insan olduğunu anladığı günü
sabırla beklediği için nasıl minnet duyabilir?

Anne olmuş bir evlat,
hala kendisine annelik yapan bir insana nasıl teşekkür edebilir?

Her zaman öğüt vermeye hazır olduğu halde,
istendiğinde ya da gerektiğinde sessiz kalmayı başardığı için.
Binlerce kez söyleyebileceği durumlarla karşılaşmasına karşın;
"Ben sana dememiş miydim?" demediği için.
Kendisi olduğu için.
Sevgi dolu, düşünceli, sabırlı ve
bağışlamayı bilen kendisi olduğu için,
nasıl teşekkür edebilir?

Tanrım, senden onu hakettiğince kutsamanı istemekten
başka bir şey gelmiyor elimden.

…ve onun bana örnek olmasında,
bana yardımcı olmana şükretmekten başka.

Kendi çocuklarımın gözünde,
annemin benim gözümde olduğu kadar iyi bir anne olabilmek için
sana dua ediyorum, Tanrım.

Bir kız evlat




 

coffiner

Aktif Üye
Katılım
2 Ara 2005
Mesajlar
270
Tepkime puanı
0
Yaş
1020
Hepsi Ödenmiştir

Küçük oğlu annesine geldi ve ona kağıdı uzattı.
Annesi ellerini önlüğüne kuruladıktan sonra kağıdı okumaya başladı;

Çimleri biçtiğim için 5 ytl
Odamı temizlediğim için 1 ytl
Alışverişe gittiğim için 50 ykr
Küçük kardeşime baktığım için 25 ykr
Çöpü attığım için 1 ytl
İyi bir karne getirdiğim için 5 ytl
Bahçeyi temizlediğim için 2 ytl


Toplam borç 14 ytl, 75 ykr

Anne, umutla kendisine bakan oğulun elinden kağıdı aldı
ve kağıdın arka yüzüne şunları yazdı;

Seni 9 ay karnımda taşıdım BEDAVA
Hasta olduğunda başında bekledim, elimden geleni yaptım,
senin için dua ettim BEDAVA
Yıllar boyu değişik nedenlerle senin için gözyaşı döktüm BEDAVA
Senin için geceler kaygı duyup, uykusuz kaldım BEDAVA
Oyuncaklarını topladım, yemeğini hazırladım
giysilerini yıkadım, ütüledim BEDAVA YAVRUM

ve bunların hepsini topladığın zaman
gerçek sevginin bedelinin olmadığını görürsün,
bedavadır çünkü...

Oğul annenin yazdıklarını okuyunca gözleri doldu.

Annesine baktı, "Anneciğim seni seviyorum" dedi
ve kalemi alarak bu kağıda
"HEPSİ ÖDENMİŞTİR" yazdı
 

coffiner

Aktif Üye
Katılım
2 Ara 2005
Mesajlar
270
Tepkime puanı
0
Yaş
1020
TANRI en güvndiği meleği çağırıp, hazırladığı anne modeli hakkında onun
fikrini sormuş.

Melek gördüğünü beğenmemiş.

Çok çalıştınız yüce efendimiz, artık ne yaptığınızı bilemez hale geldiniz.
Şuna bakın! Bütün hastalıkları iyileştiren özel bir öpücük ve yemek
pişirmek, çamaşır yıkamak, ütü yapmak, okşamak,tutmak, temizlemek için altı
çift el yapmışsınız. Bu iş yürümez!

Sorun ellerde değil.” Diyekarşılık vermiş Tanrı, aslında üç çift göz
koymalıydım: Kapalı kapılar ardında da olsa çocuğunu görmesi ve onu açık
pencerelerden koruması için bir çift göz; ona iyi terbiye verebilmesi için
ciddi ciddi bakan, ödün vermez bir başka çift göz ve ne kadar işi olursa
olsun, bitmez tükenmez sevgisini ve şefkatini sürekli olarak
yansıtabileceği
üçüncü bir çift göz!

Melek biraz daha dikkatle incelemiş, anne modelini. Peki bu ne böyle?”

kendi kendini iyileştirme önlemi. Çünkü onun hastalanmaya vakti olmayacak,
kocasıyla, çocuklarıyla, eviyle uğraşması gerekecek.

Bence siz biraz dinlenseniz iyi olacak”, demiş melek. Dinlenip,
sakinleşip iki kolu iki gözü olan standart bir model üzerine çalışsanız çok
daha iyi olacak.

