Erkeğin Hanımına Karşı olan Vazifeleri ve Mesuliyetleri Nasıl Olmalıdır?

Kalpsiz

Multi Aktif Üye
Katılım
1 Ara 2005
Mesajlar
6,135
Tepkime puanı
0
Yaş
36
Erkeğin Hanımına Karşı olan Vazifeleri ve Mesuliyetleri Nasıl Olmalıdır?

evlilik_copy.jpg


Hamd Alemlerin Rab'bı olan Allah'a, salat ve salam Onun Rasulüne, aline, ashabına ve kıyamet gününe kadar O'na ihsanla tabi olanların üzerlerine olsun. -Amin-
"Sizin kadınlarınız üzerenizde elbette hakkınız vardır ve kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır." (Tirmizi, 1083, 3012)
Bundan önceki yazımızda kadının eşine karşı olan görevlerini görmüştük. Bu yazımızda erkeğin hanıma olan sorumlulukları ve görevleri üzerinde duracağız inşAllah. Hadistede görüldüğü üzere erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi kadınında erkek üzerinde hakları vardır. Yani evlilik sadece kadının itaat etmesinden ibaret değildir..
Erkeğin görevleri hususunda genelde bilinen iki şey vardır. Bunlar: Evinin rızkını temin etmek, Hanımının zaruri ihtiyaçlarını karşılamaktır. Oysa erkeğin görevleri sadece bunlarla sınırlı değildir. Elbette bunlar yapılması zaruri olan yapılmadığı taktirde günaha girilebilecek hususlardır. Yanlız evliliği ayakta tutacak, güzel devam etmesini sağlıyacak görevler vardır ve bunlar genelde erkek tarafından pek kabul edilmek istenilmeyen veya gereksiz gözüyle bakılan görevlerdir. Aslına bakılacak olursa, bu görevleri çoğu erkek bilmez dahi.
Bunların birkaçını sıralayacak olursak;
-Hanımına karşı iyi muamelede bulunması,
-Onun için temiz, güzel giyinip kokular sürünmesi,
-Zamanın bir kısmını onunla geçirip, ilgilenmesi,
-Onu İslam'i Kültürü ile en güzel şekilde eğitmesi,
-Hanımının kendisine itaat etmesinin farz olduğunu bildiği halde, onun yapamıyacağı veya istemediği şeyleri zorla yaptırmaması,
-Anlayışlı ve güler yüzlü olmasıdır (vs)
Erkek evin emiri ve yöneticisidir. Eve çıkan girenden haberdardır. Ailesini gözetler, korur ve ancak onun izni dogrultusunda hareket edilir. Emir sahibi erkek oldugu için evliliğin büyük sorumlulukları onun omuzlarındadır. Çünkü o evin yöneticisidir. Bir diğer deyişle evde sözü geçendir. Bu durumda ona büyük iş düşmektedir. Emir sahibi olduğu için ailesini İslam'a göre eğitip bu istikamette yetiştirebilme gücüne sahiptir.
Bilindiği gibi erkek ve kadın arasındaki tek fark kadının duygusal, zayıf olması, erkeğinde dayanıklı ve güçlü olmasıdır. bunun dışında yaratılış gereği aralarında bir farklılık yoktur. Allah cc. erkeği kadının emiri olarak seçmiştir ve kadının da emirine itaat etmesini farz kılmıştır. İşte kadın ve erkek Allah'ın bu nizamına bağlandıkları sürece aile kurumunun yıkılması imkansız olur. Yıkılmasının en büyük sebeblerinden biri kadının emirine itaat etmemesi oldugu gibi aynı zamanda erkeğinde kadının doğasını (yaratılışını), yapısını anlamaması ve erkeğin yaratılışından farklı oldugunun bilincinde olmamasıdır.
Allah cc., Rasulü aracılığıyla kadınların nasıl varlıklar olduğunu tafsilatlı bir şekilde açıklamıştır ki, erkek bunları ögrensin ve hanımına karşı davranışlarda dikkatli olsun.. Bakın Allah Rasulü kadınları doğasını nasıl anlatıyor:
Ebu Hurayra r.a.'dan rivayetle Allah'ın Rasulu şöyle buyuruyor:
"Kadınlara iyi davranmızı tavsiye ediyorum; vasiyetimi tutunuz! Zira kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiklerinin en eğri olanı en üstte olandır. Eğer o eğriliği tamamen yok etmek istersen onu kırarsın. Eğer olduğu gibi bırakırsan bu kez de tamamen eğri kalır. Öyle ise bu durumda kadınlara sürekli iyi tavsiyelerde bulunun." (Buhari 3084, Müslim 2671)
"Şüphesiz kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Hep seni hoşnut edecek şekilde davranamaz. Eğer ondan faydalanmak istersen bu haliyle faydalanabilirsin. Şayet doğrultayım dersen kırarsın. Kadının kırılması da boşanmasıdır." (Müslim, Rada' 59)
Bu ve bunlara benzer bir çok hadiste kadının yaratılışı açıklanmıştır. Kadın hamile olur, doğum sancısı çeker ve çocuğunu yetiştirir. Bu yüzden Allah cc. kadını çok duygusal ve merhametli yaratmıştır. Böylece hiç bıkmadan, usanmadan hamile kalabilsin ve herşeye rağmen çoçuklarını sabrla yetiştirebilsin. Kadınlar duygusal ve merhametli oldukları için herşeye çok çabuk kırılır ve üzülürler. Bir olay karşısında hemen duygularına kapılırlar ve çogu zaman aklı devreden çıkartıp duyguları ile haraket ederler. Bu yüzden erkek evlenmeden önce kadının nasıl bir varlık olduğunu iyi araştırmalı ki kale sağlam ayakta kalabilsin..
Allah'ın Rasulu "En hayrlınız aile fertlerine hayrlı olandır. Zira ben ehline karşı en hayrlı olanınızım." (Tirmizi, İbni Mace) diye buyurdu.
Nasıl ki insanlar hiç tanımadıkları birileriyle temasta bulunduklarında onlarla yakınlık kurmak ve güvenlerini kazanmak için tatlı dille ve güler yüzle yaklaşırlar, onları kırmamak ve kötü söz söylemek için çok dikkatli olurlar, aynı şekilde hanımlarına karşıda böyle olmalıdırlar. Onun yakınlığını ve güvenini kazanmak için bunu yapmak zorundadır. Hatta hanımına dışardaki insanlarla ilgilendiğinden daha çok ilgilenmelidir. Çünkü kadın erkeğin hayat arkadaşıdır. Ömür boyu onunla hayatını sürdürecek kişidir. Onu kaybettiği an bir daha kazanma imkanı olmıyabilir.
Öyle insanlar vardırki, dışarda herkese karşı hoşgörülü, sakin, yumusak ve naziktirler ama eve gelince bambaşka insan olurlar. Maskeleri düşer dünyanın en kaba, en asık suratlı ve en müsamahasız insanı olur çıkarlar. İşte bu hal ehline karşı hayrsız olmanın tipik örneğidir.
Allah (cc.) Nisa suresi 19, ayetinde :
??????????????? ??????????????
"Kadınlarla iyi geçinin" diye emretmiştir. İslam alimleri kadınlara iyi davrananların değerli kişiler, kötü davrananların ise adi kimseler olduğunu ortaya koymuşlardır ve erkeğin evinde çoçuk gibi fakat dışarıda erkek gibi davranması gerektiği husunda sağlam ölçü vermişlerdir.