” Tanrı, meleğe hak vermiş, biraz dinlendikten sonra , anneyi normal bir
kadın haline getirmiş. Ama meleğe şöyle demeden de edememiş:

”Onun içini çok büyük bir azimle doldurmalıyım. Bu azim, öylesine büyük
olmalı ki, altı kolu, üç çift gözü ve kendi kendini iyileştirme sistemi
varmış gibi davranmalı. Yoksa görevlerini yerine getiremez, yükün altından
kalkamaz.

Melek modeli incelemiş. Bu kez Tanrı'nın başardığına kanaat getirmiş. Ama
birden bir sızıntı fark etmiş: Galiba siz, bu modelin içine yine çok fazla
şey doldurdunuz. Kadının içi boşalıyor.

Hayır boşalmıyor. Bunun adı gözyaşı.”

Ne işe yarar?”

Sevincini, hüznünü, düş kırıklığını, acısını, gururunu, mutluluğunu,
coşkusunu ifade etmeye yarar.”

Siz büyük bir mucitsiniz!” diye heyecanla bağırmış melek, modelin tek
eksiği buydu, şimdi tamamlanmış oldu.”

Tanrı buruk bir sesle yanıt vermiş: Onu ben koymadım. Parçaları
birleştirdiğim zaman, gözyaşı kendiliğinden ortaya çıktı.”
 