Ebu Hureyre'den rivayet edilen bir Hadiste Allah'ın Rasulu şöyle buyuruyor:
"Bir kimse karısına kin beslemesin. Onun bir huyunu beğenmesse, bir başka huyunu beğenir." (Müslim, Rada' 61)
Hiç bir insan mükemmel olamaz. Mükemmellik yanlızca Allah cc'ye mahsustur. Ve insanlar kusurlu, hata yapabilen varlıklar olarak yaratılmıştır. Her insanın kusurları olabileceği gibi elbet kadınların da kusurları ve hataları olur. Evlenecek olan erkek dört dörtlük ve hatasız bir kadın arayışına çıkarsa öyle bir kadın bulamıyacağı gibi hayatı boyunca evlenemiyecektir. ‘Kusursuz dost arayan dostsuz kalır' atasözü yerinde bir tesbittir. Bu yüzden kadınların kusurlarını coğu zaman görmemezlikten gelinip Allah Rasulununde buyurduğu üzere onun iyi huylarının hatırlanması gerekli.
Örneğin:
-Eşim istediğim gibi becerikli değil ama evimi temiz tutar ve güzel yemek yapar
-Biraz hırçın ama namuslu ve iffetini koruyan kadındır.
-Veya çokta güzel bir kadın değil ama ben eve geldiğimle tatlı dili ve güler yüzüyle tüm yorgunluğumu giderir.. gibi iyi huylarını hatırlamalıdır.
Elbette ki kadında değişebilecek huylar varsa erkek en güzel uslubuyla onu değiştirmeye çalışmalıdır. Eğer söz konusu (yaratılış gereği) degiştirilemiyecek huylarsa, bunlar üzerinde durmamalıdır. Örneğin kadınların çabuk kırılmaları ve üzülmeleri yaratılış gereğidir. Erkek bunun üzerinde ne kadar uğraşsada kadındaki bu huyu degiştiremez. Bunun üzerinde fazla durmayıp bu hususda sabrlı olması gereklidir. Ve bu sabrın mükaafatını da Allah katında alacağını unutmamalıdır.
Allah Rasulu Veda Haccı'nda erkeklere şu öğütlerde bulundu:
"Ashabım! Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Vasiyyetimi tutunuz. Zira onlar sizin idarenize ve himayenize verilmişlerdir. Kesin olarak bildiğiniz bir ahlaksızlık yapmadıkları taktirde, onlar üzerinde zorbalık kurmaya hakkınız yoktur. Eğer ahlak dışı bir hareket yaparlarsa, onları yataklarında yanlız bırakın. Bir yerlerini incitmiyecek şekilde dövün. Şayet size itaat ederlerse, artık onlara zarar verecek bir şey yapmayın.." (Tirmizi, Rada' 11)
Genelde erkekler kadının bir hatasını veya kusurunu gördüklerinde şiddette başvururlar. Akıl almaz bir şekide döverler. Evet, Allah Rasulu şayet ahlaksızlık yaparlarsa, itaat etmezlerse onları dövün diyor. Yanlız dikkat edilmesi ve anlaşılması gereken çok önemli bir mesele vardır ki oda dayağın son yöntem olmasıdır. ve dayağın ölçüsünüde Allah Rasulu belirlemiştir.
Kadın, kocasına baş kaldırır itaat etmezse erkeğin yapacagı ilk iş ona nasihat ve öğüt vermesidir. Bunu yaparkende kızmadan, bağırmadan ve en güzel uslubla uyarmasıdır. Eğer kadın itaatsizliğe devam ederlerse ikinci yöntem/yol devreye geçer ki buda bir müddet yatağını terk etmesidir. Bununlada terbiye edilmezlerse işte o vakit üçünçü kademe olan dayak gelir. Dayağın ölçüsüde onların canını acıtmıyacak şekildedir. Ve asla yüze vurulmamasıdır ki ne olursa olsun yüze vurmak caiz degildir. Bunu hemen bir ayetle delillendirelim:
?????????? ??????????? ????? ?????????? ????? ??????? ??????? ?????????? ????? ?????? ??????? ?????????? ???? ????????????? ??????????????? ???????????? ??????? ??????????? ?????????? ???????????? ???????????? ?????????? ?????????? ?????????? ????? ??????
"Baş kaldırmalarından korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin. Vazgeçerlerse, kendilerini yataklarında yanlız bırakın. Yine yola gelmezlerse dövün. Eğer size itaat ederlerse, onların aleyhine başka bir yol aramayın" (Nisa 34)
Görüldüğü üzere Allah cc. kadınların ıslah edilmesi için hafiften ağıra dogru üç kademeli bir yol tavsiye etmiştir. Dayak son kademe oldugu halde günümüz erkeklerinin ilk başvurdukları yöntem olmuştur. Burda yanlışlık yaptıkları gibi dayağın ölçüsünüde kaçırmaktadırlar. Bırakın yüze vurmayı ellerine o an ne geçerse onunla büyük bir şiddet uygularlar. Oysaki Allah Rasulu hiç bir zaman hanımlarını dövmemiştir. Hatta bir defasında Hz. Aişe onu sinirlendirdiğinde:
‘Ya Aişa Vallahi eğer Allah'a bu konuda hesab vermiyecegimi bilsem şu elimdeki kürdanla döverdim seni' demişti. SubhanAllah. Bunda gerçekten büyük bir ders çıkartılmalı. Kadının bir kusuru görüldüğünde onu dövmek yiğitlik, erkeklik değildir!..
Yüze vurmanın caiz olmadığını belirtmiştir. Bunuda şu hadisle delillendirelim:
Muaviye İbni Hayde r.a Allah Rasulunun yanına gelerek: ‘Ya Rasulallah! Kadınlarımızın bizim üzerimizdeki hakkı nedir?' diye sorduğunda, Allah'ın Habibi şöyle buyurdu:
"Yediğiniz ölçüde yedirmek, giydiğiniz seviyede giydirmek, yüzlerine vurmamak, yaptıkları işin ve kendilerine çirkin olduğunu söylememek.." (Ebu Davud, Rada'41)
Ve yine Allah Rasulu: "Sizden biriniz karısını köleyi döver gibi dövmeye kalkışıyor. Belki de o akşam onunla aynı yatakta yatacaktır." (Buhari, Tirmizi)
Allah'ın Rasulu burda kadınları dövmekten men ederken aynı zamanda belkide aynı gece cinsel beraberliği olabileceği eşini nasıl dövebilir diye hayretini belirtmektedir.
Sahabi kadınlardan bazıları AllahRasulu'nun yanına gelerek kocalarının onları dövdüklerine dair şikayette bulundular. Bunun üzerine Allah Rasulu şöyle buyurdu:
"Birçok kadın Muhammed ailesine gelerek kocalarını şikayet ediyorlar. Kadınlarını döven o kimseler, sizin hayrlınız değildir." (Ebu Davud, İbni Mace)


Peki Hayırlı bir erkek evinde nasıl olmalıdır.?
Öncelikle eğitici bir koca olmalıdır. Hanımına İslam'ı öğretmek için tüm çabasını harcamalı ve bunun için ona zaman ayırmalıdır. Koca hanımını nasıl yetiştirirse, hanımıda onun çoçuklarını öyle yetiştirir. Duyduğu, okuduğu, yeni öğrendiği faydalı bilgileri hanımıyla paylaşmalı.
Hanımına duyduğu özlemi ve sevgiyi her zaman dile getirmelidir. ‘Ona herzaman sevgi sözcüklerinde bulunursam şımarır' diye düşünülmemeli. Kadın duygusal bir varlıktır sevgi sözcükleride duygularına hitap eder. Aynı zamanda aralarındaki soğukluğuda giderir. Hanımı için birşey yapmayı veya almayı düşündüğünde bunu yapamasada en azından düşündüğünü dile getirmelidir. Erkeğin düşündüğünü bilmesi dahi kadını mutlu eder.
Zaman zaman şakalar yapmalı, mizahi konulara yer vermelidir. Evin içinde samimi bir hava meydana getirmelidir. Allah'ın Rasulu Hz. Aişe ile koşu yarışları yapardı. Her defasında Hz. Aişe O'nu geçerdi. Fakat bir dönem kilo aldığı için Rasulullah onu geçmişti ve ‘bu, o yarışın rövanşıdır' diye saka yapmıştır. (Abu Davud, Cihad 61)
Arada bir hanımını dışarıya çıkarmalıdır. Eğer gidebilecekleri ailevi yerler yoksa dahi en azından kabristan ziyaretleri yapılabilir. Böylece hem hanımıyla zaman geçirmiş olur hemde hanımına ve kendisine ölümü hatırlatacak güzel bir davranışta bulunmuş olur.