AYŞE21

Aktif Üye
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
898
Tepkime puanı
0
Yaş
39
Nuray;4.sınıf öğrencisiydi.Derslerine severek çalışır,okula büyük bir istekle giderdi.Okul çıkışı doğru eve giderdi çünkü okulda annesini özlerdi.Annesine çok değer verir onu çok severdi.
      4.sınıfın ilk dönemi bitmiş,tatile girilmişti.Nuray;taktir aldığı için ailesi onu İstanbula tatile göndermişlerdi.Ancak o birtürlü mutlu olamıyordu.Çünkü annesini özlemişti.Hemen geri dönmek istiyordu.Annesiyle telefonda konuşurken dayanamayıp ağlamaya başladı ve annesine onu çok özlediğini ve geri dönmek istediğini söyledi.Kızının üzülmesine dayanamayan annesi geri dönmesini söyleyince çok sevindi Nuray çünkü annesine kavuşacaktı.Hemen toparlanmaya başlamıştı ki telefon yeniden çaldı.Arayan Nuray’ın babasıydı.Nuray’ın dönmemesini çünkü annesin oraya geleceğini söylüyordu.Bunu duyunca daha da sevindi Nuray çünkü böylelikle hem güzel bir tatil yapacak hemde annesi yanında olacaktı.
      Tatil çok güzel ve eğlenceli geçiyordu.Nuray çok eğleniyor ve yeni yerler keşfediyordu.Oldukça mutluydu.Fakat bu mutluluğu fazla uzun sürmedi.Birgün annesinin başı dönmeye başladı ve düşüp bayıldı.Herkes annesini iyi olduğunu,sadece bayıldığını anlatmaya çalışıyordu ama Nuray dinlemiyordu onları.Annesi yeniden gözlerini açana kadar hep ağladı.Annesi gözlerini açtığında ise sevinçle onu küçük kollarının arasına aldı.
      O günden sonra annesi sık sık bayılır olmuştu.Bu bayılmaların sebebini merak eden halası ve annesi hastahaneye gitmişlerdi.Doktordan geldikten sonra sebenin kansızlık oldunu söylemişlerdi Nuray’a.
      Eve dönüş vakti gelmişti.Geçirdiği güzel günler için halasına ve kuzenine teşekkür edip dönüş yolunu tutmuştular.Artık evindeydi Nuray.Evini,arkadaşlarını,babasını özlemişti.Eviyle ve babasıyla hasret giderip hemen arkadaşlarının yanına koştu.Onlara tatilde gördüğü yerleri ve öğrendiklerini anlattı,arkadaşları da o yokken neler olup bittiğini.Ama onların anlattıkları hep aynıydı.
        Eve dönmeleri annesinin bayılmalarını değiştirmemişti,aksine annesi daha sık bayılır olmuştu.Zaman geçtikçe annesi zayıflamaya başlamıştı,yemek yiyemiyor ve yataktan kalkamıyordu artık annesi.Annesi yataklara düşmüş,evin bütün sorumluluğu Nuray’a kalmıştı.
        Gün geçtikçe annesi daha da kötüye gidiyor,bu durumda en çok Nuray’ı üzüyor ve yine en çok onu etkiliyordu.Hem okula gidiyor,hem annesine bakıyor,hemde evin bütün işlerini tek başına yapıyordu.Annesine büyük bir sevgi ve şevkatle bakıyor,bütün isteklerini yerine getirmeye çalışıyordu.Çok yoruluyordu ama annesinin sıcak bir gülümseyişi ,tatlı bir öpüşü bütün yorgunluğunu alıyordu.Okuldan doğru eve geliyor,yemeği,temizliği yapıyor annesinin karnını doyuruyor ve derslerine çalışıyordu.Arkadaşları onu oyun oynamaya çağırdğında içinden hep gitmek geliyor ama sorumluluklarını bildiği için hiç gitmiyordu.
      Annesinin yakında onu bırakıp gideceğini anlıyordu artık.Ama bunu kendine bile söylemeye,aklına bile getirmeye korkuyordu.Annesi olmadan ne yapar,nasıl yaşardı.Kime sarılıp annem diye öperdi,sonra annesinde duyduğu o kokuyu kimde duyardı?
      Ancak çok geçmeden annesin ölümüne saatler kaldığını anladı.Halası ve yengesi ondan kefenlik isteyince kendisini tutamadı ve bağırmaya başladı;”siz  ne sanıyorsunuz,annem ölmeyecek benim.O hep benimle olacak.Siz girin o kefenliğe,annem girmeyecek”.
        Ağlayarak kaçtı evden,oysa söylediklerine kendisi de inanmıyordu.Akşam olunaca babası halasında kalmasını söyledi.O kadar yorgun ve üzgündü ki itiraz edemedi.Halasına gitti,yatağa girdi ama gözüne uyku girmiyordu,annesini düşünüyordu.Sabaha karşı içinin geçtiği sırada babasının telefon konuşmasıyla uyandı.O an gözleri yaşlarla doldu.Artık annesi yanlarında değildi,anladı bunu.Hemen babasının yanına koştu.Babası onu teselli etmeye çalışıyordu ama nafile,dinlemiyordu babasını.Eve koştu ve annesinin yattığı odaya girdi ama annesi yoktu.Yan odaya geçti ve o an donup kaldı;yerde,üzerine beyaz bir çarşaf örtülmüş ve karnının üzerinde bir makas.Hemen koştu başucuna ;çarşafı araladı,sonra tamamen açtı.Evet orda yatan annesiydi.Gözleri karardı,karnında bir boşluk hissetti ve uyandığında kendini halasının kolları arasında buldu.Ağlıyor,ağlıyor,ağlıyordu.Kimseye tek kelime etmeden annesinin –gözleri açık-yüzüne bakıyordu.Sonra oradan alıp yıkamaya götürdüler annesini.Nuray’da onlarla beraber gitti.Annesinin kapanmak bilmeyen gözlerine kenetlenmiş gözleri ve aklında annesinin sözleri-ölürsem gözlerim senin için açık gidecek-öylece oturuyordu.Yıkadılar annesini ve kefene sarıp tabutla götürdüler çok uzaklara.O an Nuray anladı gidenin sadece annesinin bedeni olduğunu,ruhu ise biryerlerden onu izliyordu.
      Günler,haftalar hatta yıllar geçti.Nuray azalmak bilmeyen özlemle hala annesine kavuşmanın hayaliyle yaşıyor.Annesinin kokusunu çok özlüyor.Her gece annesinin başörtüsünü koklayıp,resmiyle dertleşiyor...

elinizdeyken değerini bilin annenizin...
 

gevramin

Aktif Üye
Katılım
17 Ağu 2006
Mesajlar
999
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Gerçekten çok etkilendim...Teşekkür eidyorum Ayşe emeğine sağlık....
(anneciğim seni çok seviyoruummmmm.)birden içimden seslenmek geldi.
 

AYŞE21

Aktif Üye
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
898
Tepkime puanı
0
Yaş
39
gevramin' Alıntı:
Gerçekten çok etkilendim...Teşekkür eidyorum Ayşe emeğine sağlık....
(anneciğim seni çok seviyoruummmmm.)birden içimden seslenmek geldi.

teşekkürler arkadaşım çok sagol..
 
Üst