Hanımını hayırlı yarışlara teşvik edebilir. Örneğin belirli bir tarihe kadar kitab okuma, ayet veya hadis ezberleme, Kuran'ı Kerimi hatim etme gibi..
Nasıl ki kadının, kocasına karşı süslenmesi gerekiyorsa , erkeğinde hanımına karşı süslenmesi gereklidir. Zira Rasulullah söyle buyuruyor:
"Elbisenizi yıkayınız. Saçınızı düzeltiniz. Dişlerinizi misvaklayınız. Tertemiz olmaya ve güzelleşmeye çalışınız. Zira israiloğulları böyle yapmadığı için kadınları zinaya düştüler."
İbni Abbas dedi ki; "Karım benim için süslendiği gibi ben de onun için süslenirim. Ondaki haklarımın tamamını almak istemiyorum ki o da bendeki haklarınını tamamıyla benden istemesin. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmuştur:
????????? ?????? ??????? ??????????? ?????????????? ????????????? ??????????? ???????? ???????? ??????? ???????
"Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları bulunduğu gibi kadınlarında erkekler üzerinde hakları vardır" (Bakara 228)
Kadın kocasını ihmal ettiği ve süsüne dikkat etmediği zaman erkeğin gözü dışarıya kayabilir. Yukarıda zikrettiğimiz hadisteki gibi bu kadın içinde geçerlidir. Eğer erkek hanımını ihmal eder, ilgi göstermezse karşısına hep taranmamış saç, dağanık sakalla çıkar, kokular sürünmezse bunu yazmakta zorluk geçiyorum ama kadının da gözü dışarıya kayabilir. Eşinden göremediği ilgiyi bir başka erkekte görürse zinaya düşmese dahi gönlü kayabilir. Erkekler hanımına süslenme hususuna pek önem vermezler. Oysaki bu o kadar önemli bir konudurki kadının boşanma istemesine veya en azından bunu düşünmesine dahi sebebiyet verebilir. Sahabe yaşamından bununla ilgili bir kıssa aktaralım:
Halife Hz. Ömer (r.a.)'in yanına üstü başı tozlu, dağınık saçlı bir adam girdi. Yanında karısıda vardı. Kadın Hz. Ömer'e hitaben:
-Ey Mü'minlerin Emiri! Beni bu adamdan kurtar dedi. Hz. Ömer kadının, kocasından hoşlanmadığını boşanmak istediğini anladı. Sonrada adamdan hamama gitmesini, traş olmasını ve tırnaklarını kesmesini istedi. Adamda dışarı çıktı ve kendisinden istenilen şeyleri yaparak tekrar döndü. Hz. Ömer ona, karısının yakınına gelmesini emretti. Adam yaklaştı. Fakat öylesine degişmiştiki kadın, onu tanımakta güçlük çekti ve boşanma davasından vaz geçti. Hz. Ömer'de:
"Hanımlarınız için işte böyle yapın/süslenin. Allah'a andolsun ki, siz onların sizin için süslenmelerinden nasıl hoşlanıyorsanız, onlarda sizin kendileri için süslenmenizden hoşlanırlar!" diye buyurdu.
Ashabdan Abdullah b. Ömer (r.a.) birgün bir kaç arkadaşı ile beraber Hz. Aişe'yi gittiler ve Rasulullah'tan gördüğü şeylerin en ilğinç olanı kendilerine haber vermesini istediler. Bunun üzerine Hz. Aişe, uzun bir müddet ağladıktan ve derin bir ah çektikten sonra buyurdu ki:
"O'nun hangi işi, hangi hareketi vardı ki hikmetli olmasın. Evet, O'nun her işi ilğinç idi. Bir gece bana geldi, yatağıma girdi, hatta cildini cildime değdirdi. Sonrada buyurdu ki:
"Ya Aişe! Bu gece Rabbime ibadet etmek için bana izin verirmisin?" diye sordu. Bende:
"Ya Rasulullah! Ben senin yanımda olmanı da severim, ibadet etmeni de severim. Her hususta emrine hazırım. Benim tarafımdan izinlisin." Dedim. Kalktı ve ibadetini etmeye başladı."
Görüldüğü üzere Allah'ın Rasulu dahi, üstelik ibadet için hanımından nezaket gereği müsade istemiştir ki, kadınlar nazekatten hoşlanırlar. Erkek nezakette bulunduğunda bu durumda hayır diyecek bir kadın yoktur. Kadın çok duygusal bir varlık olduğu için çabucak yola gelebilir. Ama burda erkeğin yaklaşımı çok önemlidir. Erkek kadının hassas olduğunu göz önünde bulundurmalı ve yaklaşımını doğru yapmalıdır.
Erkek hanımına iyi davrandığında, arada bir hanımının fikirlerini alıp onun istediği istikamette haraket ettiğinde toplumda hemen ona kılıbık damgası vurulur. Bu damga çoğu erkeğin zoruna gittigi için yaptığı güzel davranışlardan vazgeçer. Oysa erkeğin yapması gereken insanların sözlerinden etkilenmeden yanlızca Allah Rasulünü kendisine örnek almasıdır. Unutulmamalı ki her konuda önderimiz Allah Rasulüdür ve Allah Rasulünü önder alan herkesede örnek olur.

Değerli Kardeşlerim!
Bazı huzursuzlukların kaynağı olupta önemsemeyip göz ardı edilen ve ardındanda huzursuzluğa neden olan bu hususlara değinmek istedim. Bu yüzden belkide haddim olmayarak sizlere bu konuyu hazırlamak istedim. Ve yine haddim olmayarak sizlere bir kaç nasihatta bulunmak istiyorum. Dilerim bu nasihatlara kulak verir hanımlarınıza karşı davranışlarınızda merhametli olursunuz..
Allah (cc.) Buyuruyor:
"Mü'minler, Mü'minlere karşı merhametlidirler" (Fetih 29)
Dışarda işlerinizin yolunda gitmemesi veya bazı insanların tutumlarından ötürü sinirlenmiş olabilirsiniz lakin bunu eşlerinize yansıtmayın veya acısını onlardan çıkarmayın. Çünkü onların bu konuda bir kabahatleri yoktur. Onların herhangi bir davranışına öfkelendiğinizde de öfkenizi yenin.
Allah'ın Rasulu buyuruyor:
"Hakiki pehlivan, öfkelendiğinde öfkesine sahip olan kimsedir."
Hanımlarınıza ilk evlendiğiniz gün gibi ilgilenin onlara zaman ayırmayı ihmal etmeyin. Yuvanızda sadık bir eş ve şefkatlı bir aile reisi olun. Hanımınızın ve çoçuklarınızın eğitimiyle yakından ilgilenin. Unutmayın ki onlar bir başkasına değil size emanet edildiler ve siz onlardan sorumlusunuz. Sorumluluğunuzu unutursanız bu hususta Allah'a hesab vermek zorunda kalırsınız.
Eşlerinize evinizde elbiselerinizi yıkayan, yemeğinizi pişiren hizmetçi gözüyle bakmayın. Unutmayın ki onlar sosyal ve kültürel konularda sizin hayat arkadaşınız, dostunuzdur. Evinizde tek sırdaşınızdır. Dostunuzla iyi bir hayat geçirmek sizin elinizde.. Onlara ne kadar iyi muamelede bulunursanız onlarda size o kadar hayrlı kadınlar olur ve itaatte kusur etmezler.
Eve geldiğinizde her ne kadar günün stressi ve yorgunluğu üzerinizde olsada bunları yansıtmamaya çalışın ve dinlenmek için onlardan musade isteyin ki durumunuzu anlayıp anlayış göstersinler. Kadınların en yakını olan eşleriyle paylaşacakları çok şeyler olur. Yaşadıkları herşeyi en tafsilatlarıyla anlatmak isterler. Bazen bunları dinlemek her ne kadar sıkıcıda olsa gözlerinin içine bakarak sabrla dinleyin. Konuşmalarına, fikirlerine ve esprilerine ilgi gösterin. Fırsat buldukça her vesileyle iltifatta bulunun. Eğer hataları veya kusurları varsa ‘sen zaten hep böylesin' demek yerine onlardaki hatayı düzeltmeye çalışın ve kusurlarını asla yüzüne vurmayın. Karşıdaki kim olursa olsun kusurlarını yanlış bir uslubla yüzüne vurmak caiz değildir. Heleki başkalarının yanında yaptıkları hatayı anlatmayın. Uyarmak ve nasihat etmek için onlarla yanlız kalmayı bekleyin ama mutlaka uyarın. ‘Eşim her defasında aynı hatayı yapıyor ama sabrediyorum' diye düşünmeniz tamamen sizin hatanızdır. Çünkü onlara nasihat etmediğiniz ve yanlışlarını anlatmadığınız sürece onlar bunları bilmiyecektir ve her defasında aynı yanlışı tekrar edeceklerdir.
Ev işlerini yapmak her ne kadar kadının görevi olsada bu konuda yardımcı olun. Unutmayın ki, Allah'ın Rasulu dahi ev işlerinde hanımlarına yardımcı idi. Kadınlar eşlerinden her zaman ilgi beklerler. İlgi göstermek günün 24 saati yanında olmak demek değildir. Onlara ayıracak hiç zamanınız olmasa dahi dışarda açacagınız bir telefon dahi onları mutlu edecektir. Asıl mesela eşinize ilgili olduğunuzu hissettirmelisiniz ve kadın bunu hissettiği zaman ‘benimle hiç ilgilenmiyorsun' diye şikayette bulunmaz. Ama kadın bu şikayette bulunuyorsa bu konuda ihmalleriniz var demektir.
Otoriter olun. Yönetim iplerini asla kadına bırakmayın. İpler kadının eline geçtimi o aile, aile olmaktan çıkar.
Erkek evin reisi, ailenin koruyucusu ve direğidir. Bundan dolayı erkek ailenin düzeninden geçiminden ve istikbalinden birinci derecede sorumludur. Onun yeri ailenin kalkanı ve yöneticisidir. Bu görev onun fıtratında mevcuttur ve bunu güzellikle uygulama yeterliliğine sahip olması kaçınılmazdır. Eşinin güvenini ve sevgisini kazanmış bir erkeğin ailesini güzellikle yönetmesi, eşinin onu sevmesi, gözleriyle her zaman arar olmasının temelinde de erkeğin aile içerisindeki aktif oluşunun rolü büyüktür. Bu denli ailesini her yönüyle saran bir erkeğin karşısında eşi duyarsız kalmaz ve gözlerinden ne demek istediğini anlıyacak konuma gelir.
Hülasa: Hayırlı bir koca, Allah'u Tealanın çizmiş olduğu hududları koruyan, eşinin kendisine Allah cc. Tarafından verilmiş bir emanet olduğu bilincinde olarak ona ihsanla davranan, İslam kültürünü kendisine düstur edinerek bunu ilk halka olarak ailesinde yaşayan ve onu sevip korumasını bilen cehennem azabından ehlini koruyan kişidir.
??????????? ????????? ????????? ???? ???????????? ????????????? ?????? ?????????? ???????? ?????????????? ????????? ??????????? ??????? ??????? ??? ????????? ??????? ??? ?????????? ????????????? ??? ???????????
"Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır." (Tahrim 6)
Yazacak ve anlatacak daha çok şey var. Ama burda bitirip gelecek yazıda ‘Eşlerin Allah'ın davasında birbirlerine destekçi olmaları' konusunda görüşmek dileğiyle..
Wal-Hamdulillahir-Rabbil-Alemin..
 
Üst